Egoist okur

Tom Robbins’ten yazarlık dersi: Delireceksiniz!

Parfümün Dansı. Kovboy Kızlar da Hüzünlenir. Dur Bir Mola Ver. Sıcak Ülkelerden Dönen Vahşi Sakatlar. Ağaçkakan. Villa Meçhul. Biyografisinde aktarıldığına göre bütün bu romanların şahane yazarı Tom Robbins’in çalışma stili şuymuş: “Bir romana başladığında işler şöyle gelişir: Önce bir cümle yazar, sonra onu tekrar ve tekrar ve tekrar yazar. Her kelimeyi analiz ederek, kusursuzluğundan emin olmaya çalışarak, her kelime grubunu sonsuz bir maharetle ince ince işleyerek… Bazen bu iş saatler sürer hatta bazen tüm bir gün bu tek cümleyle geçirilir. Yazar, tatmin olana kadar her şeyi dener. O zaman ama ancak o zaman noktayı koyar.”

Ama siz sakın aynısını yapmayın, yoksa kızabilir. Neden mi? Çünkü o yazarlıkta herkesin kendi çilesini kendisinin keşfetmesi gerektiğini düşünüyor. İşte Robbins’in yazar adayları için hazırladığı tavsiye metni…

  tom robbins yazma dersleri parfumun dansi gulenay borekci egoistokur

Tom Robbins’ten yazarlık dersi: “Delireceksiniz!”

“Roman yazmak için masanın başına geçtiğinizde gereksindiğiniz ilk şey, omuzlarınıza koca bir avuç napalm tozu serpiştirmek olacaktır. Size öğretilenlerin hepsini tamamen yok edip unutmak için. Gerçi öğretmenlerinizin hayaletleri size fısır fısır bir şeyler dikte edebilsinler diye orada durmaya devam ederler.

‘Cümle kurarken asla zarf kullanma.’

‘Romanın şöyle olsun…’

‘Yok, yok, öyle değil, böyle olsun.’

Tavsiyeler uzar gider.

Yeter! Siz orada duran edebiyat bürokratları, acilen defolun!

İnsan, ‘Sadece bildiğin şeyleri yaz,’ veya ‘Anlatma, göster,’ gibi daha iyi niyetli tavsiyelerden bile her zaman kıvraklıkla kaçınabilir, tabii yeterince çevikse… Aslında roman yazmanın tek bir kuralı vardır. İşe yarayan şeyler, işe yarar.

Peki ama bir şeyin işe yarayıp yaramadığını nasıl bileceğiz? Gerçek şu ki her zaman bilemezsiniz. Mesela ben ilk romanımı tam 12 kez yakmıştım ama 35 yıl sonra bugün hâlâ dünyanın her yerinde baskı üstüne baskı yapıyor. Dediğim gibi, bir fikriniz varsa bunun işe yarayacağını bilemezsiniz ama bunu hisseder ve ona güvenebilirsiniz.

Muhteşem Nelson Algren, ‘Yaptığı işten tamamen emin olan bir yazar, çok da bir şey yapıyor sayılmaz,’ demişti. Birçok iyi roman zorluklarla, neredeyse kendi kendini ittire kaktıra gelmiştir dünyaya. Kökeninde, bilinçsiz bir tür masumiyet vardır. O yüzden de başlamadan önce finalde ne olacağını kafanızda tasarlamanız falan hiç gerekli değil. İkinci sayfada ne olacağını bilmeniz bile gerekmez. Her şeyi önceden bilirseniz, romanınızı daha doğmadan öldürmüş olmaz mısınız? Ona nefes alacağı bir alan verin ve yön değiştirerek sizi şaşırtmasına müsaade edin. Roman yazmak gemi veya tren yolculuğu gibi bir rotaya bağlı kalmanızı gerektiren bir şey değil, tamamen özgürce yaşanacak bir maceradır.

Elinizde bir ana konu olsa iyi olur tabii; bir tema, yaratmak istediğiniz etkiye dair genel bir çizgi… Bunun ötesinde, yapmanız gereken tek şey hayal gücünüzü espri duygunuzla harmanlamak, bir iki karakter oluşturmak ve bu küçük kayığı şahsi bakış açınızı da katarak geniş, karanlık nehre salmak… Akış sizi nereye götürürse. Bir sonraki kıvrımdan sonra karşılaşacağınız tehlikeli girdabın sesini işitirseniz, hey, dik durun, zihninizi netleştirin ve aralıksız kürek çekmeye devam edin. Şimdi artık gerçekten yazmaya başladınız, bunun tadını çıkarın. Çünkü işin en iyi kısmı yeni başlıyor.

Evet, roman yazmak kontrolden çıkmaya benziyor bir parça ve aynı anda bir an bile boş bulunmamayı gerektiriyor. Kafanızı mı karıştırdım? Eh, zaten başından beri çok kafa karıştırıcı bir şeyden söz etmiyor muyuz? Deneyin. Belki delireceksiniz. Ve gene de bu işi çok seveceksiniz.”

Tom Robbins

Çeviren: Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

1 Comment
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments
11 years ago

tom robbins’i çok beğeniyorum. Parfümün dansının tadı hala damağımda, sirius’tan gelen kurbağa da öyle. ancak dur bir mola ver’de aynı şeyler olmadı, ille de olmalı mıydı? kim bilir orda bir ayrıldık kendisiyle. bir süre önce sıcak ülkelerden dönen vahşi sakatlar’ı aldım, sırasını bekliyor. Yazmaya dair söyledikleri tam da hayatın kendisi. dün okuduğum kitapta da şu yazıyordu: “bir hayat çok fazla kontrollü olduğu zaman kontrol edilemeyecek kadar az hayat kalır.” dur bir mola ver’de niye bu kadar takıldığımı anlayamıyorum, belki henüz birbirimize hazır değildik, bir daha denenebilir. güzel yazı için teşekkür ederim. Evet yazarlıkta olduğu gibi hayatta da herkesin kendi çilesini… Read more »