Egoist okur

4 yeni kitap + 4 tavsiye

“Değişen Kafalar”da, bir Hint efsanesi Thomas Mann’ın kalemiyle romanlaşıyor…

“Köpek”te, Alman dilinin yaşayan en büyük yazarlarından Paul Nizon bizi, varoluşsal sorularla karşı karşıya getiriyor.

“Gençlik Eserleri”nde, Jane Austen’ın daha önce yayınlanmamış kısa ve eğlenceli romanları yer alıyor…

“Neroç Köprüsü”nde, Rus edebiyatının az bilinen bir büyük yazarını, Leonid Borisoviç Tsıpkin’i yeniden okuma fırsatını buluyoruz.

Hepsi çok güzel kitaplar, tavsiye ederim…

jane austen thomas mann paul nizon egoistokur gulenay borekci

Değişen Kafalar, Thomas Mann, Can Yayınları

Thomas Mann, “Değişen Kafalar” adlı küçük ama fazlasıyla güzel romanında 12. yüzyıldan bir Hint efsanesini anlatıyor.

Kahramanlarından Şridaman, Brahman soyuna dayanan tüccar bir aileye mensup, narin yüzlü, hımbıl bir genç adam. Çok okuyor, dünya meselelerine çok kafa yoruyor ve haliyle pek hareketsiz. En yakın arkadaşı Nanda ise halktan biri, güçlü kuvvetli. Demircilik yapıyor, sığır güdüyor…

Uzatmayayım, olaylar öyle gelişiyor ki ikili günün birinde kendilerini kıran kırana dövüşürken buluyor ve nasıl oluyorsa oluyor kılıçla birbirlerinin kafalarını kesiveriyorlar. Ölüyorlar yani. Bunun üzerine Şridaman’ın karısı Sita, her şey eski haline gelsin diye tanrılara yakarıyor. Efsane bu ya, dileği kabul ediliyor. (Eyvah!) Yapması gereken şey, gün doğmadan hemen önce ona verilen şifalı merhemi kesik kısımlara sürerek ölülerin kafalarını bedenlerine yapıştırmak. Genç kadın talimatlara harfiyen uyuyor ama karanlıkta açık seçik göremediği için yanlışlıkla Şridaman’ın kafasını Nanda’nın bedenine, Nanda’nın kafasını da Şridaman’ın bedenine ekliyor.

İşte “Değişen Kafalar”, Sita’nın bu “küçük” hatasının yol açtığı vahim sonuçların romanı. Bizi ilgilendiren kısma gelince; Sita’nın hatası sonucu incecik, çevik bir bedene kavuşan Şridaman, bir süre sonra yeniden miskin, hımbıl birine dönüşürken Nanda’nın yeni tombul bedeni çok geçmeden eski “fit” görünümüne kavuşuyor.

Kıssadan hisse?

Çok basit: Hayatınızda bir şeylerin değişmesini istiyorsanız, önce kafanızı değiştirmelisiniz.

Köpek (Öğle Vakti Günah Çıkarma), Paul Nizon, Everest Yayınları

“Canto’yu okudum ve anladım. Sizi kutluyorum ve yeteneklerinizden dolayı sizi kıskanıyorum” diye yazmış Max Frisch 1963 yılında, Paul Nizon’a gönderdiği kutlama telgrafında.

Alman dilinin yaşayan en büyük yazarlarından Paul Nizon, Thomas Bernhard ve Peter Handke’yle karşılaştırılıyor. Edebiyatı “özgürce seçilmiş varoluşsal bir görev” sayan, biçimsel özgürlüğe her şeyden çok önem veren bu sanat tutkunu kent gezgini, “kurgulanmış özyaşam öyküsü” olarak tanımlanan “öz-kurgu” biçimini günümüzde yazınsal tür haline gelmeden çok önce kullanmaya başlamış.

“Köpek” adlı kitabı, yoldan çıkmış, ailesini, köpeğini, gönül ilişkilerini terk etmiş, toplumsal yaşamın tüm değerlerine sırtını dönmüş bir sokak serserisinin hikâyesi. Kitabın, gün boyu kaldırımlarda sürten, çevresindeki dışlanmış tipleri inceleyen ve sürekli eski yaşamını, köpeğini, ilişkilerini anımsayan anti-kahramanı, umutsuzca yaşamın ve yazının anlamını ve mutlak özgürlüğü ararken, yazarı da derinden etkilemiş öznel temalar aracılığıyla yöntemli bir şekilde kendisini analiz etmeye başlar. Nizon bu zor hikayeyi Céline’i, Henry Miller’ı anımsatan serinkanlı ve şiirsel bir tavırla anlatıyor.

Gençlik Eserleri, Jane Austen, İletişim Yayınları

“Eğer seni daha az sevseydim sevgimden daha çok bahsederdim.”

“Emma”, “Aşk ve Gurur”, “Mansfield Park”ın yazarı Jane Austen edebiyat dünyasının en sevilen yazarlarından biri. Çok okunan, çok sevilen bu romanlar aradan geçen onca yıla rağmen arka arkaya televizyona ve sinemaya uyarlanıyor. Austen’ın daha önce hiç okumadığımız eserleri şimdi “Gençlik Eserleri” adıyla toplu olarak yayınlandı. Yazarın ailesini, yakınlarını eğlendirmek için kaleme aldığı bu deli dolu, muzip ve esprili romanlar, ölümünden sonra “ağırbaşlı” bulunmadığı için uzun bir süre okurlarıyla buluşamamıştı.

Neroç Köprüsü, Leonid Borisoviç Tsıpkin, Yapı Kredi Yayınları

“Ben ne Rus yazarı ya da düşünürü ne de Rus aydınıyım, sadece Sovyet Yahudisiyim.”
Gerçekle düşün, geçmişle geleceğin birbirine karıştığı, coşkun bir nehir gibi akıp giden iki roman ve on altı öykü…

Yazarlık kariyeri boyunca çok az ürün vermesine rağmen Dostoyevski üzerine yazılmış en etkileyici romanlardan biri olan “Baden Baden’de Yaz” ile dünya çapında ün kazanan Leonid Tsıpkin, bu kez bütün eserleriyle Türkçede: İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki Yahudi karşıtı hareketleri ve Stalin döneminin ağır baskı ortamını derinden hisseden bir Yahudi ailesinin öyküsünün anlatıldığı “Neroç Köprüsü” ve Yahudilerin gaz odalarında toplu kırımıyla İsa’nın çarmıha gerilişinin iç içe anlatıldığı “Norartakir” adlı otobiyografik kısa romanları da içeren “Neroç Köprüsü” adlı kitapta, yazarın bütün öyküleri yer alıyor.

Subscribe
Notify of

1 Comment
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments
8 years ago

Değişen Kafalar inanılmaz bir kitap. Tavsiyeler için teşekkürler.