Egoist okur

Bazı büyük yazarların olmayacak acayiplikleri

Öğreniyoruz ki, içlerindeki karanlığı görelim, bilelim diye türlü çeşit oyunlar icat eden büyük edebiyatçıların her şeye rağmen bizden gizledikleri büyük sırları da var. Mesela Dave Eggers’in “Sadece Ona Ait Kalsın İstediği Bazı Şeyler Vardı” adlı kısa öyküsü, bomboş beş sayfadan oluşuyordu, dolayısıyla Eggers’ın sadece ona ait kalsın istediği sırlarının mahiyetini öğrenemedik. Bana inanmıyorsanız öykü kitabı […]

Read More

Andersen: “Ölü görünüyor olabilirim ama sadece uyuyorum”

Andersen’e “Danimarka’nın Shakespeare’i” diyorlar. Kendisi neredeyse her çocuğun ve yetişkinin bildiği harikulade masalların yaratıcısı. Peki ama bu adam gerçekte kimdi? Daha önemlisi ben onu neden bu kadar çok seviyorum?   Karen Blixen’in rüyası: “Şimdi ne yapsak da bir parça eğlensek?” Ursula K. Le Guin: “Gölgesiyle karşılaşıp onu kabul edemeyen kişi, kayıp bir ruhtur” Seçme Masallar Andersen’i bu çok […]

Read More

İskenderiye Dörtlüsü: Roman formunda upuzun bir şiir

Lawrence Durrell’ın başyapıtı İskenderiye Dörtlüsü, nihayet yeniden -Ülker İnce’nin şahane çevirisiyle- yayımlandı. Justine, Balthazar, Mountolive, Clea başlıklı romanlardan oluşan Dörtlü’yü yeniden okumanın tam zamanı. Ülker İnce: “Çeviri çevirmenin metnidir; o üretmiştir…” Justine’i almak için İskenderiye Dörtlüsü’nün yazarı Lawrence Durrell (1912-1990) İskenderiye Dörtlüsü: Roman formunda upuzun bir şiir – Peki bu ne kadar sürecek, bu aşk? […]

Read More

“Gölgesiyle karşılaşıp onu kabul edemeyen, kayıp bir ruhtur”

Rüyaların, ejderhaların diliyle konuşan Ursula K. Le Guin’in Kadınlar Rüyalar Ejderhalar adında bir kitabı var. Kaç zamandır duruyordu kütüphanenin bir köşesinde ama okumamıştım. Geçenlerde karıştırayım dedim ve içinde nefesimi kesen bir yazısıyla karşılaştım. “Çocuk ve Gölge” başlıklı yazıda Ursula’mız benim pek sevdiğim bir Andersen masalı olan Gölge‘yi Jung’la ilişkilendirerek yorumluyordu. (Buraya kadar tamam aslında, adı […]

Read More

Karen Blixen’in rüyası: “Şimdi ne yapsak da biraz eğlensek?”

Danimarkalı masal cadısı Karen Blixen (ya da bir dönem öykülerini yayımlamayı tercih ettiği isimle Isak Dinesen) yurttaşı Hans Andersen’le düşsel buluşmasını anlatıyor. Sadece Andersen’e olan hayranlığını öğrenmek için değil, Blixen’in harikulade dünyasını anlamak için de okuyun lütfen.   Isak Dinesen ormanda bir aslan yavrusuna rastlarsa Ursula K. Le Guin: “Gölgesiyle karşılaşıp onu kabul edemeyen kişi, […]

Read More

“Aşınmış” bir hafızanın günlüğü: Piranesi

Jane Austenvâri gizemli öykü koleksiyonu Grace Adieu Hanımları ile Neil Gaiman’ın “Son 80 yılda basılmış en kusursuz roman” diye nitelendirdiği bol ödüllü Jonathan Strange ve Bay Norrell’in yazarı Susanna Clarke’ın bu kez geçmiş zamanlarda değil, yakın gelecekte geçen yeni kitabı çıktı. Romanın adı, labirentler, merdivenler ve ürkütücü işkence aletleri içeren 16 düşsel hapishane baskısıyla ün kazanan […]

Read More

Küçük Prens ve Sandman, karalanmış kâğıtlar cehenneminde

Kafam karışık. Arkadaşımla konuştuğumuz mevzular kafamda dolaşmaya devam ediyor. Hatta Küçük Prens’in Tilki’si ve Neil Gaiman’ın Sandman’i bile bir noktada işe karışıyor. KÜÇÜK PRENS: Yazarının çölde gördüğü halüsinasyonlardan doğdu Neil Gaiman’dan yazar adayına mektup: “DUVAR ÖR!” Küçük Prens, Sandman ve karalanmış kâğıtlar cehennemi ”Senin elinde kalem var, benim elimde silgi,” dedi arkadaşım, “Sen insanlara bomboş, ter temiz birer kâğıt muamelesi yapıyorsun, bense […]

Read More

Nabokov sevdiğim yazarlara, şairlere sağlı sollu girişirken

“Kabul görmüş birçok yazar benim için yok hükmünde. Adları boş mezarlara kazınmış, kitaplarıysa sayfaları pek tenha defterler kadar bile işe yaramıyor. Kısacası okuma zevkim söz konusu olduğunda ortada koskoca bir hiçlik var,” demiş son derece sözünü sakınmaz biri olan, yapay nezaket gösterilerine yüz vermeyen Vladimir Nabokov. Ben de işte oturup eski röportajlarını karıştırarak Nabokov’un hangi şairlerle romancıları yerden […]

Read More

Milan Kundera ve Marcel Proust’la bazı mühim konular

“Yavaşlığın keyfi neden yitip gitti? Ah, nerede geçmişin aylakları?” diyen Milan Kundera ve “Ölüme sandığımızdan daha yakın olduğumuzu bilseydik, hayat bize harikulade görünmeye başlardı” diyen Marcel Proust’a danışalım bazı konuları… Hem tatil yeri hem okul hem de hapishane… Proustvâri! Marcel Proust’tan KÖTÜ MÜZİĞE methiye “Ânı yaşamayı sevmek için felakete gerek yok” Açıkçası bugüne dek başka […]

Read More

Stil ikonu + aktivist Jane Birkin: “Özenle huzursuz olmak lazım!”

Seks ikonluğu, fotomodellik, modacılık, oyunculuk, şarkıcılık, hayırseverlik, insan hakları savunuculuğu, annelik… Jane Birkin’in şöhret çizgisinde bunların hepsi ve daha fazlası var. İnsan hakları savunuculuğu mühim. Mesela 12 yaşındayken  Uluslararası Af Örgütü’ne kaydolarak idam karşıtı bir yürüyüşe katılmış. Al Pacino: “Hey, uçuyoruz değil mi?” “İşsizdim, seks hayatım bomboştu. Bir plan yaptım…” Yıldızın Instagram adresi “Kimseniz kalmamışsa, […]

Read More