Egoist okur

K. Aycan Aşkım Saroğlu’ndan gölgesine bakıp güneşi sevenlerin romanı: KÖTÜLÜKÇÜ

Arkadaşım olmasının yanı sıra yayın dünyamızın en uzun isimli şahsiyeti… Gazeteci, yazar, editör Kevser Aycan Aşkım Saroğlu’ndan bahsediyorum; tam 33 yıldır en yakın arkadaşlarımdan biri olan kişiden. (Ben bize söylemediği bir adı daha olduğundan şüpheleniyorum.) Geçmişte Egoist Okur’a yazdığı yazılardan tanıyorsunuz ama biraz anlatayım yine de… Biraz tatlı biraz tuzludur Aycan; hem hırçın hem kuzu, […]

Read More

Kevin Dutton: “İnsan sahip olamadığı şeyi kaybedemez ki!”

Okuyacağınız röportaj aslında bambaşka bir şeyi anlatıyor ama ben içinde en çok bu cümleyi sevdim, o yüzden başlığa aldım. Buradan devam edelim… Kevin Dutton, Oxford Üniversitesi’ne bağlı Magdalen Ko­leji ile Calleva Evrim ve İnsan Bilimleri Araştırma Merkezi’nde araştırmacı psikolog olarak çalışıyor. Kraliyet Tıp Derneği ve Psikopati Bilimsel Araştırma Cemiyeti’nin de üyesi. Yazıları ve araştırmaları, Scientific […]

Read More

“R. Waldo Emerson da tuhaf çocuklardan bahsediyordu”

Bugünlerde çoğu kişi gibi siz de başka yerlere ve zamanlara hatta belki başka dünyalara kaçabilmeyi hayal ediyorsanız, Tim Burton’un filmi “Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları”, uygun bir seçim olabilir. Hem zaten Ransom Riggs’in bizde İthaki Yayınları etiketiyle çıkan üç kitaplık ünlü serisini okuduysanız, siz de filmi aylardır sabırsızlıkla beklenlerden olmalısınız. “Yeni Harry Potter” olarak da anılan […]

Read More

Jason Goodwin: “Türkiye’ye ilk görüşte, 1990’da âşık olmuştum”

1830’ların İstanbul’unda geçen bir polisiye, “Yeniçeri Ağacı”… Kahramanı, Sultan II. Mahmut tarafından iki cinayeti çözmekle görevlendirilen haremağası Yaşim. Tarihin ilk “hadım” dedektifi Fransız edebiyatına düşkün ve mükemmel bir aşçı. Onu, yaratıcısı anlattı. Sizi İngiliz tarihçi Jason Goodwin’le tanıştırıyorum… Jason Goodwin ‘Türkiye’ye ilk görüşte, 1990’da âşık olmuştum’ Osmanlı İmparatorluğu. Yıl 1836. Sultan II. Mahmut, bir yandan […]

Read More

Ahmet Sami Özbudak: “Evler, içinde yaşamış olanların ruhlarını saklar”

Tarlabaşı’ndaki metruk bir binada geçen bir hikâye anlatıyor “İz”. Önce bir tiyatro oyunu olarak yazılmış ve ödüller kazanmıştı. Ahmet Sami Özbudak, 1850’lerde, 80’lerde ve 2000’lerde bu binada yaşayan üç çiftin hikâyesini birbirine paralel anlatıyor. Böylece bize Türkiye’nin yakın tarihini hatırlatıyor. Gülenay Börekçi Ahmet Sami: “Masumiyet yattığınız insan sayısıyla elden gidecek bir şey değil!” Efsunlu metin: […]

Read More

Andrew Solomon: “Gerçekten cevap verin; çocuğunuzun hangi kusurunu değiştirmek isterdiniz?”

Andrew Solomon, ağırlıklı olarak siyaset üzerine yazan bir psikolog. Önceki yıllarda dünyanın depresyon atlasını çıkarmıştı. Şimdi YKY’den çıkan “Armut Dibine Düşmeyince” adlı hacimli eseri duruyor önümde. Daha ilk sayfalardan âşık olduğum kitabı anlatacak söz bulamıyorum. Aldığı sayısız önemli ödül bir yana, Time’ın “En iyi 100 kitap” listesine şimdiden girmesi de gösteriyor ki bu kitabı çok […]

Read More

Gülcan Özer: “Madem iletişimle zehirlendik o vakit dibini bulacağız”

Psikiyatr Dr. Gülcan Özer, “Gücünüz yeterse kendi ruhunuzla tanışın, onunla ahbaplığın zevkine varın, kendinize karşı samimi davranmanın hafifliğini yaşayın” diyor, “Herkes Kendi Hayatının Kahramanı” adlı kitabında. Anlattıklarının kalbinde, ikili ilişkiler var… Aşkın ve evliliğin hangi kritik noktalarda tökezlediğinden, hepimizi bir biçimde esir eden yaşlanma korkusu ve gençlik kültünden, hem şifa hem zehir olabilecek iletişimin gücünden […]

Read More

Saffet Murat Tura: “Bilimde sadakat diye bir şey yoktur”

“Öznellik problemine ayırdığımız bu uzun tartışmanın sonunda nöro-biyolojik (nöro-bilimsel), nörolojik ve psikiyatrik olgu durumlarına dayanarak şunu söylemiş oluyoruz: naif gerçekçi tutumumuzda diş ağrımızı, şu masanın üstündeki kırmızı domatesi, bilincimizi, bedenimizi, uzayı, uzak yıldızları, başka insanları, ağaçları ‘ben’ duygumuzu ve daha pek çok şeyi içeren bu dünya, beyinde onu kuran nöral faaliyetlerle ontolojik olarak özdeş fenomenal […]

Read More

Kemal Selçuk: “Aşkta ideal olan kurguladığımız insandır”

Bizi avcunun içine alan şehirler, yaşayışımızı ve seçimlerimizi belirleyen, yer yer kafa tuttuğumuz ama illâ birlikte büyüdüğümüz yol arkadaşlarımızdır aslında. Yaşadığımız kentle birlikte gelişiriz ya da olduğumuz yerde kalırız. Duygu değişikliklerimiz kentin çehresindeki değişikliklerle paralel ilerler. Kâh şehre aşığızdır kâh şehrin karşımıza çıkardığı bir yüze. Kent bizi, biz kenti bir yerlere sürükleriz. Aşkı da peşi […]

Read More

“O gün kendime bir söz verdim, kimseye entelektüel zulüm uygulamayacaktım”

Yazar ve müzisyen Kürsat Başar’la, yeni kitabı “Aslında Hayal”i konuşmak için buluşuyoruz. Kitapta, İstanbul, Ankara, Kıbrıs ve Doğubayazıt’ta geçen çocukluk ve gençlik yıllarını, edebiyatla, müzikle tanışmasını, sanat dünyamızın birbirinden ilginç, sıra dışı şahsiyetleriyle karşılaşmalarını anlatıyor. Arka planda 1950’ler ve 60’ların siyasi atmosferi var…En güzel bölümlerden birinde farkında olmadan Audrey Hepburn’ün Ritz’de kaldığı odaya “sızması”nın hikayesini […]

Read More

Ali Nesin röportajı: Matematik Köyü’nün Delisi’ne sordum

Matematikçi Ali Nesin alışılmış türden biri değil, filmlerdeki adamlara benziyor daha çok. Dünyanın neresinde olursa olsun kafasına estiği gibi davranan ve kendini hep değişik hikâyelerin ortasında bulan, sonunda da mutlaka güzel işler çıkaran bir hayalperest o. Ama rüyalarını gerçeğe dönüştürme yolunda inatçı ve kararlı bir hayalperest. Şirince’deki Matematik Köyü’nü hatırlayın, yeter. “Şirince’nin evrene açılan kapısı” […]

Read More

Teoman: “Hiçbir plan hatasız yürümüyor ve bu çok güzel”

Teoman’ın şarkılarını, sözler onu anlatıyormuş gibi dinleme eğilimindeyim; hep bir itiraf tınısı alıyorum. Hayatında olup biten ne varsa bir biçimde yansıtıyor; gizlemeden, saklamadan… Bana öyle geliyor ki duygularını, deneyimlerini, zihnini kurcalayan soruları, hepsinden önemlisi nüfuz edilemeyen yalnızlığını açık sözlülükle, korunmaya çalışmadan dile getiren Teoman, şarkılarında kendini sanki çok yüksek bir yerden boşluğa bırakıyor. Aşağıda bir […]

Read More

Necati Tosuner: “Çünkü ben kalemle yazıldığı gibi makasla da yazıldığına inanırım”

Türk edebiyatına 50 yılı aşkın zamandır birbirinden değerli eserler kazandıran Necati Tosuner, otobiyografik özellikler de taşıyan yeni romanı “Çırpınışlar”; zihinden kopan bir çığlık. Kitabını konuşmak için buluştuğumuzda söz romanın adına gelince Tosuner, “Okur, romanın adını görünce ‘Bu adam galiba yine kamburunu anlatıyor ‘ gibi algıya da varacak. Öyle bir risk var ama beni seven kamburuma […]

Read More

Mario Levi’den 100 aşk, 100 cümle

Mario Levi ustalık eserim dediği son kitabı “Bir Cümlelik Aşklar”la Türk edebiyatında bir ilke imzasını attı. Tek cümlelik yüz hikâyeyle, “kader yolcuları”nı anlattı.

İlk sorumuz aşk olunca, sandım ki söyleşi orada bitecek, kitaba bir türlü gelemeyeceğiz. Kolay olmadı aşktan çıkabilmek. Karşımdaki, bir yazar olmaktan öte, aşkı tüm halleriyle yaşamış, âşık olmanın hakkını vermiş bir adam… Romanlarında […]

Read More

Sezgin Kaymaz: “Bir kerecik kendin ol da gör öyle eğlenceli ki!”

Yazı da tıpkı hayat gibi bir yolculuksa eğer, Sezgin Kaymaz’ın son yıllarda yazdığı kitaplarda yolculuğun farklı bir durağında olduğunu hissediyor insan. Daha sakin ve gündelik hayata daha yakın temasta bir durak… April Yayıncılık’tan çıkan “Bugün Bize Kim Geldi”, yazarın “mektupkardeşim” dediği okurlarıyla yazışmalarından oluşuyor. Kaymaz hayatından anları hikâye ediyor, hüzünlü ya da gülümseten birer mektup […]

Read More