Ne yani, hep sizin aşkınızı mı konuşacağız?

Acayip bir kitap tavsiye edeceğim size bugün. Edebi Şeyler’den çıktı. Dr. Tatiana’nın Tüm Canlılar Âlemine Seks Tavsiyeleri, adı üstünde, aşka ve sekse dair bir kitap. Künyeye bakıp kimi öveceğimi şaşırdım. Yayınevi olan Edebi Şeyler’i mi, kapağı tasarlayan Ozan Erdoğan’ı mı, illüstrasyonları çizen Çetin Ural’ı mı, yoksa hayvanlar âlemini ve Dr. Tatiana’yı mı… Hayvanlar her daim en sevdiğim elbette, birinciliği kaptırmazlar. Dr. Tatiana […]
Read MoreHandan Öztürk: “Biz ilişkilerimizi tükettikçe, arketiplerimiz baş kaldırıyor”

Yazar, yönetmen, belgeselci Handan Öztürk, “Tuhaf bir biçimde hep uzak aşklar yaşadım. Ayrı ayrı ülkelerde… Bir defasında İstanbul’da yaşayan bir sevgilim olmuştu ve kafam çok karışmıştı. Buluşma sıklığı ve kolay ulaşılabilirlik açısından… Ama bir süre sonra o da yurt dışında bir göreve çıkınca, kural değişmedi. Galiba bilinç dışım, her gün ayağımın altında dolanan bir adam istemiyor. […]
Read MoreAyfer Tunç: “İnsan bir uçurumdur!”

Hayatı “yolcu” olarak yaşamak isterken baba mirası otelin işletmecisi ve ailesinin “reisi” olmak zorunda kalan Mürşit’in hikayesi bizim de hikayemiz aslında, çünkü içinde yaşadığımız “duygusal taşlaşma çağı”nda hepimizin içinde ara vermeden sızlayan keskin bir ağrı var… Hayranlıkla sevdiğim ve edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri saydığım Ayfer Tunç, Mürşit’in ağrılarıyla birlikte başka ağrılardan da söz ediyor bize ve toplumsal geçmişimizle hesaplaşmamıza […]
Read MoreHayaletli BBG evleri ve burç aldırma operasyonları

“Malleus Maleficarum, abi. Eskiden, taa ortaçağda felan, cadıları öldürmek için kullanılan bi tür çekiçe derlermiş. Cadı Balyozu. Aynı zamanda bu kitabın da adı. Yani eskiden böyle cincilik yapanların kullandığı el kitabı felan gibi bi şey abi. İşte cadıları şuyundan buyundan tanırsınız, şöyle mıhlarsınız falan gibi muhabbetler var kitapta.” Siz tabii cadı avcısı Alamancı Demir Usta’yla […]
Read MoreKÜRAR: İyileştirici bir hürmetsizlikle bakan hikayeler

Melike Uzun, “Kürar”da iyilikle kötülüğü bazen ayrıştırıp birbirlerinin üzerinden, bazen de eşleştirip birbirlerinin içinden çıkararak anlatırken, daha çok şiddetin zeminine yerleşiyor. İyilikle kötülüğü anlatmak için doğru bir zemin seçildiği için de, şiddet, bakar bakmaz görünen yüzlerinden, kolay kolay seçilemeyecek görünümlerine doğru yüz değiştiriyor. Genişledikçe genleşiyor ve böylece, hem iyiliğin hem de kötülüğün, kısaca insanın en […]
Read MoreCesur bir yüzleşmenin romanı: GÖZLERİNİ KAÇIRMA

“Seni uyandıran, kalçalarına dayanmış sert bir cisim oldu. Üstelik hareket ediyordu. İlk önce ne olduğunu anlayamadın. Çünkü nerede ve kimin kollarında uyuduğunu unutmuştun. Gece, hatırlanmaya çalışılan bir rüya gibi zihninde hayal meyal canlandığında cismin ne olduğunu da anladın. Yatağın sol tarafına, duvarla onun arasında yüzün duvara dönük yatıyordun. Seni yine köşeye sıkıştırmıştı. Belki de felsefe […]
Read MoreDoğa’nın hayatı Facebook’ta kaç beğeni alır?

Hakan Bıçakcı, Doğa Tarihi’nde hem unutulmayacak bir kadın karakter yaratmış hem de tam bugünün romanını yazarak ileride 2000’lerin başlangıcındaki edebiyatı inceleyecek olan araştırmacılara iyi bir dönem malzemesi sunmuş. Yazarın eleştirel söylemi kendi hayatımıza dönüp bakmaya ve bu sistemin neresinde durduğumuzu sorgulamaya itiyor bizi. Romanla ilgili aklıma takılan son soru ise şu: Acaba plaza kadınları bu […]
Read MoreHayatla ÇIPLAK temas; hem çok güzel, hem acıtıcı!

“Yaşın ilerledikçe, giyinmeye başlarsın. Giderek daha fazla tabaka edinirsin, bunlar seni duyarsız kılar. Bütün toplum çıplak kalsaydı, önce birbirimizi kucaklar, sonra da toplu harakiri yapardık.” “Kendini çıplak hissetmiyor musun artık?” Babası yavaşça ve üzgün bir ifadeyle başını iki yana sallıyor. “Belki de o kadar çok tabakam yoktur, ama doğrudan temas benim için bir mucize olurdu.” “Yani […]
Read MoreFigen Şakacı: “Çocukken kolay küser, yetişkinlikte kolay kırılırız”

İlk romanı 80’lerde geçen Bitirgen’de Figen Şakacı nevi şahsına münhasır kahramanı Hayriye’nin çocukluğunu anlatmıştı. Şimdi devam kitabı Pala Hayriye geldi. Bu kez hikaye 90’larda geçiyor ve Şakacı kahramanının elinden tutmayı, en mahrem anlarında onun yanında durmayı sürdürüyor. Peki ama kim bu Pala Hayriye? İnce, nazlı, nazenin kadınlardan sayılmaz, bu dünyaya kadın olarak gelmiş bile değil sanki. […]
Read MoreTutunduğun anlamlar uğruna neyini verirdin?

“Kızmaya değer şeyler olacaksa, sevinmeye değer şeyler de olacaktır. Sevinmeye değer şeyler olacaksa, demek ki o şeylerin de bir anlamı olacaktır. Ama öyle şeyler yok bu dünyada!” Sesini bir ton daha yükseltip “Birkaç yıl sonra hepiniz ölecek, unutulacak ve hiçbir şey olacaksınız; onun için, kendinizi buna bir an önce alıştırmaya bakın!” dedi. İşte o an, […]
Read MorePALA HAYRİYE: Bir kadının varlık arayışı

Genç bir kadın evden kaçıyor, kalın fitilli kadifesi kirden üzerine yapışmış, kaşı-bıyığı gür Pala Hayriye bu… Figen Şakacı, doksanlı yıllarda üniversiteye başlayan Hayriye’nin kırklı yaşlara kadar yaşadıklarını anlatıyor. Pala Hayriye, neşeli, meydan okuyan, direnen bir kadının hikâyesi… Ve Figen Şakacı, Bitirgen adını taşıyan ilk romanıyla başladığı büyüme hikâyesine Pala Hayriye’yle devam ediyor. “İstanbul’un göbeğinde bir […]
Read MoreMurat Gülsoy’dan “Gölgeler ve Hayaller Şehrinde”

Murat Gülsoy’dan Osmanlı’nın çalkantılı bir dönemindeki toplumsal histerinin, bir akıl tutulmasının romanı: Gölgeler ve Hayaller Şehrinde… Önce kimin hazırladığını çok merak ettiğim bu şahane animasyon videoyu seyredin, sonra okumaya başlayın… Bana öyle geliyor ki bu romanı önümüzdeki dönemde çok düşünecek, çok konuşacak, tartışacağız… “Babamın ölürken yazdığı o satırlar, adamotunun çığlığından başka ne ki!” Onları kıskanıyorum. […]
Read MoreANGELOPOLIS: Naziler insan değil miydi?

Son yılların gözde canavarları Alacakaranlık dizisi dolayısıyla vampirlerdi. (Sadece canavarları değil tabii aynı zamanda arzu ve cazibe odakları da.) Danielle Trussoni’nin Asi Melekler (Angelology) adlı tozu dumana katan romanıysa bizi yarı insan-yarı melek bir ırkla, yani nefillerle tanıştırmıştı. Fakat bu “yanrı insan-yarı melek” meselesine pek kanmayın derim; zira Trussoni’nin nefilleri Sevgililer Günü kartlarında görmeye alıştığınız pembe beyaz tenli, tombul […]
Read MoreKOETHI ZAN formülü: 5 gün + 1 saat + 500 kelime…

“Asla Yapma!” son ayların en çok satan uluslararası polisiyesi. Epey kanlı ve basbayağı ürkütücü. Bir nevi “Kuzuların Sessizliği”. Tek fark yazarının kadın olması. Koethi Zan’ın hikayesi de çok şaşırtıcı… Zan, Alabama’da, yani Amerikan taşrasının ücra bir köşesinde, tek bir roman bile okunmayan bir evde büyümüş. Okuma zevkini okuldaki öğretmenleri sayesinde edinmiş. Yale Hukuk Okulu’ndan mezun […]
Read More