Egoist okur

UYKUSUZLAR: “Geceye açılmış öfke, üzgün bir gölgeyim”

“Yarım uykuların iç çekişiyim. Geceye açılmış bir öfke, üzgün bir gölgeyim. Baştan ayağa özlem, dağınık bir taslak, derli toplu tutkuyum. Kış kaldırımlarında kasımpatılar durgun, bulutlar soğuk. Saçlarım daha kara. Bende birikenleri nasıl anlatsam sana?” “Sonraki salı, iyiyiz diye bağıracağız oysa birbirimize, ellerimizi ayıran camın ardından. Uzak, tedirgin, yabancı. Susup kalmayalım diye iyiyim, biz iyiyiz, diye […]

Read More

Sylvia Plath soruyor: Şiir kibirli bir sanat mıdır?

Sylvia Plath Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “Johnny Panik ve Rüyaların Kutsal Kitabı”ndaki bu yazıda, romancıların yapabildiği bazı şeyleri bir şair olarak asla yapamayacağını anlatıyor. Mesela “Belki şiirin kibirli olduğunu ima ederek bazı şairleri kızdıracağım, şiirin her şeyi konu edebileceğini söyleyecekler bana” diyor ve ekliyor: “Ama asla bir şiire diş fırçasını dahil etmedim.” Tartışılabilir tabii ama ben […]

Read More

Şarlatanlığın, hurafelere teslim olmanın, aptallığın tarihi

“Tarihi iki defa okuruz, ilk okumada kullanılabilir ‘gerçeklerin’ peşine düşeriz. Bu bir papazın İncil’i okuması gibi bir şeydir. İkincisinde bu işin aslı neymiş diye okuruz. Bu da bir bakıma şeytanın İncil’i okuması gibidir.” Lars Morris Şarlatanlığın Tarihi’nde okuyucuyu ikinci tür bir tarih okumasına kışkırtıyor. Değişik çağlarda yaşayan insanların ruhsal labirentlerinde dolaştırıyor, çalınmamış kapıları aralıyor. Şarlatanlığı […]

Read More

Gökte Ay yokmuş ve bazı insanlar da sürüngenmiş!

Komplo teorisyeni David Icke’ın çok çok garip şeyler anlattığı 700 küsur sayfalık kitabı “İnsanoğlu Ayağa Kalk” Destek Yayınları’ndan çıktı. Meğer binlerce yıl önce, Sümerler döneminde dünyamıza sürüngene benzeyen uzaylılar gelmiş ve bizi insan olduklarına inandırmanın bir yolunu bulmuşlar. Bugün de aramızdaymışlar ve bilinçlenmemizi önleyerek bizi yönetmeye devam ediyorlarmış. Tıpkı ben çocukken yayınlanan televizyon dizisi “Visitors”daki […]

Read More

Fırat Demir yazdı: Sezer Duru’dan HOŞ HİKAYELER

Açgözlüler, varyemezler, hüsnü kuruntular, çabuk heyecanlanıp zor gözyaşı dökenler. Sezer Duru sanki büyük bir müzikale karakter seçiyor. Sahne, sürekli yeni insanlarla doluyor. Bir karakteri, hemen, öteki takip ediyor. Herkes nefes nefese kalırken, Duru konumundan zerre sarsılmıyor. Duru edebiyatının özeti bu, daralan anlara sığdırılan öz ve herkesin gelip geçiciliğinde kendi kalabilmek. “Hoş Hikayeler”, bu bağlamda yazarın […]

Read More

Kişisel arşivlerde İstanbul belleği

İstanbul Şehir Üniversitesi, “Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği” projesi çerçevesinde ünlü araştırmacı, biyografi yazarı ve vakanüvis Taha Toros‘un uzun yıllar boyunca biriktirdiği ve özenle koruduğu arşivini kütüphanesine kazandırdı. “Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği” projesi Ünlü araştırmacı, biyografi yazarı ve “vakanüvis” Taha Toros, 1910’da Adana’nın Tarsus ilçesinde doğdu. 2012’de öldüğünde ise ardında 37 kitap ve çok büyük bir arşiv […]

Read More

VİKİNG DÜNYASI: Bir kitap niçin alınır?

Rüya Görme Sanatı köşesini epeydir ihmal eden Arzu Akgün geri döndü. Arzu, kitapla, edebiyatla ilgili yazıp çizen insanlar içinde en nevi şahsına münhasır olanlardan biri, benim de arkadaşım. Ama bir süredir kendini felsefeye ve çeviri çalışmalarına vakfetmişti. Bu yazıda, Alfa Yayınları’ndan çıkan Viking Dünyası adlı kitabı anlatıyor. Şahsen önce “Ne işi olur bu kızın o kitapla?” diye düşünmedim değil, […]

Read More

Aşkın sihri, simyası, ilmi, matematiği…

Aşk ve evlilik terapisti Ayala Malach Pines’in İletişim’den çıkan Aşık Olmak: Sevgililerimizi Neye Göre Seçeriz adlı kitabına göre, gerçek aşkın gizli çöpçatanları benzerlik, uygunluk, yakınlık… Ve hiçbir ilişki tesadüf değil. Hiçbir ilişki tesadüf değildir! Boy pos ya da güzellik dereceleri bakımından birbirine hiç de uygun görünmeyen çiftlere siz de eminim defalarca rastlamışsınızdır. “Bu kadın o […]

Read More

“Failin bir, kendini kurban görenin iki şeytanı vardır…”

“Toplu çekilmiş kalabalık aile fotoğraflarını düşünün ve bir süre sonra ilk bakışta fark edilmeyecek silüetler görmeye başladığınızı hayal edin. Ölenler, intihar edenler, onlarca yıl önce cinayete kurban gidenler, savaşta yitenler, kürtajla aldırılan bebekler; hiç kimsenin bir yere gittiği yok aslında, oralarda bir yerlerde durarak aileyi etkilemeye devam ediyorlar.” Çünkü yazar Mitch Albom’un dediği gibi; atalarımız öldükten […]

Read More

Andrew Miller’dan SAF: Ölülere yetmeyen bir mezarlık…

Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “Saf”, son zamanlarda gördüğüm en güzel kitap kapağı olarak çarptı beni önce. Kitabın Costa dahil birçok önemli ödüle layık bulunduğunu öğrendikten sonra tarihle edebiyatı kusursuz şekilde buluşturabildiği için “Yeni Hilary Mantel” olarak selamlanan Andrew Miller‘la -romanı vasıtasıyla- tanışmaya karar verdim. Saf çok iyi bir roman. Üstelik bize gayet aşina temalardan söz ediyor. Onunla […]

Read More

KAYBOLMAK GÜZELDİR: 7 adımlık eylem planı

Bir arkadaş sohbetinde bir itiraf çıktı ağzımdan. “Son zamanlarda bana bir hal oldu, dua ederken bile artık daha disiplinli, vaktini daha iyi kullanan biri olmayı dilemeye başladım” deyiverdim… Bu ara hep dağılıyorum çünkü ve kendimi toparlamanın, şöyle bambaşka, hiç değilse daha akıllı uslu biri olmanın yolunu arıyorum. Bu yılbaşı dilekleri yazısı da böyle çıktı. Kıssadan […]

Read More

KÜÇÜK PRENS: Bir kelimenin ne önemi var!

Bu yıl, Antoine de Saint-Exupéry’nin ünlü kitabının hem yıllardır beklenen sinema uyarlaması gösterime girecek hem de telif hakları yasası gereği isteyen herkes artık bu dünyanın en çok satan üçüncü kitabını beş kuruş ödemeden yayınlayabilecek. Hal böyle olunca; harıl harıl yeni çeviriler yapılmaya, eski çevirilerse teker teker gün yüzüne çıkmaya başladı. En sürprizlisi şimdilik Can Yayınları etiketli […]

Read More

KÜÇÜK PRENS: Yazarının çölde gördüğü halüsinasyonlardan doğdu

Küçük Prens bana göre çocuk kitabı falan değil, olağanüstü güzel bir aşk hikayesi. Şahsen kitabın, insanın artık yapacak bir şeyi, tutunacak dalı kalmadığında bu dünyayı kendi isteğiyle terk edebilmesinin erdemini ima eden hazin ama tavırlı finalini de çok seviyorum. Yıllar önce ilk okuduğumda beni hüngür hüngür ağlatmıştı, şimdi de her seferinde aynısı oluyor, kendimi tutamıyorum. Düşününce, Antoine de Saint-Exupéry’nin bu romanı […]

Read More

KENDİ GECESİNDE: İnci Aral’dan hayaletler sahilinde aşk

“Hayaletler sahili, diye mırıldandım… Sahil hayaletleri kucaklayıp benimser. Deneyimli ve sevecendir. Kısa bir sonsuzluk duygusu bağışlar onlara. Kimlikler gizlidir, gerçekler konuşulmaz. Hiçbir şey anlatılmaz. Herkes geçici, yüzler maskedir, birilerinin kendine dair bir şeyler söylemesini beklemenin anlamı yoktur. Ertesi sabah kesinlikle unutulur yaşananlar. Herkes dıştan görünen ve bilinen kimliğine, evine, işine döner. Bütün hikâyeler başka yerlerden […]

Read More

Nasıl yani! Edebiyatta ekonominin yeri var mı?

Thomas Piketty‘nin beklenen kitabı Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital çıktı. (İş Kültür Yayınları) Ben kitabı atlaya atlaya, daha doğrusu sadece edebiyat eserlerine referans veren bölümlerine göz atarak okudum. Okudum sayılmaz yani, karıştırdım. Ardından büyük romanları iktisatçıların gözüyle inceleyen Edebiyattaki İktisat geldi. (İletişim Yayınları) Gördüm ki edebiyat ve ekonomi birbirlerine o kadar da uzak disiplinler değilmiş… Roman dediğimiz […]

Read More