Egoist okur

Benim de bir yazı evim olsa!

Birkaç yılda bir taşınmak isterim ben, iyi gelir ruhuma, canlanırım… Bir sürü gereksiz eşyayı atarım, artık seyretmeyeceğim filmlerin DVD’lerini ve bir daha okumayacağım kitapları isteyenlere dağıtırım, onlar gittikçe ben ferahlarım. Bugünlerde gene taşınmak istiyorum, tabii aynı zamanda üşengecin teki olduğum için sanırım bu taşınma projesi gerçekleşmeyecek ama olsun, hayalini kurmak bile güzel. Burası kime ait […]

Read More

“Neden ağlıyordum, yoksa biri mi ölmüştü? Ben ölmüştüm!”

Ray Bradbury sevdiğim bir yazardı. Ama hayatımın en mutsuz günlerinden birinde internette karşıma çıkan üç beş satırıyla imdadıma koşacağı doğrusu aklımın ucundan bile geçmemişti. Onun kitapların ve tutkuların yok edilmek istendiği karanlık bir çağda insanları kitaba dönüştürmek gibi radikal bir eylem planı yarattığını unutmuş olmalıyım… İşte Ray Bradbury’nin bir hayranına yazdığı mektup ve benim için […]

Read More

Başkalarının kitaplarını yazan GÖLGE YAZARLAR

Gölge yazarlık bir nevi yazı doktorluğu. Gölge yazarlar da, kitabını yazacakları şahsiyetin ham fikirlerini bir araya getiriyor, ayıklıyor, o kişiye özel bir üslup yaratarak kağıda döküyorlar. En azından öyle varsayılıyor… Gölge yazar denince benim aklıma ilk gelense, başrolünü James Woods ile Brian Dennehy’nin oynadığı bir Hollywood aksiyon filmi. Mafyöz bir katil sonradan best seller romanlar […]

Read More

Brontë Kardeşler’in çocukken yarattığı fantastik dünya

Nehirlerinden süt ve bal akan, zümrüt ağaçlarla bezeli harikulade bir dünya, sakin ve huzurlu Gondal… Bir de karşıtı var, Angria. Orada nehirler kan kırmızı sularla çağlıyor, yer altından gümbür gümbür sesler duyuluyor. Vahşi mi vahşi, acımasız mı acımasız bir yer. Gondal ile Angria, üçü sonradan çok ünlü olacak dört çocuk tarafından yaratıldı. Hem de 19. […]

Read More

Türkan Şoray olmayı kim istemez?

Kemal Tahir ‘genç yazar’ Hulki Aktunç’a sormuş: “Türk ve dünya öykücülüğünde nasıl bir eksik gördünüz ki onu tamamlamayı düşündünüz?” Aktunç’un ne dediğini bilmiyorum ama hayal ettiği, yazmayı arzuladığı ya da yazdığı her şey bu soruya bir cevap denemesiymiş gibi geliyor bana. Henüz yazmamış olan herkes Türk ve dünya öykücülüğünde bir eksiktir çünkü. Bu yüzden ‘büyük […]

Read More

Aşk ve tesadüf kuşları

Aşk varsa tesadüf kuşları devreye girer. İki varlık arasında büyük bir çekim, bir kader bağı varsa bütün evren harekete geçer. Milan Kundera “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”nde şöyle der: “Aşk devreye girince tesadüf kuşları dönmeye başlar” Aycan Aşkım Saroğlu’nun “aşk ve tesadüfler” güncelliğinde bir yazısı… Aşk ve tesadüf kuşları Aşıksınız. Ama tek söz edilmemiş daha. Dudaklarınız sonsuz […]

Read More

Kötülük; bile isteye zalimlik!

Kötülüğün tarifini yapabilir miyim, bilemiyorum. Kötü, keskin hatlı ve net bir şey değildir çünkü. Bizi kendisine bir türlü alıştırmayandır. Her seferinde yeni tuzaklar, yeni masum yüzler edinendir. Oyunlarına kanıp faka bastığımızdır. Hele benim gibi kötücül karakterlere karşı bir çeşit zaafınız varsa, işiniz adamakıllı zordur. Kötülük; bile isteye zalimlik! Şimdilerde edebiyata sardıran hatta All Story adında […]

Read More

Egoist Okur, Popüler Bakar’a karşı

Arkadaşınız çok sevdiğiniz bir kitabı siz daha son sayfaya gelmemişken istese, verir misiniz? Ben vermem. Hem konu okumanın hazzı olunca, egoist olduğumu itiraf etmekten de hiç utanmam. Bu sitenin adı, başka sebeplerin yanı sıra, biraz da bu yüzden Egoist Okur. Kendi de bir “egoist okur” olan Toros Öztürk leziz yazısında okur egoizmini anlatıyor… Vladimir Nabokov […]

Read More

Behçet Çelik’le sürüklendiğimiz tekinsiz alanlar

Tolga Meriç, bu kez Behçet Çelik‘in Diken Ucu adlı yeni öykü kitabını yazdı. Tolga’nın Diken Ucu hakkında bildiklerinin bazılarını siz de biliyor olabilirsiniz ama onları da ötekileri de okuyun, Behçet Çelik gibi iyi yazarların insanı nasıl her zaman tekinsiz alanlara sürüklemeyi başardığını bir kere daha görün. Behçet Çelik’le sürüklendiğimiz tekinsiz alanlar 1. Diken Ucu, Behçet […]

Read More

Nedir bu Kafkaesk porno dedikleri?

Kimsenin bir şey dediği yok tabii, bunu ben uydurdum. Nereden çıktı? Şuradan… “Seninle seks yapmak, Kafkaesk bir deneyim” diyordu “Annie Hall” filminde Diane Keaton, Woody Allen’a… Filmdeki seksin neye benzediğini görmüştük. Pek bi’ şeye benzemiyordu. Yine de ‘Kafkaesk seks’ nedir diye merak etmiştik. “Pek bi’ şeye benzemeyen seks” olamazdı. Neydi peki, neydi? Kafkaesk Porno “Dönüşüm”, […]

Read More

İnsan yedikçe: Sofralar, sevgisizlikler

Levi-Strauss’tan Selim İleri‘ye edebiyatta şölenler, kurban etme törenleri, oburluk, açgözlülük, yasaklar ve hazlar… Selim İleri: “Bugünün romanıyla ilgili büyük endişem şu: İnsan acısı yok!” İnsan yedikçe Yapısalcılığın kurucularından Claude Lévi-Strauss, Yaban Düşünce adlı yapıtında Gabon’da yaşayan Frag’ların sincabı gebe kadınlara yasaklamasının altında yatan nedeni şöyle aktarıyor: “Bu hayvan ağaç gövdelerinin oyuklarına sığınır ve onun etini […]

Read More

Susan Sontag ve cinayet ayarında fotoğraf

Amerikalı yazar Susan Sontag,“Fotoğraf Üzerine” adlı kitabında, fotoğrafın ve fotoğrafla ilişkimizin, uçları cinayete varan kederli karanlığını aydınlatıyor. Belki başka bir hayatta: Bir kitap, bir film + bir sahaf dükkanı Cinayet ayarında fotoğraf “Alice Yatakta”, “Ben Vesaire”, “Yanardağ Sevgilim” ve “Metafor Olarak Hastalık: AIDS ve Metaforları” gibi kitaplarıyla tanıdığımız Susan Sontag, yine zihinleri altüst eden bir […]

Read More

Gözetleme teknikleri ve ilişki temrinleri

Kadınla erkeği bir araya getiren haz ya da güvenlik gereksinimi değilse; nedir? Koskoca bir ömür hep aynı kişiyle geçer mi? Sadakatsizlik bir inanç değişimi midir, yoksa kutsalın ihlali mi? Tekeşlilik insanın doğasını inkar etmesi midir? Sınırsız özgürlük mutluluk getirir mi? Katie Roiphe’nin “edebiyat sevenler için bir kişisel gelişim kitabı” denebilecek “The Uncommon Arrangements: Seven Marriages” […]

Read More