Egoist okur

Godard ve Moravia’yı buluşturan roman: KÜÇÜMSEME

“Küçümseme”, İtalyan edebiyatının önemli yazarlarından Alberto Moravia’nın aşk, evlilik, sadakat gibi kavramları sorguladığı ve bize buzdağının görmediğimiz, görmemeyi tercih ettiğimiz kısımlarını göstermeyi denediği bir saplantı, delilik ve yalnızlık hikâyesi. Modernizme, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa’sının değişen değerlerine, günümüzde kadınla erkek arasında yaşanan derin iletişimsizliğe, en önemlisi sorguladıkça gerçeklerden uzaklaşan şüpheci entelektüele yönelik bir eleştiri ayrıca. […]

Read More

Umberto Eco, Kafka’yı, Joyce’u, Proust’u ve Sade’ı eleştiriyor :)

“Umberto Eco ölmüş. Ben buna hiç hazır değildim. (‘Bir sınırımız var, pek heves kırıcı, küçük düşürücü bir sınır: Ölüm’ demişti.)” diye yazdım Twitter’da. Ama hazırmış aslında, İstanbul’da Orhan Pamuk’la söyleşisinde açıklamıştı bunu: “İnsanların yüzde 100’ü değil belki ama yüzde 50’si aptal olduğuna göre, ben de ölmeye hazırım.” Çok önemli bir edebiyatçı, çok önemli bir araştırmacıydı. […]

Read More

Kırmızı Saçlı Kadın: Birbirini tamamlayan zıtlıkların romanı

Orhan Pamuk’un Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Kırmızı Saçlı Kadın” romanı üzerine yazdığım yazıyı da buraya iliştireyim. Tabii kitap üzerine düşündüklerimi röportajda dile getirdiğim için, yazıya pek az malzeme kaldı elimde. Yine de okuyun. Orhan Pamuk: “Biz şimdi kime âşık olacağız, kime baba diyeceğiz?” İllüstrasyon bu adresten alındı. Kuyular kazılıyor, medeniyetin üzerindeki cilalar kazınıyor, dünyanın ve […]

Read More

Neil Gaiman’dan rüyalarımız kadar KIRILGAN ŞEYLER

Neil Gaiman’ın “Kırılgan Şeyler” derlemesi, Zeynep Heyzen Ateş çevirisiyle, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Gaiman’ın hem kadim mitlere ve masallara hem de Lovecraft, A.C. Doyle, C.S. Lewis gibi yazarların eserlerine selam gönderdiği kitabında, toplam 32 öykü ve şiir yer alıyor. “Kırılgan Şeyler”i Burcu Uluçay yazıyor… Neil Gaiman’dan yazar adayına mektup: “DUVAR ÖR!” Kulağımızda iblisin sesi: “Burada zaman […]

Read More

Tatlı bir aşk hikayesi: 2 DAKİKADA 20 SENE

“The Future” ve “Me and You and Everyone We Know” gibi bizzat yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı filmlerden tanıdığımız Miranda July, aynı zamanda iyi bir edebiyatçı. Hatta öykü kitaplarının ardından bir de roman yazdı. “The First Bad Man” adlı bu kitap şimdi Everest Yayınları etiketiyle Türkçe yayınlandı. Anlayacağınız, şimdilerde ben, “Birinci Kötü Adam”ı okuyorum. Siz […]

Read More

Sevgi neydi? Sevgi her şeyi üç kere kontrol etmekti…

“Hatasız kul olmaz” diyen Arzu Akgün, başına gelen en talihsiz olaylardan birini anlatıyor. Hikaye gibi ama karakterler gerçek. Yazar, çevirmen, editör, dizgici… Her şey çok karışık. Eh ama n’apalım ki “İnsan ölümlüdür. Yine de bütün çabası bunu inkâr olduğu için kalıcı bir şeyler bırakmak ister. Kalıcı işin kalıcı hataları oluyor işte. Hem sevgi neydi? Sevgi […]

Read More

Dünyanın en çok tüketilen içeceğinin hikayesi

En sevdiğim yayınevlerinden biri olan Kitabevi Yayınları’yla tek derdim bir internet siteleri olmaması. Yine de yeni, güzel neler yapmışlar diye internetten bakmaktansa Cağaloğlu’na gidip Memet Varış’ın çayını içmek ve oradaki başka kitap tutkunlarıyla sohbet etmek elbette çok daha güzel. Kitabın yerini hiçbir şey tutamasa da insan insanla terakki eder çünkü. Birçok güzel kitabından başka sadece […]

Read More

21. yüzyılın ilk önemli sanatsal hamlesi: İSTEME SANATI

Yapımcıların manasız isteklerine uymak yerine dinleyicilerini yapımcısı haline getirmeye karar veren şarkıcı Amanda Palmer hayranlarından 100 bin dolar istedi, kısa bir sürede tam 1 milyon 200 bin dolar geldi. Kimilerinin 21. yüzyılın ilk önemli sanatsal girişimcisi saydığı, kimilerininse ikiyüzlülükle suçladığı Palmer sonradan bu macerayı kitaplaştırdı. “The Art of Asking” (İsteme Sanatı) almanın ve vermenin önemine […]

Read More

“Ulysses”i okumadım ve bundan utanmıyorum!

Belki de okumadıklarımızdan değil, bazı okuduklarımızdan utanmamız gerekiyordur, kim bilir… Pierre Bayard’ın “Okumadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz” başlıklı eserinin aklıma getirdikleri üzerine… Yazıda birkaç itiraf da var. Joyce’un “derin sesli, uykulu, sabırsız” karısına mektupları “Ulysses”i okumadım ve bundan utanmıyorum! Parisli Fransız edebiyatı profesörü Pierre Bayard’ın “Okumadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz” başlıklı eseri, görür görmez kaptığım […]

Read More

Bir edebiyat besleyicisinden, Fatih Özgüven’den hikâyeler

Fatih Özgüven, bir edebiyatçıdan çok, edebiyatçıları ve edebiyatı besleyen şaşırtıcı, aykırı ilham vericilere benziyor; yazanlardan değil de, yazdıranlardan sanki. Hayatın içinde bir star gibi dolaşmayı becerebilen bu tipler, edebiyatın ne olduğunu, nerede saklı bulunduğunu yazarak değil de, yaşayarak gösterirler. Avcı yazarlar, bu çekici insanları görür görmez anlar ve ondan beslenmeye başlar. Yazabilen biriyseniz, bayağı bayağı […]

Read More

Murakami’den bir aşk öyküsü: Yüzde 100 Kusursuz Kız

Sokakta hayatının aşkına rastlayan bir adamın zihninden geçenler ve sonrası… Aşk üzerine, cesaret üzerine, hayat üzerine bir öykü. Okumalısınız, çünkü çok güzel. Ayrıca ünlü romanı 1Q84’ün bu öyküden çıktığını yazarın kendi söylüyor. Güzel Bir Nisan Sabahı Yüzde 100 Kusursuz Kıza Rastlamak üzerine Güzel bir nisan sabahı, Tokyo’nun işlek Harujuku mahallesindeki dar bir sokakta, yüzde 100 […]

Read More

Bir Zabel Yesayan sözü: “Ya parçalayacaksın, ya parçalanacaksın!”

“Tabiat sizi yaşamak için yiyip yutmaya mecbur tutuyorsa müsebbibi ben değilim. Ya parçalayacaksın, ya parçalanacaksın! İnsanlar arasında kuzular ve kurtlar var. Emin olun ki, ben kuzu değil, kurdum! Daha da iyisi, dişi bir kurdum ben!” Dilek Atlı bu kez çağdaş Ermeni edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Zabel Yesayan’ı ve Aras Yayıncılık’an çıkan romanı “Meliha Nuri […]

Read More

Asil Türkan, hafifmeşrep Müjde, elmasları seven Ajda

Bu ülkede yayıncıların nedense pek ilgi göstermediği biriciğim Erica Jong’un kitaplarına yeniden daldığım şu günlerde aklıma geldi bu konu. Jong romanlarına gerçek hayattan tanıdığı kişileri; yazarları, şairleri, aktrisleri, yönetmenleri konuk ediyor sık sık ve onların kırılabileceklerine, incinebileceklerine aldırmadan yazıyor. Bazılarını gerçek adlarıyla, bazılarını takma isimlerle anlatıyor. Çok da tepki alıyor bunu yaptığı için. Daha doğrusu […]

Read More

Anna Karenina’nın bıyıkları: OKURKEN NE GÖRÜRÜZ

Tabii okurken gördüklerimiz kadar görmediklerimizi de hesaba katmalıyız. “Yazarlar deneyim küratörleridir. Dünyanın gürültüsünü filtreden geçirir ve bu gürültüden en saf sembolü bulup çıkarırlar. Tek fark, bunu kitap formunda yapmalarıdır” diyen bir dahi tasarımcıdan okurken gördüklerimiz üzerine harikulade bir kitap… Huzurlarınızda Peter Mendelsund ve Metis Yayınları’ndan çıkan şahane kitabı “Okurken Ne Görürüz”… Peter Mendelsund soruyor: OKURKEN […]

Read More

Dünyayı değiştiren birkaç özel kedi

Kediler için ‘nankör’ diyenlere sakın inanmayın. ‘Gamsız’ diyenlere ara sıra inanabilirsiniz. Zira dünya kedilerin çevresinde döner ve tabaklarında yiyecek, kutularında temiz kum olduğu ve tabii ki sevilip okşandıkları müddetçe başkalarının ne yaptığını, ne dediğini, ne düşündüğünü pek umursamazlar. Buna rağmen bilim insanları, sanatçılar, adli tıpçılar hatta devlet başkanları… Kedilerin büyüsüne kapılmayan mühim şahıs adeta yok […]

Read More