Dünyanın en güzel, hüzünlü ve “tılsımlı” bebekleri
Rus asıllı Marina Bychkova yetişkinler için, “Enchanted Doll” adını verdiği olağanüstü güzel bebekler yapıyor. Bakanda müthiş bir sahicilik hissi uyandıran bebekler arasında Vladimir Nabokov’un Lolita’sı gibi roman kahramanları bile var.
Tılsımlı Bebek’lerin internet sitesi
KAFKA’NIN BEBEĞİ: Bir yazarın harikulâde yalanı
Dünyanın en güzel, hüzünlü ve “tılsımlı” bebekleri
Küçükken hep çok güzel bir oyuncak bebeğim olsun isterdim. Ama bi türlü olmadı. Bana bebek almadıklarından değil. Alıyorlardı çünkü. Ama hiçbiri benim hayalini kurduğum bebekler gibi değildi. Ya ağzı emzikli, başı boneli şişman ve çirkin bebekler vardı, ya da bir örnek ve bana her nedense ötekilerden de çirkin gelen Barbie’ler…
Şimdi Rus asıllı Kanadalı Marina Bychkova’nın porselenden yaptığı olağünüstü güzel Enchanted Doll’larına, yani Tılsımlı Bebek’lerine bakınca, çocukluk halime daha da hak veriyorum. Bu bebekler öyle güzeller ki, bir Ekşi sözlük takipçisinin “porselenin şiir hali” demesi mesela hakikaten boşuna değil.
Lakin hiç bi şey kaybetmiş sayılmam. Hâlâ müthiş güzel bir bebeğim olabilir. Zira tasarım dünyasının gözbebeği sayılan ve artık moda dergilerinin kapaklarını bile süslemeye başlayan Enchanted Doll’lar çocuklar için değil, yetişkinler için üretiliyorlar. Her ayrıntıları elle yapılıyor. Güzel yüzleri, eklemleri hareket edebilen dolayısıyla istenen formu alabilen bedenleri, kıyafetleri, ayakkabıları… Tabii kolayca tahmin edebileceğiniz gibi çok ama çok pahalılar. Gerçi Marina Bychkova bu kadar pahalı olmayan hayranlarını da düşünerek onların kağıt bebek olanlarını da üretiyor. Böylece kağıttan Tılsımlı Bebek’ler ve kıyafet setlerini satın alıp, onları Bychkova stili giydirebiliyorsunuz. Ayrıca kendiniz için gene Bychkova lisansıyla üretilen takılarını, mesela kolyelerini ya da bileziklerini satın alabiliyorsunuz…
Roman kahramanları “tılsımlı bebek”lerle vücut buluyor
Marina Bychkova, bebeklerini yaparken roman kahramanlarından da ilham alıyor: “Marie Antoinette filmini seyrettiğimde hemen Fransızların bu ünlü kraliçesinin bebeğini yapmaya başladım. Televizyon dizisi True Blood’ı seyrederken de aklıma bir kan emici kontes Elizabeth Bathory bebeği yapmak geldi. Görüyorsunuz, Vladimir Nabokov’un Lolita’sı bile var aralarında. Vessel adlı bebekse benim Bakire Meryem yorumum. Dövmeleri size biraz şaşırtıcı gelebilir ama ne yapalım, benim Meryem’im böyle biri…”
Gerçekçi ve melankolik
Enchanted Doll’ları diğer bebeklerden ayıran şeylerden biri de hepsinin cinsel organlarının da olması. Tutucu olanlar bu yüzden Marina Bychkova’yı fena eleştiriyor. Bychkova ise cinsel organları olmayan sıradan bebekleri çok daha müstehcen buluyor. “Poşete girmiş dergiler gibiler, bu yüzden de gereğinden fazla merak uyandırıyorlar” diyor. Genç tasarımcının bildiğimiz oyuncak bebeklerde hoşlanmadığı şeylerden biri de bakanda uyandırdıkları yapay kusursuzluk hissi. Kusursuzluğun en büyük kusur olduğuna inananan Bychkova hamile, kaza geçirmiş, yaralanmış, sakatlanmış hatta tecavüze uğramış bebekler de yapıyor. En enteresan modellerinden birinin ameliyatla iki göğsü birden alınmış. Onun gardırobunda kıyafetlere ek olarak bir çift protez göğüs de bulunuyor.
Geleneksel kıyafetler veya orijinal kostümler çok çekici
Tılsımlı Bebek’lerin kıyafetleri de etkileyici… Bychkova Hint, Yunan, Rus, Afgan bebekler yapıyor… “Geleneksel kıyafetleri seviyorum, en çok da Ruslarınkileri… Sonuçta Rusya benim doğduğum yer, varoluşumun bir parçası. Çin ve Ortadoğu bebeklerini de severek yapıyorum, o bölgelerin kıyafetleri ve makyajları çok güzel. Özellikle de takıları… Gene de size tam olarak nelerden ilham aldığımı anlatamam, ben de bilmiyorum. Sanırım etrafımda olup biten her şey beni etkiliyor. Her gün masama oturuyor ve sabahtan akşama kadar deli gibi çalışıyorum, hepsi bu.”
Ben sözü daha fazla uzatmadan sizi, güzel, narin, kırılgan, büyüleyici Enchanted Doll’lar ve “Herkes bebeklerime aşık olsun istiyorum” diyen yaratıcıları Marina Bychkova’yla tanışmaya davet ediyorum…
Oyuncak bebeklerle ilişkiniz nasıl başladı?
“Oyuncak bebekleri çocukluğumdan beri çok severim. Fakat altı yaşımdayken bile bana hediye edilen bebeklerin çoğunu, mesela Barbie’leri sıkıcı ve ruhsuz bulur, onları kendi istediğim gibi boyayarak güzelleştirmeye çalışırdım. Tabii işe yaramazdı, çünkü mağazalardan alınan bebekler öyle çirkindi ki onları güzelleştirmenin yolu yok gibiydi. Derken kağıttan bebekler yapmaya başladım. Böylece Tılsımlı Bebekler’in ilk acemi örnekleri çıktı ortaya.
Neden seviyordunuz bebek yapmayı?
Başlangıçta onları daha zevkli oyunlar icat edebilmek adına yapıyordum. Hatta yaptığım her bebek için bir de bebek evi inşa ediyor, dayayıp döşüyordum. Okuduğum romanlardaki mekanları yeniden yaratıyor, içlerine masal karakterlerini yerleştiriyordum. Hans Christian Andersen’in Karlar Kraliçesi’ni okuyunca bir buz sarayı inşa etmiş, Küçük Denizkızı masalı içinse bahçenin bir köşesinde nilüferli bir havuz yapmıştım. Fakat 10 yaşıma geldiğimde artık bebeklerle oynamayı sıkıcı bulmaya başladım ve bebek tasarlayıp üretmenin ve daha sonra onları güzelleştirmek için kafa yormanın çok eğlenceli olduğunu fark etmiştim.
İsimlerinin nereden geldiğini merak eden çok kişi var…
Güzel sanatlar eğitimi görürken, hayatta en sevdiğim şeyi meslek olarak seçmeye karar vermiş ve satmak üzere ilk bebeklerimi üretmiştim. Onlara isim bulmak çok zordu ama ünlü yazar Paul Gallico’nun Enchanted Doll, yani Tılsımlı Bebek adlı romanı bana ilham verdi. Olağanüstü güzel bebekler yapan bir kadının hikayesini anlatıyordu. Kadın bebekleri o kadar büyük bir aşkla yapıyordu ki, görenler hepsine ilk bakışta aşık oluyordu. Eh, ben de zaten bebeklerime aşık olun istiyorum.”
Çok tuhaf, adeta yaşayan bir hava var sizin bebeklerinizde…
Herkes bebeklerimin biraz mahzun durduğunu söylüyor. Bu hedeflediğim bir şey, başından beri onların ince, narin, kırılgan ve büyüleyici bir havaları olmasını istedim. Sahte bir şekilde gülen mutlu bebeklerden fena halde sıkılmıştım. Yüzleri gülse bile içten içe gizli bir öfkeyi yansıtıyor gibiler bence. Benim bebeklerimse farklı, bakanın ruh halini yansıtan bir ayna gibiler. Gülen, neşeli bir yüz normal hayatta çok çekici olabilir, ama öyle bir yüzün aşkı, hüznü, karamsarlığı, korkuyu yansıtması imkansız. Tılsımlı Bebekler gülmüyor ama yüzlerinde ve vücutlarında birçok farklı ifadeyi barındırabiliyorlar. Psikanalizin yaratıcısı Sigmund Freud’un bebeklerimi görüp yorumlamasını ne kadar isterdim, bilemezsiniz. Büyük ihtimalle benim ruhumda gizli bir yarayı keşfederdi. Öte yandan, siz sormadan ben cevap vereyim, hayır, bildiğim kadarıyla ruhumda derin ve iyileşmemiş bir yara yok. Fazlasıyla neşeli, eğlenmeyi seven biriyim. Ama işte insan hiçbir zaman kendini yeterince tanıyamaz ki…
Eliniz alıştı mı artık, yoksa hâlâ çok çalışıyor musunuz?
Bebeklerimin boyu 34 santimetre ve beş santimetrekarelik bir alanı işlemek benim koca bir günümü alıyor. Tabii eğer aralıksız bir şekilde çalışırsam.
Astronomik fiyatlara satılıyorlar
Tılsımlı Bebekler’in fiyatları duruma göre değişiyor. Birkaç yüz dolarlık olanları da var, birkaç bin dolarlık olanları da… Daha ince isçilikle üretilmiş olanların fiyatları astronomik. Satın almak istediğiniz bebeğin fiyatını ancak sanatçıya e-posta atarak öğreniyorsunuz. Marina Bychkova, bozulan veya zedelenen bebekleri tamir de ediyor. Gelin görün ki fiyatı hiç de ucuz sayılmaz. Mesela bebeğin kafası koparsa, 150 Kanada doları ödüyorsunuz, tabii ulaşım ve malzeme masrafları hariç.
Gülenay Börekçi
Birkaç tılsımlı bebek daha
Benim de bunlardan bir masalım olsa kendiliğinden meydana gelse. Kuşlar haber verse. Yani olmaması için bir neden göremiyorum.:)) Ya ben çok duygusalım ya da bu bebekler de derin bir hüzün var.