Haruki Murakami’den bir yüzleşme ve bağışlama hikâyesi

Bir Kediyi Terk Etmek: Babam Hakkında, Haruki Murakami’den baba-oğul ilişkisi, yaşlanmak, savaş, tarih hakkında bir uzun öykü hatta yazarın bugüne dek yayımladığı en şahsi anlatı… Bir Kediyi Terk Etmek: Babam Hakkında, Haruki Murakami Egoist Okur’da Haruki Murakami Bir Kediyi Terk Etmek: Haruki Murakami’den bir yüzleşme ve bağışlama hikâyesi Rüzgârın Şarkısını Dinle, 1Q84, Sahilde Kafka, Haşlanmış […]
Read MoreFaulkner’dan Murakami’ye yazar ritüelleri

Edebiyat dünyasında kendine fazlasıyla hunharca davranan “işkolik” yazarlar da var, yazı odasına âşıklarının yatağından gizlice kaçanlar da… Muriel Barbery: “Bahçemden topladığım kabak ve pancarlarla leziz çorbalar yapmak gurur veriyor” Daily Rituals: How Artists Work “Hazır ol! Az sonra hayal kurmaya başlayacaksın…” Yazarlar alışkanlıklarına bağlı insanlar olmalı. Belki yazabilmelerinin öncelikli sırrı budur, bilmiyorum. Süper üretken Stephen […]
Read MoreSputnik Sevgilim: Murakami’den KAYBOLMA SANATI

Haruki Murakami “Sputnik Sevgilim”de, her şeyin çoktan kaybolmuş olduğu bir zamana ve aradıklarımızı ancak kaybolarak bulabileceğimiz bir yere götürüyor bizi. Sputnik Sevgilim’de Murakami bizi, aradıklarımızı ancak kaybolarak bulabileceğimiz o yere götürüyor “Sahilde Kafka”, “Yaban Koyununun İzinde”, “Kadınsız Erkekler”, “1Q84” gibi kitaplarıyla ülkemizde hatırı sayılır bir okur kitlesine sahip olan Haruki Murakami, dilimize çevrilen son romanı […]
Read MoreMurakami’den bir aşk öyküsü: Yüzde 100 Kusursuz Kız

Sokakta hayatının aşkına rastlayan bir adamın zihninden geçenler ve sonrası… Aşk üzerine, cesaret üzerine, hayat üzerine bir öykü. Okumalısınız, çünkü çok güzel. Ayrıca ünlü romanı 1Q84’ün bu öyküden çıktığını yazarın kendi söylüyor. Güzel Bir Nisan Sabahı Yüzde 100 Kusursuz Kıza Rastlamak üzerine Güzel bir nisan sabahı, Tokyo’nun işlek Harujuku mahallesindeki dar bir sokakta, yüzde 100 […]
Read MoreUYKU: Murakami’nin “Anna Karenina”sı

Alman yönetmen Rainer Werner Fassbinder, “Ölüler uyuyamaz” diye şahane bir söz sarf etmiş. Hayranlarını her sene sükûtu hayale uğratan ve besbelli ilelebet “Gönüllerin Nobellisi” kalacak Haruki Murakami de onun gibi düşünüyor olmalı. Kat Menschik’in gece mavisi mürekkeple hazırladığı muazzam illüstrasyonlar eşliğinde yayınlanan nefis -ve korkunç- novella’sındaki yorgun anlatıcıyla tanıştığınızda, siz de anlayacaksınız: Uykusuzluk denen şey, […]
Read MoreBir Murakami romanının içinde olduğumu nasıl anlarım?

Borges’le başlamıştık, devam ediyoruz… Bir fil esrarengiz bir şekilde kaybolur. Evine döndüğünde seni dev bir kurbağanın beklediğini görürsün. Kedin sırra kadem basar. Gökyüzünde aynı anda iki ay yükselir. Karın ansızın ortadan yok olur. Tuhaf bir adam sana bir koyuna rastlayıp rastlamadığını sorar ya da bir kadın hayatının 10 dakikasını talep eder. Çevrene bir göz gezdir. Aşağıdakileri oku. […]
Read MoreMurakami’nin editörü anlatıyor: “1Q84 gezegeninin çekirdeğindeki ağırlık merkezi aşk”

Handan Akdemir’i gazeteci olarak tanıdım. Hayatımın en zor dönemlerinden birinde yanımda olan, beni destekleyen meslektaşlarımdan biriydi. Aynı kitapları seviyor, aynı ideallerin peşinde koşuyor ve kendimizi aynı insanların yanında iyi hissediyorduk… Tanıdığım en maharetli kalemlerden biri olan Handan daha sonra ani bir kararla gazeteciliği bırakıp yayın dünyasına geçti. Şimdi uzun süredir Doğan Kitap’ın editörlerinden biri. Haruki […]
Read More“Neden saklayayım, ben düpedüz hazcı bir okurum…”

“Neden saklayayım ki, ben düpedüz hazcı bir okurum. Sevdiğim, tat aldığım şeyleri okumak isterim. Yine de bazen görev okumaları dönemim olur. Bir de inat okumalarım vardır. Sırf inattan Ulysses’i baştan sona okumuşumdur. Tristram Shandy’yi de inat ede ede okudum.”
Read Moreİstiridye, kahve, elma sirkesi… Peki ya koegzistans?

Biri istiridyesiz yazamıyor, diğeri fıstıksız düşünemiyor. Zihnini koyunun koyusu kahveyle açan da var, elma sirkesiyle açan da… Peki ya koegzistans? İşte edebiyatçıların yazma rutinleri… Edebiyatçıların vazgeçemedikleri alışkanlıkları Yazarların yaratma süreci esnasında vazgeçemedikleri alışkanlıkları var. Mesela Walt Whitman güne istridye ve etle başlamazsa iyi yazamıyormuş, Gustave Flaubert ise yumurtalı, sebzeli, peynirli ve meyveli hafif bir kahvaltının […]
Read MoreBOB DYLAN: Son troubadour

Nobel’iyle ilgili eleştirileri Mehmet Hakan Kekeç’in yazısında okumuştuk, sıra methiyelerde… Bob Dylan’ın bir vakitler “şair” olarak Allan Ginsberg, Jack Kerouac, Kenzoburo Oe hatta Samuel Beckett gibi edebiyatçıların hayranlığını kazanmış olduğunu şahsen yeni öğrendim. Şeytanla sözleşme ve troubadourluk meselesine gelince; ayrıntıları aşağıda… Bob Dylan önümüzdeki ay İsveç’te düzenlenecek Nobel ödül törenine katılmayacakmış. Katılacağını düşünmemiştim zaten. Yine […]
Read More“Teoman’ın Nobel kazanma ihtimali Elif Şafak’tan daha fazla”

Mehmet Hakan Kekeç, diğer işlerinin yanında kitap yazıları da yazıyor. Dylan’ın Nobel’ini de yazdı. Açıkçası onunla aynı şekilde düşünmüyoruz, öyle olması da gerekmiyor. İkimiz de Nobel’i sınırsız ciddiye alanlardan değiliz. Milan Kundera konusundaysa, aynı fikirdeyiz. Gerisi tartışılabilecek, ayrıca anlaşmamızı gerektirmeyen ayrıntılar… “Şair, romancı, öykü yazarı, oyun yazarı derken şimdi de şarkı sözü yazarı… Artık Teoman’ın […]
Read More