Egoist okur

İHSAN OKTAY ANAR’dan yeni roman: Galîz Kahraman

Ne yazarlarsa merakla beklediğimiz, çıkar çıkmaz okuduğumuz yazarlar vardır. İhsan Oktay Anar onlardan biri… Az konuştuğu, mülakat vermekten de hiç hoşlanmadığı için okurun onunla esas iletişimi romanları aracılığıyla gerçekleşiyor. Bu sebeple de açıkçası İhsan Oktar Anar ne yazacak diye beklerken sevdiğimiz öteki yazarları beklerken olduğumuzdan daha heyecanlı, daha sabırsız oluyoruz. Her neyse, lafı uzatmayarak yazarın […]

Read More

Peyami Safa ve bir tereddüdün sanatı: ROMAN

“Bilim kesinliğin peşine büyük bir tutkuyla düşmüş olabilir ama sanatın böyle bir iddiası ve gündemi olduğunu söyleyemeyiz. Hatta kesinsizliklerin sivrileştiği, bir bıçak gibi keskinleştiği yerde boy verir çoğu büyük sanat yapıtı. Elbette roman için de geçerlidir bu. Hatta roman mükemmellikten oldukça uzak ve sadece içerik olarak değil, biçim olarak da ele avuca sığmaz yapısıyla dünyanın […]

Read More

“Kelimeler merhemdir ruh kesiklerine…”

“Bir yaranın peşine düştük. Öyle koyulduk bu yolculuğa. Okuduk ve biraz olsun bir şeyler öğrendik, hadi yalancı tevazuyu bırakalım bir yana, birazdan da fazlasını öğrendik. Öğrendik ve bilgilendik, kelimelerimiz arttı, arttı, çoğaldı. Öyle bir noktaya geldik ki sonunda, birçok konuda birçok şey söyleyebilir olduk. Güzel söz söyleyebilir olduk, iyi kalem tutabilir olduk. İyi. Güzel. Tamam […]

Read More

Beyefendi’ler!

“Karanlık bir yatak odası var bu kadının. Duvarları aynalarla ve dizelerle kaplı. Bütün hesapları burada görecek sizinle. Rahatlatın kelimelerinizi. Lütfen sormayın neden karanlık diye. ‘Kelimelerimiz bizim’ diyor usulca. Bizim olan her şeyin değişmesi gibi. Yeni bir söz söylüyor. Modern bir dengbej gibi çöküyor erkekliğinizin başköşesine. Aşık olduğu tüm erkeklerle ilgili bir hikâye anlatıyor. Kışkırtıcı bir […]

Read More

Venüs usulü: KIZLAR MANİFESTOSU

Üzerine II. Abdülhamit’in gölgesi düşmüş, tedirginlikle dalgalanan İstanbul’da karşılıyor bizi Venüs. Önce doğuyla batının tam ortasında, Boğaz suları üzerindeki bir sandalda gözlerini dünyaya açan kahramanımızla tanışıyoruz. 1908’de başlayan yaşamöyküsünü anlatıyor. Doğumda ölen anne, oğlu değil de kızı oldu diye üzülen baba, aşkı, cinselliği, kendisini, erkekleri çok seven Şekina Hala… Ha bir de Nergis Kadın var! […]

Read More

Şavkar Altınel: Bizi kurtaracak kitap hangisi?

Şair, yazar ve çevirmen Şavkar Altınel de benim gibi iflah olmaz kitap bağımlıları için yazdı bu yazıyı: “Bizi kurtaracak kitap tam da bir sahaf rafında duran, kabı yırtılmış, kimin tarafından yazıldığı, hangi türde olduğu ve ne söylediği hakkında hiçbir fikrimizin bulunmadığı o kitap olabilir, ama hangimiz böyle bir kitabı açıp okumaya başlayabilecek kadar cesur, bağımsız, özgürüz?” […]

Read More

Latife Tekin, Baudrillard ve o gün yanlarında olmayanlar

“Ormanları biçip imitasyon siteler kuracaksak, kol gücüyle sökemeyiz ağaçları,” deyince o gür üslubu ve kanlı canlı ironisiyle Latife Tekin, “Bu,” diyor Baudrillard “türün boşluğa salınımı.” Ellerini masanın üzerinde kenetliyor ve belki de bir tür toplu intihara yöneldiğimizi söylüyor Fransız. “İnsandışı” olan her şeyi yok etmeye yöneldiğimizi ama bunun paradoksal olarak kendimizi de yok etmek olacağını […]

Read More

FERİT EDGÜ: Yargıç Karak

“Evet, ben de insanları yargılıyorum. Ama bambaşka bir yoldan; onlara yakışan en tüzel yoldan. Gerçeği, suçlu suçsuz bütün insanları, bütün bir insanlığı yargılamak isterdim. Kim, bu kentten ya da başka bir kentten, günümüzde suçsuz olduğunu söyleyebilir? İnsanların yargılanmaya, her gün her saat yargılanmaya ihtiyaçları olduğunu görmüyor musunuz? İşte ben, insanları her gün, her saat yargılayanım. […]

Read More

ETGAR KERET: Yemekhane

Etgar Keret’in büyülü, tuhaf, ters köşelerle dolu inişli çıkışlı dünyasına bir giriş bileti: Nimrod Çıldırışları. Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü ile Buzdolabının Üstündeki Kız’ın hınzır yazarı, hiçbir şeye aldırmaksızın akan sıradan hayatlara derin kesikler atmaya devam ediyor. Nimrod Çıldırışları  kendi kafasına göre dönüp duran dünyada çıldırmadan yaşamayı başaranlara, ne olursa olsun arkadaşlarına inanmakta ısrarcı olanlara, yaralarıyla yaşayanlara […]

Read More

Yeraltı edebiyatı: Kendinle yüzleşmek eğlenceli değildir!

“Türk romancıları arasında, Fatih Kaynak dışında ‘ben yeraltı edebiyatçısıyım’ diyen bir yazara pek rastlayamayız” diyor Altay Öktem. Ona göre bizde “Yeraltı edebiyatçısıyım” demek, “Yazdığım kitabı okumayın” demekle eşdeğer. Yeraltı edebiyatı: Kendinle yüzleşmek eğlenceli değildir! ‘İlk Yarı: 10-0’ ve ‘Hiçliğin Aynasıydım Ben’ adlı romanlarından tanıdığımız Fatih Kaynak, herkesi rahatsız etme potansiyeli taşıyan cümleler kurmaya devam ediyor […]

Read More

Erkeğin penis kıskançlığı yahut birkaç küçük kesik

“Ne kadar sakınsak da kendimizi, gündemin bizi hunharca savurmasından kurtulamıyoruz. Büyük sayılar egemenliğini kuruyor zihnimizde. Savaş korkusu. Ölüm korkusu. Ölümler korkusu. Ölümler, ölümler ve ölümler korkusu. Ölüm, kahrolası bir matematik işkencesiyle beynimize, tüm sinir hücrelerimize biniyor ve vicdanımızdan bir tartı vazifesi görmesini istiyor; daha çok insan nerede ölecekse oraya ver dikkatini ve savaşa karşı siper […]

Read More

Barış Bıçakçı ya da denizin içinde saklı kelimeler

Sel Yayıncılık’tan geçen yıl çıkan Karahindiba’yı son günlerde birçok arkadaşım hararetle tavsiye edip duruyordu. Geç kalmış olsam da fark etmezdi; alacak, okuyacaktım. Ama işte bu yazı acele ederek araya girdi… Yani Sinan Sülün’ü kendi öykülerinden önce Barış Bıçakçı üzerine yazısıyla tanıdım. Yazı, İzafi Dergisi’nin epey konuşulan ve tartışılan Mayıs-Haziran sayısında yayınlanmıştı. Egoist Okur’da da yayınlansa […]

Read More

Tezer Özlü: Kimseyle yaşlanamam, kendimle bile

Hatice Meryem’in Tezer Özlü yazısı epey konuşulmuştu. O yazıda Meryem’in Özlü’yü “Canlı, dişi, toynaklı bir yazar” diye tarif etmesine kızanlar çok oldu. Yazı ilgi görsün diye bu başlığı onun değil benim attığımı falan söyleyenler de çıktı. Keşke biraz daha dikkatli okusa, üzerinde düşünselerdi.  O yazının üzerinden haftalar geçti. Şimdi sırada Tezer Özlü’nün ruhundaki yabanıllığı ortaya […]

Read More

Tezer Özlü: Canlı, dişi, toynaklı bir yazar

Edebiyatın en önemli isimlerinden biri Tezer Özlü; tutkulu okurları olarak hepimizin hayatında, edebiyat macerasında büyük bir etkisi, önemli bir yeri var.  Özlü üzerine bugüne dek çok şey yazıldı, söylendi. Lakin okuduğumuz, sevdiğimiz, hayranı olduğumuz Tezer Özlü’yle onun hakkında yazanların söyledikleri arasında bir uyumsuzluk varmış gibi gelmedi mi size hiç? Bunu ilk dile getiren kişi, kendisi […]

Read More

Hulki Aktunç’un öykülerinde dolaşan kediler

Cumhuriyet Kitap, Varlık ve Özgür Edebiyat dergilerindeki sayfaların yanı sıra Bıçkın ve Orta Halli, Nişantaşı Suare, Her Cumartesi Rüya adlı romanların yazarı İbrahim Yıldırım, 30 yıllık arkadaşı ve her yazdığını okuduğu yazarı Hulki Aktunç’la ilgili bu yazıyı bana göndereli epey oldu aslında. Ama çeşitli sebeplerden yayınlamakta geciktim. 29 Haziran’a yetişseydi şahane olacaktı, olmadı. (Sır Kâtibi, Islıkla Tarihçe, İnsan […]

Read More