Gülüm Dağlı: “Aşka inanmayan Bazarov’u aşka inandırmak isterdim”
Posted by gülenay börekçi on February 11, 2012 · 7 Comments
“En seksi roman kahramanı hangisi?” sorusuna gelen cevapları yayınlamayı sürdürüyorum. Gülüm Dağlı’nın cevabı doğrusu en merakla beklediklerimdendi. Mtlda adıyla bir blog açtığı yıllarda, yani henüz 17 yaşındayken yayın yönetmeni olduğum Picus’a gelen Gülüm o gün bizim kadronun mühim bir parçası olmuştu. Picus’ta güzel işler yaptı.
Bu yazısını okurken Turgenyev’in Babalar ve Çocuklar adlı romanının kahramanı nihilist Bazarov için benim de bir zamanlar öyle hissettiğimi hatırladım.
Gülenay Börekçi
Gülüm Dağlı
“Aşka hiç inanmayan Bazarov’la sevişmek ve onu aşka inandırmak isterdim doğrusu…”
Bugüne kadar okuduğum kitaplardaki birçok karaktere vurulmuşluğum oldu. Ama ‘en seksi bulduğum roman kahramanının gönlümde tek bir karşılığı var: Bazarov. Ivan Turgenyev’in Babalar ve Oğullar kitabının narsisist, nihilist, ukala ve umursamaz adamı Bazarov’un seksiliği, okuduğum tüm sayfalar içinde rakipsizdir.
“Kadınlar kötü adamlara âşık olur, iyi adamlarla evlenir” derler. Peki hangi adamlarla sevişirler?
Bazarov gibilerle işte…
Onu seksi kılan, sayfalarca süren öfkesi, anarşistliği…
İçindeki duygusallığı ve romantizmi bastırmaya çalıştıkça daha da asileşmesi…
“Bir kadın hoşuna mı gitti, hemen onu elde et. olmadı mı? O halde bir daha onu düşünme, dünyanın sonu değil ya!” diyen umarsızlığı…
“Bir romantik olsaydım ‘yollarımızın ayrıldığını hissediyorum’ derdim ama değilim, o yüzden sana birbirimizden bıktığımızı söylüyorum” diyen bir kalp katili oluşu…
Aşka hiç inanmayan Bazarov’la sevişmek ve onu aşka inandırmak isterdim doğrusu…
Bunlar da ilginizi çekebilir :
gülüm dağlı “aşka inanmayan bazarov’la sevişmek ve onu aşka inandırmak isterdim…” demiş ama, atalarımız da “birini seversin; kavuşursan meşk, kavuşamazsan aşk olur” demişler. n’apcaz şimdi? nasıl çözeceğiz bu çelişkiyi? :)
Güzel bir dilek ama işte insan merak edemeden de duramıyor. Bu kadar iddialı bir isteği dile getirebilen kişinin -hadi diğelim bu romanı okuduktan sonra- hayatına giren bir adamı ikna edebilmiş ve onu aşka inandırmış ve hali hazırda mutlu mesut olması gerekmez mi? Tabii o kadarını bilemem ama işte anlatılan ne kadar ilgi çekici ve güzel olsa da işin bir de bu tarafı var. En azından ben sormadan edemedim. Keşkeleri pek sevmem lâkin “keşke böyle bir duyguyu hayata geçirebileceğimiz kadar romansı bir hayatımız olsa…” :)
kadınlarda ne acaip bir ego ve kibir vardır, çözebilene aşk olsun, meşk olsun :)
“her erkegi kendime aşık edebilirim, yeter ki bir kez sevişeyim.”
klasik kadın mantıgıdır bu.
not: kadınım.
Genelde yapmam ama bu kez yazarımı savunmak zorunda hissettim kendimi. O yazıda “her erkeği kendime aşık edebilirim, yeter ki bir kez sevişeyim” anlamına gelen bir cümle yok. Ona yakın bir cümle bile yok. İşin doğrusu burada eleştirilecek kişi sizsiniz, çünkü insanların neyi istediklerine, hayal ettiklerine karışmak kesinlikle zorbalık.
Tanrı aşkına ben, yani Aleksis ile aşkın seksin ne ilgisi var? Kaldırın şu resmi şuradan. Ayıptır ayıp. Ne idiğü belirsiz resimleri sırf güzel gözüküyor diye koyamazsınız efendim! Ben koskoca bir Rus sanatçısıyım. Derhal aklınızı başınıza devşirin!
Bir roman kahramaninin seksiligi üzerine bir yazi okumak ilgincti. Seksilik bence görmeyle ve duymayla ilgili bir kavram. Bir roman kahramaninda ikisi de olamayacagina göre, onun hakkinda hissedilen seksilik, bir idealin kurgulanmis hali olsa gerek.
Okurun -bu yazının yazarının- hayalindeki hali diyelim