Egoist okur

Bir ön sevişme şekli olarak dondurma

Bu yazıyı geçen sene, Emine Şenlikoğlu, “Dondurma firmalarının amacının satış yapmak değil ‘rezilliği ve fuhşıyatı’ normal göstermeye çalışmak olduğunu ve ahirette onlardan davacı olacağını” söylediğinde yazmıştım. Yani şöyle… Düşünmüş, düşünmüş, Şenlikoğlu’na yardımcı olmak için sadece dondurmanın değil, çikolata, kremalı pasta, meyveli puding, kiraz, çilek, incir, şeftali, limon suyu, yumurta sarısı, sebzeli Çin çorbası gibi cinselliği […]

Read More

Pardon, neye bakmıştınız?

Bundan sonra kimse bir sanat eserine bakıp “Ben bundan hiçbir şey şey anlamadım” yahut “Ne kadar kolay görünüyor, aynısını ben de yapardım” demesin. BBC’nin sanat editörü Will Gompertz, modern sanatın 150 yıllık şaşırtıcı, sarsıcı kimi zaman da tuhaf hikayesi anlatırken bir yandan da bir şeyi sanat yapanın ne olduğunu zerrece kafanızın karışmasına müsaade etmeden, tane […]

Read More

Shakespeare’in titremesi, Orwell’in öksürüğü

Evleri, bahçeleri, çalışma odaları, yatak odaları, yetmedi çalışırken atıştırmayı sevdikleri yiyecekler; edebiyatçıların özel hayatlarına dair merakımız hiç geçmeyecek gibi. Bu konularda arka arkaya kitaplar çıkıyor. Ama bence en enteresanı bu elimdeki, yani “Shakespeare’in Titremesi, Orwell’in Öksürüğü”. Konu? Bildiniz: Büyük yazarların hastalıkları ve tedavi süreçleri. Jack London’ın ruhundaki fırtınalar, Jonathan Swift’in saplantılı temizlik düşkünlüğü, James Joyce’un geçirdiği […]

Read More

Gece senin, rüya senin, masal senin, sabah senin…

Sevginin büyüyle ve mucizeyle ilgisi yoktur. Gökten elma düşmeyecek bize. Sevmediğimiz bir markete gidip tek tek seçmek zorunda kalacağız. Kasada sıra beklerken üyelik kartı arayacağız çantamızda. “Perdemiz kadife olmasa bile”, Ikea da güzel olacak sevince. Günün yorgunluğuyla bir film izlemeye çalışırken o elmalar bitmeden uyuyakalacağız. Judith elmanın bir dilimini bu güzel kitap için ona ayırdığımızı […]

Read More

50 yaşında bir ölümsüzlük elbisesi: YANIK SARAYLAR

Sevim Burak’ın ölümsüz eseri “Yanık Saraylar”, 50. yaşını kutluyor… Böyle sıradan bir cümleyle başladığım bu girizgâhın devamında sizinle, güzel bir kadının sıra dışı yazım dünyasının kapısını aralayacağız. Ve bunu belki de onun öyküleri üzerine yapılan en kapsamlı incelemenin mihmandarlığında gerçekleştireceğiz. Sevim Burak için “O, benim annelerimden biri” diyen akademisyen Seher Özkök’ün Sentez Yayınları’ndan çıkan “Yaşama […]

Read More

Javier’in melankolisi: Aldatmak bir cinayet şekli olabilir mi?

Tesadüfen gerçekleşen bir olay, peşi sıra gelen ani bir ölüm, kulak misafiri olunan tuhaf bir diyalog… İspanyol yazar Javier Marias, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan yeni romanı “Karasevdalılar”da, “Tesadüf diye bir şey yoktur” diyor. “Tesadüf sandığımız şey, çevremizde olup bitenlere kayıtsızlığımızdan bir an için sıyrıldığımızda fark ettiğimiz şeydir çoğu zaman. Halbuki dikkatimizi her daim hazır tutsak, […]

Read More

Siyaset varken ölümsüzlük için uğraşmaya DEĞMEZ

İsmail Güzelsoy, “Fennî Sihirler” adıyla yayımlanacak romanların ilki olan “Değmez”de var oluşa ilişkin büyüleri şimdiye kadar tam anlamıyla çözülememiş fakat birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde oldukları hep sezilmiş iki büyük sırrı iç içe işliyor: Aşk ve ölüm. Ayrıca bize “kendisine benzemeyen hiçbir şeye yaşam hakkı tanımayan öfkeli kalabalığın çocukları” olduğumuzu hatırlatırken, aşkın ve ölümün yarattığı […]

Read More

Arzu Akgün, Reşad Ekrem Koçu’nun mezarını ararken…

Artık hepimizin malumu; ister sadece arkadaş olsun ister sık sık uğranan bir sahaf yahut daha başka, daha mühim bir şey, Arzu’nun hayatına girmiş, girecek bütün erkekler Reşad Ekrem Koçu’yu bilmek, kabullenmek zorunda. Arzu dediğim, biliyorsunuz, fotoğraftaki güzel, tatlı kız. Egoist Okur’un yazarlarından. Bu defa Doğan Kitap’ın yeniden yayınlamaya başladığı Reşad Ekrem Koçu külliyatını yazdı. Daha doğrusu […]

Read More

Mevsim Normalleri: Unutmanın başlangıcı…

“Mevsim Normalleri, son zamanlarda adından sıkça bahsedilen Neslihan Önderoğlu’ nun ikinci öykü kitabı. Önderoğlu kişisel dramları çevre koşulları tarafından belirlenmiş öykü kişileriyle; kahraman olamamış veya bunu istememiş, metin sürecinde değişip gelişmemiş karakterleriyle çattığı öykülerinde, söyleyiş biçimini titizlikle seçiyor. Kamerayı bir noktaya odaklayıp okuma zamanında oluşan sahneye ışığı nereden tutacağını ve öyküye yapacağı renk müdahalesini okura […]

Read More

TEREMİN: Hayaletlerin ve müziğe âşık olanların sevdiği ses

Bir vakitler Replikas’tan bir Efkar Karması istemiştim. Listelerinde çok güzel şarkılar vardı, biri de Olivier Messiaen’ın Oraison’uydu. Ondes Mertonet adlı bir elektronik enstrüman için yazılan büyüleyici bir müzik. Ondes Mertonet’in herhalde bizim dilimizde bir karşılığı yok. Görünüşü küçük bir orga, sesi ise teremine benziyor. Léo Ferré’nin Charles Baudelaire şiirlerini okuduğu albümde fon müziği ondes mertonet’le çalınıyor. […]

Read More

Kundera’dan gülmeyi unutmuş bir yüzyılın insanlarına

“Hey, alaycılar, kendinize gelin, roman ölmedi! Yaşayan en büyük yazar Milan Kundera hâlâ hayatta ve şimdi onun yeni kitabını okumaya hazırlanıyoruz. Yeni çıkan ‘Kayıtsızlık Şenliği’, görkemli, güneşli, derin ve komik bir kitap” diye yazmıştı geçen yıl bir Fransız eleştirmen. İşte Kundera’nın son kitabını nihayet biz de okuyabileceğiz. “Kayıtsızlık Şenliği”, Can Yayınları etiketiyle raflarda… “Şeytan’ın kötülüğün […]

Read More

Nasıl Parizyen Olunur?

Neslihan Elagöz yahut internet âleminde bilinen adıyla Siz Mutlu Gözler ve ben bu kitabı sanırım aynı zamanlarda keşfettik. İkimiz de edebiyat seviyoruz ama kişisel gelişim kitaplarını tamamen dışlayan ve onlardan uzak durmalarıyla böbürlenenlerden değiliz. Eğlenceli ve ilham verici oldukları zaman itirazımız yok. Hele bu tarz bir hafiflik, hiç itiraz edeceğimiz şey değil. Anne Berest, Audrey […]

Read More

KARADUT ve kırık bir aşk hikâyesi

İş Sanat Kibele Galerisi’nde açılan “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar – Biz Mektup Yazardık” sergisinde, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun bir dönem büyük bir aşk yaşadığı ve “Karadutum” dediği Mari Gerekmezyan’la mektuplaşmaları da yer alıyor. Bedri Rahmi ile bazılarının “Türkiye’nin Camille Claudel’i” dediği Mari Gerekmezyan’ın hikâyesi kısaca şöyle… Biz Mektup Yazardık: Bir döneme ışık tutan mektuplar […]

Read More

BİZ MEKTUP YAZARDIK: Bir dönemin mektupları…

Bedri Rahmi’nin hem kendi yakınları hem de yakın tarihimizin önde gelen sanatçıları, siyasetçileri ve iş adamlarıyla mektuplaşmalarından oluşan “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar – Biz Mektup Yazardık” 20 Haziran’a kadar gezilebilecek. Sergide yakın tarihimize ayna tutan bu mektupların yanı sıra sanatçının eserlerinden seçmeler de yer alıyor. Bir dönem sanatçıların çektiği maddi sıkıntılara da şahit […]

Read More

Kazuo Ishiguro, Pauline Kael ve ihtiyarlığa dair birkaç fikir

Amerikalı sinema eleştirmeni Pauline Kael, başrollerini Sean Connery ile Audrey Hepburn’ün paylaştığı “Robin ve Marian” filminden bahsederken, “zenginden çalıp fakire veren” soyguncu Robin Hood ile karısı Marian’ın yaşlılık yıllarını anlatan filmin gerçek bir kahramanlık hikayesi olduğunu söylemişti. “Filmlerde kahramanlar hep gençtir, yaşlılarsa genellikle yan unsur olur, en iyi ihtimalle gençlere yol gösterirler. Tabii ayaklarına bağ […]

Read More