Murathan Mungan: “Edebiyat insanı erken büyütür”

Kötü ve vasat yazarları geçelim. Hatta yazdıklarını okumaktan zevk aldığınız ama dünyanızı değiştirmeyen “iyi” yazarları da geçelim. Murathan Mungan onlardan değil. Bakın, onunla üç yıl önce bir kış günü öğleden sonra yaptığımız röportajdan ne öğrendim… 1. Herhangi birine değil, gölgeli bir roman kahramanına, 30’larında görünmesine rağmen mesela 120 yaşında bir şaire benzediğini… 2. Tanıdığım en […]
Read MoreSolmaz Kâmuran’dan İbrahim Müteferrika’nın esrarengiz hayatı

Macar, Solmaz Kamuran’ın altıncı romanı ve Türkiye’ye ilk kez matbaayı getiren ve böylece okumanın yaygınlaşmasında pay sahibi olan İbrahim Müteferrika’nın hayatını anlatıyor. Ama bir biyografi kesinliğinde yazılmamış, yelkenlerini yazarın hayalgücünün şişirdiği bir tekneyle yol alıyor. Müthiş. Solmaz Hanım’la Üniteryen doğup Mevlevi olarak ölen Macar asıllı bu ilginç şahsiyeti konuştuk. Hem de Habertürk Kütüphanesi’ndeki orijinal İbrahim […]
Read MoreEgoist Okur: “Şahsi tercihlerimin peşine takılarak okumaktan güzel şey yok”

Egoist Okur dolayısıyla benimle bir röportaj yapan Deniz Yalım Kadıoğlu Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Üniversite döneminden itibaren çeşitli dergi ve internet sitelerinin editör ve yazar kadrosunda yer aldı. Öyküleri, Notos Edebiyat’ta ve altZine’de yayımlandı. Fransa’da yaşıyor, öykülerin yanı sıra süreli yayınlar için çeşitli konularda yazmayı sürdürüyor. Yolculuk dergisi de bunlardan biri. Bu ay, “Blog […]
Read MoreAli Teoman: “İnsan ağzını açmayınca, ses de çıkmıyor, inanın!”

Ve işte arkadaşım Ufuk Matara’nın Ali Teoman’la üç yıl önce, o büyük itirafını yaptıktan hemen sonra gerçekleştirdiği röportaj… Şöyle diyor: “Yedi ay kadar önce, beynimde büyük bir tümör olduğunu öğrendim. Birkaç gün içinde ameliyat olmam gerekiyordu. Bu hayli riskli bir ameliyattı. Tümör beynin tehlikeli bir bölgesindeydi. İşin ucunda gidip de dönmemek vardı. Dönersem de nasıl […]
Read MoreAta Demirer: “Zeki Müren bülbüldür…”

Bu okuyacağınız en sevdiğim röportajlarımdandır. Kuş sesleri ve Zeki Müren şarkıları eşliğinde rengerenk, ‘ruhlu’ evinde konuşmuştuk Ata Demirer‘le… İçerisi, akla gelebilecek bin bir çeşit ilginç tutku nesnesiyle doluydu. Gemici aksesuarlarıyla döşenmiş gizemli yatak odası, çok sevdiği kuşları için yaptırdığı özel mekan, hatta pikabı, posterleri, saka kuşları ve kafesleriyle nevi şahsına münhasır meyhane; hepsi çok güzeldi… […]
Read MoreAyşe Kulin, Ayşe Kulin’i anlatıyor…

Ayşe Kulin’in sihri, parıltısı, etkileyiciliği ve okur tarafından çok sevilmesinin sebeplerinden biri, edebiyatının merkezine hayatı yerleştirmesi, kahramanlarının gerçek, üslubunun alabildiğine sahici olması… Biliyorsunuz, Kulin belki de yazı hayatının en zor basamaklarından birine adım attı. Aynı anda çıkan son iki kitabı Hayat ve Hüzün’de ilk kez bizzat kendini; tanıklık ettiği hayatı ve acısıyla tatlısıyla yaşadıklarını anlatıyor… […]
Read MoreAlain de Botton: “Bizim okulda aşk öğretilmez fakat muhakkak yaşanır”

Okulda aritmetik öğretilir ama aşkı itiraf etmenin yolları öğretilmez. İnsan artık sevmediği birini nasıl terkedeceğini de okulda öğrenemez. Üzgün birini teselli etmek için söylenmesi gerekenleri anlatan bir ders kitabı da yoktur bildiğim kadarıyla. Düş kırıklığının ardından nasıl iyileşileceği, orta yaş krizini sağ salim atlatıp yola nasıl devam edileceği, utangaçlığın nasıl yenileceği ve toplum içinde nasıl […]
Read MoreMithat Şen: “Hikaye büyük bir tuzak”

Beden, binlerce yıllık görsel sanatlar tarihinde en çok üretilmiş imge. Mithat Şen de çok uzun süredir beden resimleri yapıyor. Ama onun bedenleri tamamen özel ve başka bir evrene ait. Hem yazıyı hem figürü andıran fakat ne hat ne figür olan yapılar bunlar. Bugüne dek üzerlerine çok yazıldı, hatta birkaç da kitap kaleme alındı, ama bana […]
Read MoreNur Sürer’le ÇOCUKLUK KIYAMETLERİ

“Kıstırılmışlık, hiç sevmediğim çocukluğumun özeti gibi. 1971 yılının sonunda ayrıldım Bursa’dan; demek ancak on sekiz yıl dayanabilmişim o şehre. Geçenlerde gittiğimde bir sürü şey hatırladım yine: Hava güzeldi, pikniğe çıkmış aileler gördüm yollarda. Çubuklu pijamalar, fanilasını üstüne çıkarmış adamlar, top oynayan çocuklar, salıncaklar… Bütün bunları yaşadım. Tekrar karşılaşınca nefretimin hiç geçmediğini bir kere daha anladım.” […]
Read More