Camilla Läckberg’den Polisiye Okulu 4: DİYALOG
Evet, havadan yani bir hiçten karaktere benzer bir şey elde ettiniz. Yeni bir arkadaş edinmek gibi, öyle değil mi? Fakat romanlarda, hele polisiye romanlarda ilgi çekici karakterler yaratmak romanı zevkle okutmaya yetmez. Bütün o karakterlerin konuşmaları, birbirleriyle diyaloga girmeleri de gerekir. Bu, üzerinde ciddiyetle çalışmanız gereken bir konudur. yeterince zaman ve enerji harcarsanız, emin olun polisiye roman yazmakta çok başarılı olacaksınız.
Diyalog
İyi yazılmış diyaloglar hem karaterlerinizi etten kemikten insanlar haline getirir hem de olay örgüsüne incelik kazandırır. Aynı şekilde kötü yazılmış diyaloglar okurların kitabınıza şöyle bir göz attıktan sonra en yakın çöp tenekesine fırlatmasına yol açacaktır. Diyalog yazmak kesinlikle zor bir sanattır ve epeyce egzersiz yapmayı gerektirir. En iyisi size bu konuda birkaç ipucu vereyim…
Her karakterin “kendi sesi” olduğunu unutmayın ve yazarken kendinize sorular sorun:Bu karakter böyle bir şeyi aynı benin yazdığım gibi mi söylerdi? Gerçekten böyle mi konuşurdu? Bu ifade ona yakışır mydıı yoksa bu kelimeler onda uygunsuz mu dururdu?
Karakterin konuşma biçimini belirlerken onunla ilgili çeşitli unsurları da göz önünde bulundurmalısınız. Mesela…
• yaşını
• cinsiyetini
• toplumsal konumunu
• kültürünü
• mesleğini
• eğitimini
Metnin içinde diyalog gerektirecek bir dinamik olmasını sağlayın. “Patrik yaşlı kadının kapısını çalarak açmasını bekledi…” tarzında sıkıcı bir cümle yazmaktansa doğrudan diyalog yazın ve karakterin ne yaptığını, kiminle karşılaştığını o vesileyle anlatın.
Her diyalog cümlesinden sonra “… dedi Patrik” yazmak da feci şekilde sıkıcı bir şeydir. Bana kalırsa “dedim, dedi” cümlelerini olabildiğince az kullanmalısınız. Neticede birbirimizle konuşurken her cümlemizi tırnak içine almıyoruz, değil mi?
Bence cümle içinde aşırı zarf kullanmak da berbat bir şey. Zarfları kullanırken bir parça cimri olmaya çalışın. “… dedi kısık bir sesle”, “… diye fısıldadı sessizce”, “… diye bağırdı öfkeyle” gibi zarfları kastediyorum. Bunun yerine okurun kavrayışına ve satır aralarını okuma kabiliyetine güvenin.
Gerçekçi diyalogların nasıl yazılacağı da ayrı bir konu. Gerçek hayatta insanlar birbirlerini gördüklerinde bir sürü gereksiz cümle sarf ederler. Ayrılırken de tabii. (Roman için gereksiz demek istiyorum şüphesiz.) O yüzden hikaye için gerekli olmayacak her ayrıntıyı kırpın. Net olmak her zaman gereksiz süslemeler yapmaktan iyidir.
Son tavsiyem: Yazdığınız diyalogları yüksek sesle okuyun ve kulağınıza nasıl geldiğine bakın.
1. alıştırma
Metroda, bir kafede ya da başka tür bir açık have mekanında çevreye kulak kabartıp konuşulanları dinlemek feci yararlı olabilir. Duyduklarınızı kaydedin ve bu diyalogun geçtiği bir entrika tasarlayın. (Bunu kimseye belli etmeden yaparsanız daha iyi olur.) Ardından, söz konusu diyalogu defalarca yeniden yazın. Ama karakterlerin yaşlarını, mesleklerini vb. değiştirerek… Bu konuda sınırsız özgürlüğünüz var. Neticede yazar sizsiniz, kim ne karışır!
2. alıştırma
En az iki A4 kağıt (dosya kağıdı) sürecek kadar uzun bir dialog yazın. Bunun için aşağıdaki senaryolardan birini seçebilirsiniz:
1. Bir polis, karısını öldürdüğü düşünülen bir adamı sorguya çeker. Adam karısının üç gün önce çekip gittiğini söyler ve o zamandan beri de ortalıkta gözükmediğini…
2. Bir karı koca, oğullarının genç kızlara tecavüz edip öldürdüğünden şüphelenmektedir. Baba hemen polise gitmeleri gerketiğini düşünür, anne ise sessiz kalmaları gerektiğini söyler.
Okuma tavsiyesi
Donna Tartt’tan Gizli Tarih… Bu kitap, yazılmış en iyi gerilim romanlarından biridir. Başlıbaşına onu okumak bile bir eğitim sayılır.
Subscribe
0 Comments
oldest