Egoist okur

Istvan Orosz’un kafa karıştıran muhteşem işleri

Macar Sanatçı Istvan Orosz’u tanıyor musunuz? Bence tanımalı, onun gravür, yağlıboya ve üç boyutlu ahşap çalışmalarının yanı sıra baskı, animasyon filmleri ve karakalem işlerinin yer aldığı sergisini vakit kaybetmeden görmelisiniz. Sergiyi, 13 Eylül-12 Ekim 2014 arasında İstanbul Balassi Enstitüsü’nde gezebilirsiniz. (İstiklal Cad. No:213)

Neden bu kadar hararetle tavsiye ettiğimi soracak olursanız, Orosz’un karmakarışık dünyasını büyüleyici bulduğumu söyleyebilirim. Mesela Sebastian Brandt’in Ship of Fools (Aptallar Gemisi) adlı 112 alaycı şiirden oluşan muhteşem derlemesinden yola çıkarak yaptığı şu alelacayip kurukafalar… Uzaktan baktığınızda ölümü, birazcık yaklaştığınızdaysa hayatı çağrıştırıyorlar, aşağıda göreceksiniz… (Bu arada zamanında Albrecht Dürer’in resimlediği bu mücevher değerindeki kitabı bir gün ayrıca ele almak istiyorum. Bilhassa “Okuma Budalası” bölümünü.)

Ama bence en iyisi siz şimdilik bu röportajı okuyun… Ve arada Rubik Küpü’nün mucidi Ernö Rubik’in öğrencisi de olan ve benim Judas Priest topluluğunun müthiş şarkısından apartarak “Dreamer/Deceiver” adını taktığım Istvan Orosz’un işlerine göz atın.

Dreamer Deceiver: Uzaktan bakınca ölüm, yakından bakınca hayat…

Size “yanıltma ustası” diyorlar. Bu ne anlama geliyor, eserlerinizle bize ne tür oyunlar oynuyor ve yanıltıyorsunuz?

“Yanıltma Ustaları” aslında optik illüzyonlarla uğraşan sanatçılar hakkında yazılmış bir kitap. Beni bu şekilde adlandırmalarının sebebi de bu kitapta yer almam. Yanılttığım doğru tabii ama açıkçası kendimi katiyen bir usta olarak adlandırmıyorum. Öte yandan farklı anlam katmanlarının sanat eserlerini daha önemli kıldığına inanıyorum.

Sanat söz konusu olduğunda hayalci misınız, yoksa kandıran, hayallere inandıran mı? “Göze doğrudan saldırı” diye bir şeyden bahsediyorsunuz…

Oldukça rasyonel düşünen biriyim, o yüzden ikinci söylediğiniz daha doğru, izleyicilerimi hayal dünyasından çok da uzak olmayan bir dünyaya götürmek istiyorum ve bunu bilinçli yapıyorum. Bir hayalperest ya da rüyalar aleminde dolaşan bir sanatçı sayılmam, öngörülü biriyim. Mesela bazı sanatçılar alkol veya başka maddiler aracılılığıyla trans haline geçer ve eserlerini bu trans halindeyken yaratırlar. Ben öyle değilim; eserlerimin seyircileri bu türden bir trans haline ulaştırmasını arzuluyorum. Göze yapılan saldırıya meselesine gelince; bu ifadeyi Utisz’i açıklarken kullanıyorum yoksa gerçek hayatta kimsenin gözünü çıkarmış değilim…

Eserlerinizin ne kadarı matematik, ne kadarı sanat? Ya da şöyle sorayım, bir ustanın ellerinde matematik de yüksek sanata dönüşebilir mi?

Yaptığım sanat matematiği andırsa da ben matematiksel buluşlar yapmıyorum. Matematik rasyonel bir bilim olduğu için izleyicinin bu tür bir sanat eserini daha ciddiye alma eğilimi vardır. Hmmm, belki de yarattığım sanat eserlerini matematikle paketlediğimi söyleyebiliriz.

“Macar Escher” lakaplı Istvan Orosz, kitabında ışığın bize oynadığı oyunları da ele alıyor. Mesela yukarıdaki resme Duvel marka biranın özel bardağıyla baktığınızda, bardaksız baktığınızda göremeyeceğiniz bir detayı görebiliyorsunuz.

‘Escher’den etkilenmemiş olmam mümkün mü?’

Bu olanaksız mimari yapıları, optik illüzyonları, çift anlamlı imgeleri resmetmeye nasıl karar verdiniz? Bunda çekici bulduğunuz şey neydi?

Geometriye zaten hep ilgi duyuyordum. O yüzden de üniversite yıllarımdan beri bu tür sanatla uğraşıyorum. Okuldayken çok ciddi geometri derslerimiz vardı. Matematik ve geometri alanında çok önemli hocalarımız vardı. Örneğin, üniversitede Ernö Rubik’in öğrencisiydim.

Rubik küpünün mucidi olan mı? 

Evet, ta kendisi.

Müthişmiş. Perspektifsel anamorfoz diye bir terim kullanıyor sizin eserlerinizi tarif edenler. Ne demek bu? Bunu yaparken Rönesans sanatından etkilendiğinizi de söylüyorlar…

Perspektifsel anamorfoz yöntemiyle çizilmiş bir resme ancak belirli bir açıdan baktığınızda anlamlı bir kompozisyon görebilirsiniz. Bu tarz, erken Rönesans döneminde ortaya çıkmış ilk kez. İnsanlar perspektifin kendisiyle uğraşmaya başlar başlamaz; perspektifin hızlandırılmış, abartılmış hallerini de ortaya çıkarmışlar. Bu teknikte benim geliştirdiğim şey belki şu olmuştur: Çarpıtılan görüntüye bağımsız bir anlam kazandırarak, birbirini tamamlayan ya da birbirinin tamamen zıttı olan iki görüntü ortaya çıkarmak…

Hollandalı büyük ressam M.C. Escher’den, onun labirentlerinden etkilendiniz mi?

Evet etkilendim; etkilenmemiş olmam mümkün mü sizce? Sadece ondan değil Escherian olarak adlandırılan, M.C. Escher’den etkilenen ve hatta Escher’in kendisinin de etkilendiği birçok diğer sanatçıdan da etkilendim.

Bir de sizin sergilerinize küçük bir aynayla gitmek gerekiyormuş. Neden?

Bunlar aynalı anamorfozlardır. Eser izleyicinin daha aktif olmasını, doğru açıyı bulmasını bekler. İzleyici aynayı doğru yere yerleştirmelidir. Ben bunu izleyicinin de eserin yaratılış sürecinin bir parçası haline gelmesi olarak adlandırıyorum. Bu anamorfozlar esere birden fazla anlam katmak için çok müsaittir.

Şahane kurukafalarınızı da soracağım tabii ki…

Sebastian Brandt’in Ship of Fools yani Aptallar Gemlisi adlı yapıtı 100’den fazla kısa şiirden oluşan bir derlemedir. Brandt burada hayatın değersizliğinden ve insanın fani olduğunu hatırlamasından söz eder. Memento Mori… Madem Brandt ölümden bahsediyordu; ben de kompozisyonu kuru kafalar üzerine kurmalıydım. Tek tek eserlere yakından bakarsanız, Brandt’ın derlemesindeki her bir şiirin hikayesini bulursunuz. Uzaktan baktığınızda ölümü hatırlatan kurukafalar yakından bakıldığında şiirdeki olayları yani hayatı anlatır.

‘William Shakespeare de anamorfoz tekniğinden bahsetmişti’

Shakespeare adlı bir eseriniz var. Şairin tutkulu hayranlarından olduğum için bunu anlatmanızı istesem…

William Shakespeare’i uzun uzun araştırdım bu eseri oluşturmadan önce ve onun anamorfoz tekniğini bildiği sonucuna vardım. Sonelerinin birinde ve dramalarında anamorfoz tekniğinden bahsediyor zaten. Globe Tiyatrosu’nu ve Shakespeare’i resmettiğimde; bu büyük şairin çok iyi bildiği bir tekniği kullanmam kesinlikle doğru bir karardı. Tabii Shakespeare perspektif kelimesini kullansa da aslında anamorfozu kastediyor. Bunu fark edince 24’üncü soneyi Macarcaya aktarma cesaretinde bulundum ve tabii ki bu kelimeyi de olması gerektiği gibi, yani “anamorfoz” olarak çevirdim.

Gülenay Börekçi

 

Sanatçının portfolyosundan

istvan orosz egoistokur gulenay borekci 4 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 12 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 11 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 10 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 9 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 7 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 6 istvan orosz egoistokur gulenay borekci 5

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments