Egoist okur

VİKİNG DÜNYASI: Bir kitap niçin alınır?

Rüya Görme Sanatı köşesini epeydir ihmal eden Arzu Akgün geri döndü. Arzu, kitapla, edebiyatla ilgili yazıp çizen insanlar içinde en nevi şahsına münhasır olanlardan biri, benim de arkadaşım. Ama bir süredir kendini felsefeye ve çeviri çalışmalarına vakfetmişti. Bu yazıda, Alfa Yayınları’ndan çıkan Viking Dünyası adlı kitabı anlatıyor. Şahsen önce “Ne işi olur bu kızın o kitapla?” diye düşünmedim değil, […]

Read More

Aşkın sihri, simyası, ilmi, matematiği…

Aşk ve evlilik terapisti Ayala Malach Pines’in İletişim’den çıkan Aşık Olmak: Sevgililerimizi Neye Göre Seçeriz adlı kitabına göre, gerçek aşkın gizli çöpçatanları benzerlik, uygunluk, yakınlık… Ve hiçbir ilişki tesadüf değil. Hiçbir ilişki tesadüf değildir! Boy pos ya da güzellik dereceleri bakımından birbirine hiç de uygun görünmeyen çiftlere siz de eminim defalarca rastlamışsınızdır. “Bu kadın o […]

Read More

“Failin bir, kendini kurban görenin iki şeytanı vardır…”

“Toplu çekilmiş kalabalık aile fotoğraflarını düşünün ve bir süre sonra ilk bakışta fark edilmeyecek silüetler görmeye başladığınızı hayal edin. Ölenler, intihar edenler, onlarca yıl önce cinayete kurban gidenler, savaşta yitenler, kürtajla aldırılan bebekler; hiç kimsenin bir yere gittiği yok aslında, oralarda bir yerlerde durarak aileyi etkilemeye devam ediyorlar.” Çünkü yazar Mitch Albom’un dediği gibi; atalarımız öldükten […]

Read More

Andrew Miller’dan SAF: Ölülere yetmeyen bir mezarlık…

Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan “Saf”, son zamanlarda gördüğüm en güzel kitap kapağı olarak çarptı beni önce. Kitabın Costa dahil birçok önemli ödüle layık bulunduğunu öğrendikten sonra tarihle edebiyatı kusursuz şekilde buluşturabildiği için “Yeni Hilary Mantel” olarak selamlanan Andrew Miller‘la -romanı vasıtasıyla- tanışmaya karar verdim. Saf çok iyi bir roman. Üstelik bize gayet aşina temalardan söz ediyor. Onunla […]

Read More

KAYBOLMAK GÜZELDİR: 7 adımlık eylem planı

Bir arkadaş sohbetinde bir itiraf çıktı ağzımdan. “Son zamanlarda bana bir hal oldu, dua ederken bile artık daha disiplinli, vaktini daha iyi kullanan biri olmayı dilemeye başladım” deyiverdim… Bu ara hep dağılıyorum çünkü ve kendimi toparlamanın, şöyle bambaşka, hiç değilse daha akıllı uslu biri olmanın yolunu arıyorum. Bu yılbaşı dilekleri yazısı da böyle çıktı. Kıssadan […]

Read More

KÜÇÜK PRENS: Bir kelimenin ne önemi var!

Bu yıl, Antoine de Saint-Exupéry’nin ünlü kitabının hem yıllardır beklenen sinema uyarlaması gösterime girecek hem de telif hakları yasası gereği isteyen herkes artık bu dünyanın en çok satan üçüncü kitabını beş kuruş ödemeden yayınlayabilecek. Hal böyle olunca; harıl harıl yeni çeviriler yapılmaya, eski çevirilerse teker teker gün yüzüne çıkmaya başladı. En sürprizlisi şimdilik Can Yayınları etiketli […]

Read More

KÜÇÜK PRENS: Yazarının çölde gördüğü halüsinasyonlardan doğdu

Küçük Prens bana göre çocuk kitabı falan değil, olağanüstü güzel bir aşk hikayesi. Şahsen kitabın, insanın artık yapacak bir şeyi, tutunacak dalı kalmadığında bu dünyayı kendi isteğiyle terk edebilmesinin erdemini ima eden hazin ama tavırlı finalini de çok seviyorum. Yıllar önce ilk okuduğumda beni hüngür hüngür ağlatmıştı, şimdi de her seferinde aynısı oluyor, kendimi tutamıyorum. Düşününce, Antoine de Saint-Exupéry’nin bu romanı […]

Read More

KENDİ GECESİNDE: İnci Aral’dan hayaletler sahilinde aşk

“Hayaletler sahili, diye mırıldandım… Sahil hayaletleri kucaklayıp benimser. Deneyimli ve sevecendir. Kısa bir sonsuzluk duygusu bağışlar onlara. Kimlikler gizlidir, gerçekler konuşulmaz. Hiçbir şey anlatılmaz. Herkes geçici, yüzler maskedir, birilerinin kendine dair bir şeyler söylemesini beklemenin anlamı yoktur. Ertesi sabah kesinlikle unutulur yaşananlar. Herkes dıştan görünen ve bilinen kimliğine, evine, işine döner. Bütün hikâyeler başka yerlerden […]

Read More

Nasıl yani! Edebiyatta ekonominin yeri var mı?

Thomas Piketty‘nin beklenen kitabı Yirmi Birinci Yüzyılda Kapital çıktı. (İş Kültür Yayınları) Ben kitabı atlaya atlaya, daha doğrusu sadece edebiyat eserlerine referans veren bölümlerine göz atarak okudum. Okudum sayılmaz yani, karıştırdım. Ardından büyük romanları iktisatçıların gözüyle inceleyen Edebiyattaki İktisat geldi. (İletişim Yayınları) Gördüm ki edebiyat ve ekonomi birbirlerine o kadar da uzak disiplinler değilmiş… Roman dediğimiz […]

Read More

Aşırı tutkulu okurlar, ŞEHRAZAT SENDROMU’na dikkat!

Maryanne Wolf imzalı “Proust ve Mürekkepbalığı”, “okuyan beynin” tarihini, yazının icadından başlayarak anlatıyor: İlk okuma nasıl gerçekleşti? Sokrates yazıya neden karşı çıktı? Beyin okumayı nasıl öğrendi, öğrenmeseydi ne olurdu? Peki ya Şehrazat sendromunun konuyla ilgisi? “O iyi kalpli Bay Holmes’u mu öldüreceksin? Arthur, sakın buna cüret edeyim deme!!” Stephen King’in “Misery”sinin manyak karakteri Annie Wilkes’i […]

Read More

“Geceleri hikaye anlatan adamlar” bize neyi gösteriyor?

Size okuduğumda nefesimi kesen bir şey anlatacağım… Avusturyalı tarihçi, diplomat ve Doğu bilimleri uzmanı Baron von Hammer-Purgstall, bir metninde doğu masallarında geçen “confabulatores nocturne”, yani “geceleri hikâye anlatan adamlar”dan bahseder. Eski bir Pers elyazmasına göre, uykusuzluktan mustarip Büyük İskender, etrafına bu tür insanları toplarmış, geceleri sıkıntıdan patlamamak için… Okuduğumda nefesimin kesildiğini hissettim, birkaç yüzyıl sonrasında tarihlenen […]

Read More

MYTHPUNK: Öfke, keder, hır gür, karmaşa, isyan…

İslam mitolojisini dijital kültürle buluşturan Elif. Kadim Rus efsanelerini 21’inci yüzyıla taşıyan Ölümsüz. Mythpunk türünde ürün veren yeni kuşak fantastikçilerden bazıları… İki roman da Monokl Yayınları’ndan çıktı. MYTHPUNK’a küçük bir giriş Monokl, Alain Badiou, Emmanuel Levinas, Jean-Luc Nancy, Michel Henry, Jacques Derrida, Jacques Lacan, Pierre Bourdieu, Felix Guattari, Maurice Blanchot, Georges Bataille ve Jacques Rancier […]

Read More

Lydia Davis’in öyküleri… Motive edici, çünkü çok kötü!

Neslihan (Siz Mutlu Gözler) dün bir mesaj attı ve Lydia Davis‘in arkadaşım olup olmadığını sordu.  “Yooo” dedim, “Arkadaşım falan değil.” İsmine ve kapağına bayıldığı bir Lydia Davis kitabını almış ve… nefret etmiş. Sonra da oturup Egoist için yazmış. Acaba yayınlar mıyım diye soruyor. “Lydia kankam da olsa fark etmez” dedim. Neyse işte, böylece gecenin bir […]

Read More

Patrick Modiano’nun kitapları Türkiye’de depoda çürüyormuş!

1901’den beri her yıl dünya edebiyatının önemli yazarlarına verilen Nobel Edebiyat Ödülü‘nün 107. sahibi Fransız yazar Patrick Modiano oldu. Ve böylece hayret etme kabiliyetimizi tamamen yitirdiğimiz şu günlerde nutkumuzun tutulmasına yol açan bir olay yaşamış olduk. Bu, o kadar beklenmeyen bir şeydi ki ödülü almak başta bizzat Modiano olmak üzere neredeyse herkesi şaşırtmıştı. Peki ama […]

Read More

Nobel meselesi: “Edebiyatın geleceğinden endişeliyim”

Kendisi bile şaşırdı dedik ya… Peki Patrick Modiano‘ya Nobel hakikaten niçin verildi? Çünkü iyi edebiyatçı. Zamanın trendlerine uyarak bozulmamış. Eski bir geleneği devam ettiriyor ve daha fazla kazanmak için yazmıyor… Hâlâ yetmediğini düşünenler için, aşağıdaki yazı bir ipucu olabilir… Akademi üyelerinden Horace Engdahl‘ın daha birkaç gün önce Fransız la Croix Gazetesine verdiği röportajı hatırlayalım. Patrick […]

Read More