Bizi mutsuz eden şu büyük sözler ve Ulysses
“Ulysses başka. Ulysses yorulmuyor. Çok kullanılan şeylerin zaman içinde üreyen yavanlığına karşı baştan izole edilmiş. Çok sevilen şeylerin zaman içinde sahteleşmesine karşı baştan terbiye edilmiş. Somutlaşmış bir sadakat, Ulysses, benim için. Gücün, esinin, neşenin kaybedildiği zaman aranacağı tek yer. Ve bulunacağı tek yer. Bilirim, o an içimde olmayan ve ihtiyacını duyduğum şey, ruhsal birşey, mutlaka […]
Read MoreAyfer Tunç’tan mektup
Gezi Parkı Direnişi 13. günündeyiz. Çağdaş edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri olan Ayfer Tunç’tan gelen, daha doğrusu onun okuruna yazdığı heyecanlı ama kaygılı mektubu yayınlama zamanı… 8 Haziran 2013 Değerli okurum, Öncelikle kardeşçe yaklaşımınıza ve duyarlılığınıza çok teşekkür ederim. İzin verirseniz size Gezi Parkı vesilesiyle twitter’da yeterince anlatamadığım görüşlerimi iletmek istiyorum. Öncelikle şunu bilmenizi isterim. […]
Read MoreYa eşya bir gün delirse?
Klan ve Zamanın Unutulan Koynunda adlı ilk fırsatta okuyacağım iki kitabın yazarı Cem Kalender, Oğuz Atay’ın roman ve öykülerini Lacancı bir bakışla okumayı deniyor bu yazıda. “İnsan, biyolojik bir canlıdan kültürel bir özneye dil sayesinde geçer” diyen ama Dil’in de insana doğru bir kimlik sağlamadığını vurgulayan Jacques Lacan, Oğuz Atay’ın yarattığı karakterleri anlamamıza yardım edecek […]
Read MoreAhmet Büke’den bir öykü: BABA, OĞUL, ASKER
Ahmet Büke hem gülümsetiyor okuru, hem yüreğini dağlıyor mutlaka… Tatlı, kederli, şiirli, ruhlu, ne bileyim işte güzel yazıyor, değişik yazıyor. “Baba, Oğul, Asker” adlı bu öyküyü de Egoist Okur için yazdı… Ahmet Büke: “Öyküyü takıntılı biçimde seven bir kuşak geliyor” Baba, Oğul, Asker Davul çalıyor, def vuruyor. Gürültünün, ağlamanın, küfrün bini bir para. Sonra ışıkları […]
Read MoreTurgut Uyar Sokağı neden yok?
Turgut Uyar Edirnekapı’daki günlerini anlatırken oturduğu sokaklardan biri olan Aktar Kerim Sokağı için şöyle demiş: “İnsanın inanacağı gelmiyor! Bu dünyada Kerim adlı bir aktar yaşasın ve iyiliğinden midir kötülüğünden midir, bir sokak onun olsun.” Arzu Akgün bugün başka bir şeye şaşırıyor. “Evet” diyor. “Aktar Kerim Sokağı var, Rıfat Efendi Sokağı var. Cemal Süreya Sokağı da […]
Read MoreAhmet Büke’den yeni bir öykü: DÜNYANIN EN GÜZEL DEDESİ
Bir hayal kurmasını, yaşamak istediği yeri seçmesini istedim Ahmet Büke‘den… “Benim bildiğim tek şey öykü yazmak” dedi ve hayalini bir öykü aracılığıyla anlattı. Okurken, Ahmet’le dedesinin gemiden kütüphaneleriyle dünyayı köy köy dolaşıp yaşlılardan dinledikleri masalları kaydedişlerini ben de hayal ettim. Sonra bir çeşit huzur doldu içime: Bir kütüphane geminiz varsa eğer, işler kötü gittiğinde karaya […]
Read MoreAhmet Tulgar’ın iki hayatı: “Birinin şefkati olmasa diğerine katlanamazdım…”
“Henüz” içinde umut barındıran, gelecek vaadinde bulunan bir kelime. Henüz geç kalmadığımızın, daha güzel günler göreceğimizin, değişimin mümkün olduğunun müjdecisi… Ahmet Tulgar birkaç yıllık zaman dilimine yayılan yazılarında “Henüz” diyor. Evet, maden ocaklarında işçiler ölüyor. Evet, cezaevlerinde en temel haklarını alabilmek için açlık grevi yapan tutuklular ölüm sınırına geliyorlar. Evet, yasaklar sürüyor… Şimdilik. Henüz… Ahmet […]
Read MoreÇok satan bir roman yazmanın gizli formülü var mı?
Bazı romanlar niçin satış rekorları kırıyor? Da Vinci Şifresi’yle ortalığın tozunu attıran Dan Brown’ın kazandığı inanılmaz şöhretin sırrı ne? Harry Potter’ın elektrik parasını bile ödemeyecek kadar yoksul olan yazarı J.K. Rowling nasıl dünyanın en zengin kadını oldu? Neden bu yazarların her yazdığı ilgi görüyor? Bir best-seller yazmanın gizli formülü var mı? “Çok satan bir roman […]
Read MoreTam zamanıdır başımızı doğru yere eğmenin
“Sanırım hayat, AZ bir yere gitti. Her şeyin azı makbul gibi. Az düşün, az sev, azla yarat, az bil, az, az, az… Bu azlığa direnenler, ‘işe yaramayan insanlar’ durumuna düştü. Şizofren, duygusal, romantik, manik, bırakın kendi haline… durumuna düşürüldü. Azlıkları fazla olanla baş edilemezdi. Her şey sıradanlaştırıldığı gibi, zorlaştı da böylece. Sevinçlerin, gülüşlerin bile kontrol […]
Read MoreZeki Müren ve deliliğimizin zenginliği
Deniz Durukan’ın Hatice Meryem’in Beyefendisi’ne dair yazdığı yazıda Arkadaş Z. Özger’in bir şiirinden bahsediyordu. “Güneşe ve erkekliğe büyüyen vücudum/ Düşüvericek ellerinizden ve/ Bir gün elbette/ Zeki Müren’i seveceksiniz. (Zeki Müren’i seviniz)” diye bitiyordu şiir. Okuyunca Vivet Kanetti’nin mücevher değerindeki Deli Ruh kitabındaki bu yazıya koştum. Kanetti’nin Zeki Müren portresi ilk okuduğumda beni büyülemişti. Her şeyi kusursuz […]
Read MoreBurroughs, Ginsberg, Kerouac ve diğerleri: JUST BEAT IT!
“Aynı kitabın iki ayrı yayınevinden yayınlanmasına çok sık rastlamışızdır da, iki ayrı yayınevinin tek bir kitabı yayımlamak için bir araya gelmesi pek sık rastlanan bir durum değildir.” Sel Yayıncılık ile 6.45’in bir araya gelerek yayınladığı Beat Kuşağı Antolojisi bu açıdan da dikkate değer. Ama sadece o değil. “Beat” sözcüğü bizim ülkenin yasaklı sözcüklerinden biir artık. […]
Read MoreMetin Kaçan öldü. Yaşasa “Rüyalar Kitabı”nı yazacaktı…
İntihar. Yazması kolay, telafuz etmesi çok zor kelime. Bu kaçıncı, ben de bilmiyorum. Öyle dayanıklılık eşiği falan da yükselmiyor insanın, zamanla… Halim yok, diyeceğim sadece şu: Bir yazar en çok okunmak ister. O yüzden size Ağır Roman’ı, Fındık Sekiz’i, Harman Kaplan’ı, Adalara Vapur’u, Cervantes’in Yeğeni’ni; yani Metin Kaçan’ın eserlerini, sesini, dilini hatırlatacağım. Gülenay Börekçi Rüyalar […]
Read More