2012 için yeni bir dil önerisi: Bahab’ınız bol olsun, evkeder sizden uzak dursun!
Posted by gülenay börekçi on December 18, 2011 · 2 Comments
Olmayan Kelimeler’i 52 hafta boyunca elinizden düşüremeyeceksiniz. Her baktığınızda hangi kelimelere ihtiyaç duyduğumuzu görecek, edebiyatçıların uydurduğu kelimelerden bazılarını hayatınıza katmayı isteyeceksiniz.
Şimdilik söyleyeceğim kısa ve öz: Bahab’ınız bol olsun, evkeder sizden uzak dursun, akılyürek yolunuzu aydınlatsın….
2012 için yeni bir dil önerisi: Bahab’ınız bol olsun, evkeder sizden uzak dursun!
Her yıl dikkat çekici ajandalarla okur karşısına çıkan Metis Yayınları, bu senenin teması olarak “Olmayan Kelimeler”i seçti. “Kelimeler hep kifayetsiz kalacak, biliyoruz. Ve tamam, olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması. Ama anlama, anlatma, anlaşılma, anlaşma ihtimalinin peşinden koşmaktan da vazgeçecek değiliz!” açıklamasıyla…
Ajanda Murathan Mungan’ın yazdığı Şairin Romanı’ndan Dohanaralı Turkusyu’yu anlatan bölümle son buluyor. Karısını kaybettiği için acı çeken, acısı uzadıkça da elindeki kelimeler yoksullaşan, artık yazamaz hale gelen bir şairdi Tarkusyu. Dere tepe dolaşıyordu, dillenmemiş sözcükler aramak için. Kayıp sözcüklerin niçin önemli olduğunu, yaptığımız röportajda şöyle anlatmıştı Murathan Mungan: “Bizim gibi dili sorunlu olan, alfabesini değiştirmiş, beş yüz yıl boyunca konuştuğu sözcüklerden vazgeçmiş ülkelerde dil, kültürel bir bariyer teşkil eder. O dil kendi ulusal kimliğine yönlendirildikçe, kimi eski deyimler ve kavramlar hayattan çıkarılır. Böylece, sadece o sözcükleri değil, karşılık geldikleri değerleri de ortadan kaldırmış olursunuz böylece. İzzetinefis sözcüğünü kullanmadığınız zaman izzetinefisin kendisi de çekip gider hayatınızdan.”
Anlayacağınız biz eski sözcükleri ve anlamlarını farkına varmadan unuturken, özellikle son yıllarda, internetin de etkisiyle daha önce hiç duymadığımız bazı sözcükler hızla hayatımıza girmeye başladı. Bir de giremeyenler, kullanmadıklarımız var…
Şair Birhan Keskin ajandada yer alan yazısında şöyle diyor mesela: “Dil ‘insan’ dediğinde, insan icat olur. Dil ‘birey’ dediğinde birey icat olur. Dil ‘devlet’ dediğinde devlet icat olur. Dil ‘adalet’ dediğinde adalet icat olur. Sözcükler, imkan dairesinden çıkıp yüzlerini göstermek için bizi beklerler.
Editör ve çevirmen Müge Gürsoy Sökmen ise ajandayı şöyle anlatıyor: “Önceki yıllarda çıkardığımız ajandaların aldığı tepki bize şunu gösterdi: Bazı insanlar kelimelerden özellikle korkuyor. Biz de mevcut kelimelerden kaçınmaya, hazır çağrışımları devre dışı bırakmaya, olmayan kelimelere bakmaya karar verdik. Dilimizdeki hangi kelimelerin eksikliği hayatımızı etkiliyor? Bazı hayati duygularımız, tecrübelerimiz sırf adları konmadığı için önemsiz, tali görünüyor olabilir mi? Bu gezegendeki diğer insanlar, bizimkilerden başka hangi kavramları, duyguları, durumları adlandırmaya ihtiyaç duyuyor? Edebiyatçılar bizim dikkatimize hangi yeni kelimeleri sunmak istiyor?”
Ajanda için şair Meltem Ahıska’nın bulduğu kelime “Bahab”… Muhabbet ve bahtiyar sözcükleriyle akraba olmaya aday. Baharın ışığını taşıyor. “Beklenmeyen ama belki uzun zamandır düşü kurulmuş bir karşılaşma anından duyulan derin sevinç” anlamına geliyor.
Romancı Ahmet Sipahioğlu “Evkeder”, siyasi tarihçi Fatmagül Berktay “Akılyürek”, romancı Türker Armaner “Spihoniçki”, romancı Niyazi Zorlu “Bübürü”, şair Birhan Keskin “Dilevi”, romancı Murat Uyurkulak “Kabaramanyak”, psikiyatr Saffet Murat Tura “Şarkılanma” sözcüklerini bulmuş, sonra da bu sözcükleri anlatan bir de yazı yazmışlar. Takma isim olduğunu düşünmekte sakınca görmediğimiz Hakkı Mahfuz ise “Medyamuk” köşesinde Gaztetikçilik, Hasetecilik, Infoganda, Masatecilik, Domesporno, Zombiahali gibi sözcükleri anlatıyor.
Pazar Yazıları’nda uydurulmuş kelimeler
Müge Gürsoy Sökmen ajandada “Pazar yazıları” başlığı altında her hafta, çağımızı anlamak adına ihtiyaç duyduğumuzu düşündüğü birtakım önerilerde bulunuyor. İşte onlardan bazıları…
Kedofili: ‘Kedi sevgisi’ anlamına gelen afili bir kelime. Diğer hayvanlara da uygulanabilir: Köpofili, kuşofili, filofili…
Dövbeni: Albeni’den yola çıkarak türetilmiş bir kelime ama tanımı albeniden daha net. İşsizlik, yolsuzluk, baskı gibi unsurları umursamaksızın aynı partiye oy vermeyi sürdürenlere “dövbenisi olan seçmen” denir. Başlarına gelen felaketlerin sorumluluğunu kendilerinde ya da basiretsiz/kötü niyetli siyasetçilerde değil, “dış düşmanlarda” ararlar. Kocalarından sürekli dayak yiyen ama onları kusurlu bulmaya gönlü elvermeyen ve bu ıstırabı yaşamakta ısrar eden kadınlar için de kullanılabilir.
Pesometre: Vatandaşın ‘pes’ deme noktasını ölçen alet. Devlet Pesoloji İşleri’nin son raporuna göre, memlekette yaşanan olayların süreğen absürtlüğü, pesometrede okunan değerlerin giderek yükselmesine neden oluyor.
Patlama Tandansı: Bir yazıyı/konuşmayı yanlış anlayanların, yorum yapma ihtimalinin daha fazla olması. Dil ile beyin bağlantısı zayıflarken dil etkinliğinin artmasından kaynaklanır. Televizyon yorumcuları ve köşe yazarlarından başlayarak yurt sathına yayılan salgının ileri safhalarında, en çok bağıran, hakaret eden ya da üst baş yırtan kişi, kendini en haklı sanır. Bunlar karşısında beyin faaliyetlerini durduramayanların suskunlaştığı görülür. TV programlarında, şahsi ya da siyasi tartışmalarda en sık rastlanan hal.
Eril Yanıtlama Sendromu: Çağımızda daha ziyade erkeklerde görülen, sorunun yanıtını bilmediğinde bile yanıt verme eğilimi, hatta mecburiyeti. EYS de denir.
Egoduvarı: “İnternette kendi adını bulmak için gezinmek” anlamına gelen egosörfü’nden ilhamla yaratıldı. Diplomaların, sertifikaların, ünlü kişilerle fotoğrafların asıldığı duvar anlamına geliyor.
Abesoloji: Zihnin abesle iştigalini ve abesin zihni işgalini inceleyen bilim dalı.
Argoya eklenen yeni deyimler
İnternetin en kapsamlı oluşumlarından Urban Dictionary, günün ihtiyaçlarına uygun olarak, özellikle gençlerin uydurduğu ve yaygınlaştırdığı sözcüklerden oluşan yeni bir dil öneriyor. Mesela hiçbir şey satın almadığı halde alışveriş sitelerini gezmek için yaratılmış bir sözcük var: “Monitör Alışverişi”. Korunmasız cinsel ilişkiye artık “Kıyamet Seksi” deniyor. “Pornocchio”, masal kahramanı Pinokyo’dan ilhamla yaratılmış bir sözcük; gerçekte hiçbir icraatı olmadığı halde seks hayatına dair yalanlar söyleyerek hava atanlar için kullanılıyor. 900’lü hatlara dadanıp okuduğu SMS mesajlarıyla tahrik olanlar için “Kelimelerle doyuma ulaşmak” diye bir terim de üretilmiş. Metis Ajanda’ya alınmış bir örnek “Sandviç Kuşağı”. Hem çocuklarına hem ana babalarına bakmak zorunda kalan kuşak için kullanılıyor. “Kulüp Sandviç Kuşağı” diye bir versiyonu da var, hem ana babalarına, hem çocuklarına, hem de torunlarına bakmak zorunda kalan kuşağa deniyor. “Helikopter Ebeveyn” ise ömrünü çocuğunun etrafında dört dönerek geçirenlere deniyor.
Bir örnek de siyasetten: Barrack Obama’nın seçimlerde Cumhuriyetçi Parti’den Başkan Yardımcısı adayı olan Sarah Palin için kullandığı “Sarah Palin ile bir domuz arasındaki fark nedir sizce? Elbette sürdüğü ruj…” cümlesi sonradan İngilizce bir deyime ilham verdi. “Domuza ruj sürmek” içi boş vaatleri büyük şeylermiş gibi insanlara anlatanların yaptığı işi ifade ediyor.
Yeni sözcükler uyduran cumhurbaşkanı
Türkmenistan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra kendini Türkmenbaşı ilan eden ve 2006’da ölene kadar bu görevi 15 yıl sürdüren Saparmurat Türkmenbaşı’nın ilk yaptığı şey önce kendi adını (esas ismi Saparmurat Niyazov’du), sonra ay ve gün isimlerini değiştirmek oldu. Mesela ocak ayı o ülkede türkmenbaşı ayı oldu. Nisan ayı ise başkanın annesinin adını alarak kurbansultan ayı oldu.
Gülenay Börekçi
Bunlar da ilginizi çekebilir :
ajandayı kitapevinde elime aldığımda (belki de biraz egoistce bir güdüyle:)) doğum günümde ne yazıyor diye baktım. bknz 1 kasım. ağaçların budanması yazıyordu, o kısmı hemen geçtim, yazarlar günü yazısını görünce elimden bırakamadım:) çocukluk hayallerimi sulayan ajanda işyerimde masanın üzerinde (en az benim kadar) sabırsızlıkla 2012’yi bekliyor:)
:)) 2012’yi ben de hiç bu yılki kadar sabırsızlıkla beklememiştim. Umarım beklediğimize değer, mutlu, ferah, bahar gibi bir 2012 geçiririz…