Posted by gülenay börekçi on February 11, 2017 · Leave a Comment
Çağnam Erkmen, ilk romanı “Öl”de zamandaki ölüm izlerini takip ederken, doğamızın ölümle nasıl biçimlendiğini sorguluyor. Fotoğraftaki Proust. Öldüğünde Man Ray çekmiş. ÖL: Bir doğum lekesi olarak ölüm Diyelim ki ellili yaşlarda, eğitimli, hali vakti yerinde, evli bir kadınsınız. Amansız bir hastalık kapınızı ikinci kez çalmış ve ne kadar zamanınız kaldığını neredeyse günü gününe biliyorsunuz. Yani […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on January 9, 2017 · Leave a Comment
Düzelteyim; “Bu yazarların hepsi bilimkurgu da yazdı” demeliydim. Bu kez başka dünyaların ve başka hayat biçimlerinin mümkün olduğu fikrinden hareketle yaratılan bu türe ve onun önemli edebiyatçılar tarafından nasıl yorumlandığına bakıyoruz. Ve görüyoruz ki “Bilimkurgudan edebiyat çıkmaz” diyen tutucular fena halde yanılıyor… Üstelik bu türün Batı kökenli olduğu konusunda da yanılıyor olabiliriz. Bakalım… Bu aralar […]
Read More
Filed under egoist okur kitaplığı, okuma odası, vitrin · Tagged with altıkırkbeş, bilimkurgu, doğan kitap, egoistokur, everest yayınları, gülenay börekçi, iletişim yayınları, kırmızı kedi, yapı kredi kültür sanat yayıncılık, yky
Posted by gülenay börekçi on December 13, 2016 · Leave a Comment
Cemal Süreya’nın Zelda’sı Nilgün Marmara’nın günlükleri, “Defterler” adıyla yayınlandı. Everest Yayınları’nın bastığı “Defterler”, yaşamının son yıllarına kadar, eşi ve en yakın arkadaşları dahil kimseye göstermeden, neredeyse “gizli gizli” şiir yazan ve bir bakıma ölümünden sonra “keşfedilen” Nilgün Marmara’yı belki de en dolaysız, en “çırılçıplak” haliyle getiriyor karşımıza. Okur olarak reddedebileceğim bir okuma deneyimi değil… “Arkadaşları […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on November 14, 2016 · 1 Comment
Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’nın harikulâde bir bölümü var, antika yani çok eski ve kıymetli kitaplar sergileniyor. Hele benim gibi gazeteci olarak gitmişseniz, kitaplara dokunmanıza, sayfalarına bakmanıza, fotoğraflarını çekmenize de izin veriyorlar. Bir tek çok özel bir alan var, oradaki kitaplara dokunmak yasak, içeri telefonunuzu ve çantanızı bırakarak giriyorsunuz. Eski kitapları seven biri olarak antika kitaplar […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on November 5, 2016 · Leave a Comment
Koronavirüs pandemisi esnasında yaşlıları çok üzdük. Aşağılamaları, hakaretleri geçtim, onları eve kapanmaya mecbur kıldık, bunun bile vebali üzerimizde. O yüzden Egoist Okur’daki bu yazıyı üç dört yıl sonra yeniden yayınlayabilirim diye düşündüm. “Kedili deli kadın” deyişi ve “kedilerini tepesine çıkaran yalnız ve yaşlı kadın” klişesi hep içime otururdu ama Internet Archive’de gördüğüm bazı çocuk kitapları bu […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on October 25, 2016 · Leave a Comment
Haruki Murakami “Sputnik Sevgilim”de, her şeyin çoktan kaybolmuş olduğu bir zamana ve aradıklarımızı ancak kaybolarak bulabileceğimiz bir yere götürüyor bizi. Sputnik Sevgilim’de Murakami bizi, aradıklarımızı ancak kaybolarak bulabileceğimiz o yere götürüyor “Sahilde Kafka”, “Yaban Koyununun İzinde”, “Kadınsız Erkekler”, “1Q84” gibi kitaplarıyla ülkemizde hatırı sayılır bir okur kitlesine sahip olan Haruki Murakami, dilimize çevrilen son romanı […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on October 9, 2016 · 2 Comments
Yatılı okul Hailsham’ın öğrencileri, bahçe duvarının arkasındaki karanlık ormandan çok korkarlar. Hafta sonları veya tatillerde evlerine gitmez, Hailsham’dan önceki yaşamlarını hatırlamazlar. Dış dünyayla bağlantıları hiç yoktur. Spora ve sanata büyük önem veren gözetmenleri onlara sürekli ‘özel’ olduklarını hatırlatarak bedenlerine çok iyi bakmaları gerektiğini söyler. Peki ama neden? Japon kökenli İngiliz yazar Kazuo Ishiguro, Beni Asla […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on September 14, 2016 · Leave a Comment
Geçenlerde adamın biri Mona Lisa’ya pasta fırlattı ve dünya bir kez daha ayağa kalktı. O halde çok eski bir soygunu neden hatırlamayalım? Hani şu Mona Lisa’nın çalınış hikayesini… “Yitirdiğimiz zamanlar ve insanlar niçin peşimizi bırakmaz? Niçin hayatımız zenginleştikçe geçmiş bize garip bir şekilde daha çekici gelmeye başlar? Hayal gücünü sahip olduklarımız mı ateşler, hiçlik mi? […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on September 7, 2016 · Leave a Comment
Bu yazının konusu, sanıldığından çok daha politik bir yazar olan, mesela sosyal medyada islamofobiye karşı bir ara epey kararlılıkla mücadele veren J.K. Rowling’in Harry Potter’larındaki alt metinler… Ayrıntılar sizi çok şaşırtabilir. Harry Potter romanlarında bile siyaset oyunları oynanıyor ve kötülük her yerde aynı İnsanlığın bilmediği, şahit olmadığı bir hayat biçimi ya da sistemi hayal edecek […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on August 14, 2016 · Leave a Comment
Çok severim metruk evleri, terk edilmiş binaları… Kendimi bildim bileli böyleydi. Bakırköy’deki ünlü perili ev mesela, çocukluğumun en heyecanlı birkaç hadisesini yaşamama sebep olmuştu. Ciddi ciddi evi bırakıp gece orada ışık yanıyor mu diye bakıyorduk ben ve birkaç çılgın arkadaşım. Küçüktük ama korkmuyorduk… Dolayısıyla canım arkadaşlarım Ece Ulusum ile Mehmet Emin Demirezen’in İstanbul’un metruk evlerini […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on July 27, 2016 · Leave a Comment
“… Sonra en azından şundan kendi adıma emin oldum: Kürşat Başar’la yaptığım her iki röportajda da ben bir hayaletin karşısında oturmuştum. Şimdi de bir hayaletin yazdığı kitabı okuyordum.” Tolga’nın bu yazısı okuyunca, yıllar önce yazdığım bir yazıyı hatırladım: “Yaşayanların bazıları hayalettir aslında…” Tolga, Everest Yayınları etiketli “Aslında Hayal”i anlatacaktı, bunun yerine şahane bir şey yaparak […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on July 17, 2016 · 1 Comment
“Shakespeare Müslüman’mış, gerçek adı da şeyh Pir’miş.” Haydaaa! Ortalık birbirine girdi tabii. Bana gelince, Shakespeare hakkında o kadar çok tevatüre şahit olmuştum ki şaşırmadım. Ama yine de bu işin aslını astarını araştırmayı ihmal etmedim… Sonuç? Mısıroğlu’na boşuna saldırdınız… İşte bazı Shakespeare’lerin hikayesi: Müslüman Shakespeare, Kraliçe Shakespeare, Hırsız Shakespeare, Kasap Shakespeare, Casus ve Anarşist Shakespeare, Çapkın […]
Read More
Tahereh Mafi ve Ransom Riggs ikilisinden epeydir söz etmek istiyordum. Ünlü yönetmen Tim Burton’ın, Riggs’in romanından uyarladığı “Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları”nın fragmanlarının dönmeye başlaması vesile oldu. Tabii serinin İthaki etiketli devam kitaplarının yayınlanması da… Gülenay Börekçi Acayip fotoğraflar ve tuhaf çocukların yazarı Ransom Riggs’le röportaj Ransom Riggs + Tahereh Mafi: Fantastik edebiyatın iki süperstarı Fantastik […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on June 12, 2016 · 1 Comment
Yayın dünyasının birkaç yıldır yeni bir fenomeni var: Norveçli Karl Ove Knausgaard… Yazarın, 4000 sayfalık “Kavgam” adlı romanının ikinci cildi “Âşık Bir Adam” çıktı. Peki ama Knausgaard neden bu kadar büyük ün kazandı. Doğrudan kendi hayatından yola çıkarak yazan ilk yazar o muydu, yoksa bunu daha önce başkaları da yapmış mıydı? Knausgaard röportajı: “Hayatı kitaplar […]
Read More
Posted by gülenay börekçi on June 12, 2016 · Leave a Comment
Arkadaşım Mehmet Hakan Kekeç’in San Fransisco Sanat Müzesi’nde bir köşeye gözlüğünü çıkarıp koyan ve böylece sanat dünyasında bir nevi infial yaratan, daha doğrusu “sanatsever” denen kişinin ille de sanattan anlayan kişi olması gerekmediğini, günümüzde onun da çoktan sıradan bir tüketiciye dönüştüğünü kanıtlayan gençle başlayıp çağdaş Alman edebiyatının en büyüklerinden Paul Nizon’a ve bizde yayınlanan ilk […]
Read More