Egoist okur

Seray Şahiner: “Aşk arabesktir…”

Yunus Nadi öykü ödülü sahibi bi tanecik Seray Şahiner’den bir Efkar Karması istedim, yaptı. Ve dedi ki: “Kelimenin tüm hüznüne rağmen, bir müstehzi gülüş beliriyor hep gözümün önünde, ‘efkâr’ dendiği zaman. ‘Kahır’ gibi değil mesela. Bu yüzden seçtiğim -beni bulan- efkâr şarkılarının içinde hüznü vurgulayan tuhaf bir alaycılık da var hep. Rest çekme, müdanasızlık, omuz […]

Read More

AY: Güneşten bunalan ruhların tesellisi

Önemli bir karar alacaksan, yeni ayı bekle ama eğer ilişkini bitireceksen veya kilolarından kurtulmaya karar verdiysen, dolunay zamanını seç… Bilinçdışının yöneticisi aydır, onun hareketlerine dikkat et… Yüzeyinde dikkate değer miktarda su bulunduğu için yeryüzünün geleceğini tamamen değiştirebileceği söylenen ay, bazı arkadaşlarımdan durmadan işittiğim bu sözlere bakılırsa aynı zamanda başka birçok şey… Ruhumuzun aynası. Çılgınlığımızın sebebi. […]

Read More

D22’den BENT: Çarpılmaya hazır mısınız?

Oyunun adı, Bent. Çok genç yaşlardaki üç genç aktörün kurduğu yeni tiyatro topluluğu D22 tarafından sahneleniyor. Ben birkaç hafta önce seyrettim ve kelimenin tam anlamıyla çarpıldım. Çok sert, lafını dolandırmadan söyleyen ve seyircinin makul bir ruh halinde kalmasına, neşelenip hafiflemesine izin vermeyen acayip bir oyundu. Halbuki bir parça önyargılı gitmiştim; bir La Cage aux Folles […]

Read More

Özen Yula: “Aşk, günahların en sevabı!”

Özen Yula’nın kaleme aldığı Kırmızı Yorgunları ilk kez on yıl önce sahnelenmişti. Bugün bir kez daha Kadıköy Emek Sahnesi’nde Beyti Engin’in yönetmenliğinde seyirciyle buluşuyor. Üstelik etkisini daha da arttırarak; ölüm, hayat, sırlar, zaman/mekân sorgulamasıyla dünden bugüne uzanan toplumsal değişimin ipuçlarını da vererek… Oyun elbette bununla sınırlı değil; Kırmızı Yorgunları’na tek bir pencereden bakmak yanlış olur. […]

Read More

Sylvia Plath stili

Başlık ne saçma değil mi? Bakmanız için bulabileceğim en iyi yol buydu. Gerçi Sylvia Plath de “Hayat neden elbise giyer gibi yaşanmasın ki” demiş vakti zamanında, “Her seferinde başka bir hayat. Ta ki sana en uygun olanı ve en çok yakışanı bulana kadar…” Sanırım kastettiği tam olarak giyinmeye dair bir şey değildi. Gene de anlaşılan […]

Read More

Nur Toprakoğlu’ndan “sınır tanımayan” şarkılar

Nur Toprakoğlu, “biraz” diye bir kavramdan habersiz görünen ve grileri olmayan özel bir kadın. Duygularını gizleyemeyen, zaten onları uçlarda yaşayan ve her zaman “neyse o” kalabilen insanlar vardır ya; onlardan biri. Sanırım benim kendisini sevme sebebim de bu. Bir de tabii çok eğlenceli olması, 20 dakikalık bir vapur yolculuğunu bile macera haline getirebilmesi…  Neyse işte, birkaç […]

Read More

Beyaz Tavşan Birası

Beyaz Tavşan denince benim için akan sular durur. İnanmıyorsanız, buraya bakabilirsiniz. Dünyanın öteki ucunda, Avustralya’daki bir firma White Rabbit Beer, yani Beyaz Tavşan Birası’nın üretimine başlamış bile. Hem de ne kadar güzel, ruhlu, şakacı etiketlerle… En iyisi bakıp kendiniz karar verin. Yolunuz Avustralya taraflarına düşerse de, sınırlı sayıda üretilen bu biralardan iki şişe kapıp bana […]

Read More

Müzikte TANRI OSMANLI’YI KORUSUN trendi

Görünen o ki son yıllarda Batılı müzisyenler yüzlerini doğuya çeviriyor. Aralarında, Türk ve Osmanlı müziğinden etkilenenler de var, Bizans müziğini keşfedenler de… A Hawk and A Hacksaw grubu da onlardan biri. God Bless the Ottoman Empire (Tanrı Osmanlı İmparatorluğu’nu Korusun) adlı bir parçaları da var. Grubun kurucusu Jeremy Barnes’la bu şarkıyı ve Osmanlı müziğine neden […]

Read More

Punk ruhu taşıyanlara Yüzyıllık Yalnızlık modası

Gabo’dan, yani Gabriel Garcia Marquez’den etkilenen ve neredeyse bütün koleksiyonlarını ismi artık onunla özdeşleşen “büyülü gerçekçilik” akımı üzerine inşa eden iki genç modacıdan bahsedeceğim. Tata Christiane adlı markanın yaratıcısı olan Julie Bourgeois ve Hanrigabriel 2007’den bu yana kadınlar, erkekler, çocuklar, yaşlı insanlar ve travestiler için tasarım yapıyor ve tasarladıkları kıyafetleri içlerinde tutkulu kraliçeler, tek gözlü korsanlar, […]

Read More

Yayın dünyasının kült starı anlatıyor

İnanın bana, yayın dünyasında ya da medyada çalışıp da Sayım Çınar’ı tanımayan tek bir kişi bile yoktur. Gazetelerin genel yayın yönetmenlerinden, ünlü edebiyatçılara, yayınevi sahiplerinden sayfa tasarımcılarına, çevirmenlerden dizgicilere, ne bileyim inanmayacaksınız ama çaycılara kadar herkesin Sayım’la bir hatırası, hikayesi vardır. Benim de var. Hangisini anlatayım, bilmiyorum. Cihangir yahut Tünel kahvaltılarımızı mı; Sultanahmet turlarımızı mı? […]

Read More

Alternatif rock grubu Wilco’dan edebiyata destek

Amerika’da, kurucuları arasında ünlü yazar Dave Eggers’ın da bulunduğu bir oluşum var, 826! Öğrencilere yazarlık dersleri verilmesini sağlıyor, böylece yetenekli çocukların heba olup gitmesini önlüyor. İşte bu 826! ile rock grubu Wilco geçenlerde bir işbirliğine girmiş. Daha önce de sözünü ettiğim Out of Print Clothing‘in yardımıyla grubun esas adamı Jeff Tweedy’nin zevkine uygun olarak Don […]

Read More

Sahnedeki en güzel kız: F. SCOTT FITZGERALD

F. Scott Fitzgerald denince ne gelir aklınıza. Elbette edebiyat, mesela Muhteşem Gatsby. Başka? Zelda’sı ve alkol… Gelin görün ki bu fotoğraflar yazarın bambaşka bir yönünü de açığa çıkarıyor. Aktör yönünü… Princeton Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda Fitzgerald tiyatro kulübüne üyeymiş. Elbette daha çok yazar olarak katkıda bulunuyormuş oyunlara, zira girdiği birçok denemede reddedildiğine bakılırsa oyuncu olarak herhalde pek […]

Read More

Fotoğrafçı Vincent Alvarez’in gözünden Dorian Gray’in Portresi

Oscar Wilde’ın Dorian Gray’in Portresi romanını, daha ilk sayfasını, hani şu Lord Henry Wotton, ressam Basil Hallward ve güzeller güzeli genç Dorian Gray arasındaki konuşmanın başlangıcını okuyup almıştım. Ortaokulda falan olmalıydım ve o gün bugün roman benim için sihrini, güzelliğini yitirmedi. İçinde Dorian Gray geçen ne varsa, üzerine atlamam bundan. Şu fotoğrafı görünce de ilgilendim […]

Read More

Burhan Doğançay: “Diktatörlükle yönetilen memleketlerde duvarlar tertemizdir”

Türkiye’nin en pahalı ressamı olarak anılan Burhan Doğançay’ın 1980’lerde yaptığı Ribbons 58 tuhaf ve güzel bir eser. Üzerinde yırtılmış kağıdın keskin hatları ve rengarenk kurdele parçalarının yumuşak kıvrımları görünüyor, kurdelelerin zemine vuran gölgesi ise Arap kaligrafisini andıran bir şekil, daha doğrusu bir yazı oluşturuyor. Anlatmasını istediğimde fazla konuşmuyor ve şu sözlerle yetiniyor: “Resim, ışık ve […]

Read More

Efkâr Karması / Aylin Alıveren: İmkansızlık olanağına dair şarkılar

Aylin Alıveren iyi bir dramaturg ve çok başarılı bir senaryo yazarı… Adını bazı televizyon dizilerinden, mesela Küçük Sırlar’dan da biliyor olabilirsiniz. Fakat daha önemlisi, uzun uzun konuşmuşluğumuz olmasa da zeki bakışlı gözleri, güzel gülüşü ve kimseye benzemeyen edaıyla, her rastladığımda kendimi iyi hissetmeme sebep olacak bir aşinalık halesi yayıyor Aylin. yani sevdiğim insanlardan… Bir de […]

Read More