Egoist okur

KARADUT ve kırık bir aşk hikâyesi

İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar – Biz Mektup Yazardık” sergisinde, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir dönem büyük bir aşk yaşadığı ve “Karadutum” dediği Mari Gerekmezyan’la mektuplaşmaları da yer alıyor.

Bedri Rahmi ile bazılarının “Türkiye’nin Camille Claudel’i” dediği Mari Gerekmezyan’ın hikâyesi kısaca şöyle…

Biz Mektup Yazardık: Bir döneme ışık tutan mektuplar

KARADUT ve kırık bir aşk hikâyesi

Mari, sanatçının asistan olarak görev yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel bölümünde eğitimine misafir öğrenci olarak başlıyor, bir süre sonra aralarında bir aşk alevleniyor. (İkisini de tanıyan şair İlhan Berk şöyle demiş bir keresinde: “Resimler Bedri Rahmi’nin Talaslı’sını anlatmasına yetmemiştir. Onun için sıraya girmiştir şiir, o yüz için…”) Atölyedeki gizli buluşmalar zamanla Eren Hanım’ın kulağına kadar gidiyor. Kızları bu yasak tutkunun pençesinden kurtulsun isteyen ailesi Mari’yi bir başkasıyla evlenmeye zorluyor ve genç kadın çok geçmeden tüberkülozdan ölüyor. O dönem sanatçıyı teselli eden, bu zor günleri atlatarak yeniden resme odaklanmasını sağlayansa eşi Eren Hanım. Bedri Rahmi’ye gelince; kalbini esir eden öyle büyük ve tutkulu bir sevda ki ölümünden yıllar sonra bile Mari Gerekmezyan’ın adı geçtiğinde gözleri doluyor. O kadar ki yüreğindeki yangını “Türküler bitti/ halaylar durdu/ horonlar durdu/ hüzün geldi başköşeye kuruldu/ yoruldu yüreğim, yoruldu” dizeleriyle söndürmeye çalışıyor.

bedri rahmi mari gerekmezyan kibele egoistokur 1

Bunlar dışında Mari Gerekmezyan hakkında fazla bilgimiz yok. Lise yıllarında büyük edebiyatçı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, Güzel Sanatlar Akademisi’ndeyse Prof. Dr. Rudolf Belling’in öğrencisi olmuş. Tanpınar’ın günlüklerinden sonradan büyük edebiyatçıyla arkadaş olduklarını da öğreniyoruz. Rudolf Belling’se eski öğrencisi için şunları yazmış: “Seneler evvel heykeltıraş olmaya karar verdiği zaman, önünde zorluklarla dolu bir çalışma devresi olduğunu idrak ettiği gibi, heykeltıraş olmanın onu müreffeh bir hayata kavuşturmayacağını da anlamıştı. Artistik inkişafında ona tavsiyelerde bulunmak ve yardım edebilmek en büyük zevklerimden birini teşkil etmiştir.”

bedri rahmi mari gerekmezyan kibele egoistokur 2

Gerekmezyan belli ki çok yetenekli bir genç kadınmış, akademiyi birincilikle bitirmiş. Gerçekçi stilinden övgüyle söz ediliyor. Fakat eserlerinin çoğu bugün kayıp durumda. Evli bir erkekle aşk yaşaması yüzünden sanat çevrelerinin onu dışladığını söyleyenler de var. Bugün elimizde eserlerinden sadece birkaç tanesi kalmış durumda. Üç Horon Kilisesi’nde bir, İstanbul Resim Heykel Müzesi ve Ankara Resim Heykel Müzesi’ndeyse ikişer eseri bulunuyor. Sergide görme şansına eriştiğimiz Bedri Rahmi büstü ise, Eyüboğlu ailesinin Kalamış’taki evinde. Yahya Kemal, Şekip Tunç, Neşet Ömer büstleri ve Patrik Mesrob Tin maskının başına gelenler meçhul.

“Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar – Biz Mektup Yazardık” sergisinde onun hazin mi hazin mektuplarını görmek etkileyici, epeyce de hüzün verici. Ama tabii gördüklerimiz bu kadarla kalmıyor. Mari’nin yonttuğu ünlü Bedri Rahmi büstü ve sanatçının elinden çıkma çeşit çeşit “Karadut” portresi de yer alıyor projede. Mari Gerekmezyan Odası’ndan da söz etmeliyim, orada Bedri Rahmi’nin mektuplarının bir kısmını kendi sesinden, Mari Gerekmezyan’ın elimizde kalan tek tük mektubunuysa ünlü tiyatro sanatçısı Bennu Yıldırımlar’ın sesinden dinleme şansı buluyoruz.

bedri rahmi mari gerekmezyan kibele egoistokur 3

Karin Karakaşlı

“Cehennem, ihtiyaç duyulmama hissidir”

Gazeteci, yazar Karin Karakaşlı, Mari Gerekmezyan’ı daha önce bir öykü kahramanına dönüştürmüştü. Daha sonra bir vesileyle ona Mari’nin solgun hatırasını sormuştum. İşte anlattıkları:

“Mari’nin adına ilk kez Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sanatına ilişkin koca bir kitabın dipnotunda rastlamıştım. Bedri Rahmi’nin bir dönemini Gerekmezyan’ın adını anmadan açıklamanın mümkünü yoktu. Gelgelim unutulmuş, unutturulmuş bir heykeltıraştı o. Yasak aşk dedikoduları bir yandan, bu aşk dolayısıyla ona mesafeli duran çevresi öte yandan, Mari Gerekmezyan itinayla yalnızlaştırılmış bir kadındı. Dönemin basını, Ermeni olduğu için Ankara’daki Resim Heykel sergilerinde üst üste aldığı ödüllerde adını geçirmekten bile imtina etmişti. Onu hikâye kahramanına dönüştürdüğümde aşkı ve yaratıcılığı birleştiren yönüne ve bunca yıl mahkûm edildiği sessizliğe vurgu yaptım. Benim Mari’m ölüm döşeğinde şöyle seslenmişti dünyaya: ‘Cehennem, ihtiyaç duyulmama hissidir. Cennetse ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duymama hissi… Ben cennetime gidiyorum nihayet… Yine de unutturamazlar beni, kalkar boşluğum, konuşur yerime. Ve kimsenin rahatsız olmayacağı kadar uzun zaman geçtiğinde, belki bir gün, beni de hatırlarlar…’”

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

1 Comment
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments
Yusuf Demir
9 years ago

Daha ne yazacaktın be Usta? Her şeyi yazmışın işte..

” Karadutum çatal karam çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın…”