Barbaros Altuğ: “İçimde uzun zamandır uyuyan bir hikaye vardı”

Edebiyat dünyamızın en kendine has karakterlerinden biri Barbaros Altuğ. Başta yazar ajanıydı, sonra sivri dilli, can yakan eleştiri yazılarıyla da dikkat çekmeye başladı. Kimsenin gözünün yaşına bakmıyor, fikri neyse açıkça yazıyordu ve buna alışık olmayan bizler için basbayağı yeni bir durumdu bu. Haliyle Barbaros Altuğ bazılarınca sevilen, bazılarınca nefret edilen ama hep çok merak edilen biri […]
Read MoreNilüfer Açıkalın: “Kendine emanet olmak, evrene emanet olmaktır!”

“Ben çok umutluyum. Öyle güzel dağıldık ki; ne var ne yok ortaya döküldü. Bu iyi! Biz en güzel mücevherlerimizi kutuya koyar saklarız. Çünkü onlar bizim için değerlidir. Elmas vardır, altın ya da gümüş vardır. Derken kafan bir dağılır, mücevherleri toplamak istersin. Mesela Gezi direnişini, gezicileri o çekmecede saklı olan mücevherlere benzetiyorum. Ortaya çıktılar ve ışıl […]
Read MoreTuna Kiremitçi: “Roman yazmak tehlikeli bir spordur”

Hatırlayacaksınız, birkaç ay önce Tuna Kiremitçi‘den bir yazı istemiş ve ona yazarlık sırlarını anlattırmıştım, o da “Ben ölü bir yazarım. Yüzyıllar önce parladım, bir linç esnasında öldüm. Şimdi de ölü olmanın avantajlarını kullanıyorum” demişti. Sonun Geldi Sevgilim adlı yeni romanını, bir de geçen hafta basında çıkan yazılarda Tuna’nın geçmişiyle roman arasında kurulan paralellikleri okurken o […]
Read MoreBaşar Başarır: “Aşk lüksmüş, ümit tehlikeliymiş, heyecan öldürürmüş”

Egoist Okur’daki Bizi Hatırlayınız sayfalarıyla hepimizin kalbinde taht kuran Başar Başarır’ın öyküleri için ne desem az. Sevgimi, hayranlığımı defalarca yazdım, biliyorsunuz. Başar son öykü kitabı Teklifinizle İlgilenmiyorum‘la 2014 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nün de sahibi oldu. Onu kutluyor, aylar önce yaptığımız Teklifinizle İlgilenmiyorum röportajını yeniden yayınlıyorum. Gülenay Börekçi Başar Başarır: “Yazı bir hançer değildir ki maziye saplayasın!” Başar […]
Read MoreArnaldur Indridason: “Yazarlığı Hitchcock filmlerini seyrederek öğrendim”

Geçtiğimiz yıllarda birçok önemli ödül kazanan ve Guardian gazetesinin halihazırda var olan en iyi 10 polisiye yazardan biri saydığı İzlandalı Arnaldur Indridason‘ın kitapları bizde de Doğan Kitap etiketiyle yayınlanmaya başladı. Ben de yazara hiç suç işlenmeyen, hatta cinayet olaylarına rastlanmayan bir yerde yaşayıp suç ve kötülük üzerine yazmanın nasıl bir şey olduğunu sordum. Arada alışılmadık bir […]
Read MoreOylum Yılmaz: “Fantastiğin sansürü yoktur!”

Şunu okur musunuz lütfen: “Fantastiğin edebiyatın kötü çocuğu olması boşuna değil. Burada bir yanıyla tatlı, bir yanıyla da çok tehlikeli bir oyun vardır. Basit bir peri masalı gibi görünen bir metin, insan ruhunun erginlenme sürecine ışık tutar mesela. Ya da korkunç bir kan emici hayallerinizi süsleyen bir kahramana dönüşür. Sistemin bize gerçek, doğru, dürüst, iyi […]
Read MoreKorhan Atay, 1 Mayıs 1977 katliamını anlattı

Bir Gabriel Garcia Marquez ve Kırmızı Pazartesi örneği daha… Araştırmacı yazar Korhan Atay Metis Yayınevi’nden çıkan 1 Mayıs 1977 adlı kitabı için olaylara bizzat tanık olmuş 13 kişiyle röportaj yaptı. Atay, 1 Mayıs 1977 Katliamı’nı Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanında anlattığı hikayaye benzetiyor. Herkesin korktuğu, bildiği ama bir yandan da neredeyse beklediği bir felaket… Kırmızı […]
Read MoreHelene Wecker: “İnsanların ve doğaüstü mahlukların dertleri aynı”

Golem, Kabala’ya göre insan tarafından büyüyle, simyayla yaratılmış bir mahluk. Tabiatı gereği yaratıcısına koşulsuz itaat etmesi şart. Cin ise 1001 Gece Masalları’ndan da bildiğimiz üzere, nereden gelip nereye geldiği bilinmeyen, ele avuca sığmayan ateşten bir ruh. Dilekleri gerçekleştirmek gibi bir işlevi var ama civarda onun dileklerini, ihtiyaçlarını bilen yok… Kurgu bu ya; Yahudi miti Golem […]
Read MoreCAN GÜRSES: “Yalnız öleceksek bari birlikte yaşayalım!”

Adını ilk olarak unutulmaz televizyon dizisi “Öyle Bir Geçer Zaman ki”nin senaryo yazarlarından biri olarak duyduğumuz Can Gürses, ilk romanıyla okur karşısında. Size daha önce burada bahsetmiştim, romanının adı, “En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın”. Genç romancı daha önce pek denenmemiş bir şeyi yapıyor ve bütün hikayeyi cansız nesnelerin ağzından anlatıyor… Bu kadar da değil; […]
Read MoreJean-Christophe Grangé: “Kötülük, benim romanlarımın çekirdeği”

Jean-Christophe Grangé denince aklınıza ne geliyor? Kurtlar İmparatorluğu, Taş Meclisi, Kaiken, Kızıl Nehirler, Ölü Ruhlar Ormanı, Şeytan Yemini, Siyah Kan, Zener’in Laneti… Benim aklıma gelen bunlar. Hemen peşinden de içimi derin bir ürperti kaplıyor. Kitap adlarına baksanıza; hiçbirinin çiçekten, böcekten, iç rahatlatıcı sevimli şeylerden bahsetmediği kesin. Grangé, her biri çıktığı dakika listelere yerleşen ve satış rekorları […]
Read MoreNüket Esen’le ilk popüler yazarımız AHMET MİTHAT EFENDİ üzerine

İlk Türk romancısı o. İlk köy hikayesini o yazmış, ilk polisiye romanı o kaleme almış, kadın sorununa ilk o değinmiş… Çok yazan, çok okunan bir yazar olmuş epey bir süre… Gerçi gençliğinde muzır neşriyattan sürgüne gönderilen bu ilginç edebiyatçı hayatının son yıllarında başka türlü bir gözden düşüşü de yaşamış ve siyasi görüşleri yüzünden dışlanmış. En enteresan […]
Read More