Egoist okur

Çocuklar James Joyce okuyor. Ve daha neler neler!

“İçinde resimler yoksa, kitap okumak neye yarar!”

Alice’in Harikalar Diyarı’ndaki macerasının benim için anahtar cümlelerinden biri sanırım buydu. Çocuk kitaplarına merakım resimleri yüzünden olabilir. (Gerçi ben yetişkinler için yazılan kitapları da resimli oldukları zaman sanki daha çok seviyorum ama bu ayrı bir konu.)

Sadede gelirsek; bu hafta… James Joyce torunu için yazdığı masalda kedi sevgisini açık ediyor. Bu tilki kitapları çok seviyor ama neden? Elena Ferrante, kayıp bir oyuncak bebeğin masalını, Iva Prochazkova miniminnacık bir büyükannenin maceralarını anlatıyor. Eduardo Jauregul, “Kayıp Kitap Avcıları”yla karşımıza çıkıyor. Ve daha neler neler…

İyiliksever Bay Tilki, Franziska Biermann, Hep Kitap

En genç yayınevimiz Hep Kitap’ın çocuk kitaplarına kelimenin tam anlamıyla bayıldım. Hele Franziska Biermann’ın yazıp resimlediği Bay Tilki’nin hastası oldum. Gerçi Bay Tilki’nin kitaplarla ilişkisi biraz farklı. Kendisi edebi tat aldığı kitapların kütüphanesinde değil de midesinde durmasını tercih ediyor. Eh, iştahlı da… Dolayısıyla başı dertten derde giriyor.

Israr etmeyin sonunu anlatmayacağım. Troisdorf Resimli Kitap Ödülü ve Fallt aus dem Rahmen Edebiyat Ödülü sahibi “Kitapsever Bay Tilki”yi kendiniz keşfedin. Hoşunuza giderse ikinci macerası da hazır ayrıca… Biraz ipucu: İkinci macerada Bay Tilki, kitabı çoksatanlar listesine girip filme çekilince, uluslararası üne kavuşan bir yazar olarak çıkıyor karşımıza. Ama bir problemi vardır: Bir sonraki kitabı için aldığı tüm notları ve karalamaları çalınmıştır. (Kendi mi yedi mi acaba diye sormak geliyor içimden ama “İyiliksever Bay Tilki”yi henüz okumadığım için cevabı bilemiyorum.

Kopenhag’ın Kedileri, James Joyce, Hep Kitap

Aynı yayınevinden çıkan ve “İçinde resimler yoksa, kitap okumak neye yarar!” kategorisine dahil edebileceğim bir diğer James Joyce imzalı bir mücevher: “Kopenhag’ın Kedileri”.

Yazarın 1936’da postayla küçük torunu Stephen’a gönderdiği ve çok yakın zamanda keşfedilen bu kısa öykünün kahramanları caddede karşıdan karşıya geçerken çok zorlanan ve kendilerine yol gösterecek, yardım edecek birine ihtiyaç duyan kediler. O tarihte Kopenhag’ta bulunan Joyce, “Sana şeker ya da kedi göndermek isterdim ama burada ikisi de yok, o yüzden bir öykü yazdım” demiş torununa.

Buradan şu sonuca varabiliriz: Bence Joyce gerçek bir kedi âşığıymış. Nihayetinde, torunu için yazdığı bir diğer öykünün adı, “Kedi ile Şeytan”… İletişim’den çıkmıştı. Ama belki de kedileri seven aslında Stephen’dı, kim bilir. Fakat ben ısrarlıyım… 20’inci yüzyılın en önemli romanı “Ulysses”te kahramanımız Leopold Bloom’la tanıştığımız bölümünü hatırlamakta fayda var: Yumuşak kalpli Bloom ile çok acıkmış bir sokak kedisi arasında geçen diyalog, bence Joyce’un kedi sevgisini de açıklar nitelikte.

Kumsalda Bir Gece, Elena Ferrante, Everest Yayınları

Hikayenin kahramanı kayıp bir oyuncak bebek. Sahilde yatarken oyuncak bebek, bir yandan da için için ağlıyor: “Çok üzgünüm. Kızgınım!” Sahibi besbelli ondan sıkılmış ve onu bırakıp yerine bir kedi almış. “Umarım kedi onun üzerine kusar” diye geçiyor içinden, kederli ve küskün bebeğin. Boynunda isminin yazılı olduğu bir kolye varmış aslında ama o kargaşada düşmüş ve bir ismi olmayınca da şimdi kendini bomboş hissediyor. Sonrası sürreeel ve epeyce tekinsiz bir masal: Günbatımının Zalim Kumsal Görevlisi, Celina’nın sözlerini çalmak; Ateş onu yakmak isterken, Deniz de tüm yardım çağrılarını yanıtsız bırakıyor. Acaba “annesi” sandığı Mati’den uzakta tehlikeden tehlikeye sürüklenen Celina bu maceradan sağ salim kurtulabilecek mi?

“Napoli Dörtlemesi” ile tüm dünyada milyonlarca okura ulaşan Elena Ferrante bu kez bir çocuk kitabıyla okur karşısında. “Kumsalda Bir Gece”, Ferrante sevenlerin kaçırmak istemeyeceği bir masal. Yarının Ferrante sevenleri için de şahane bir tanışma fırsatı. Kitabı resimleyen Mara Cerri’nin de harika bir iş çıkardığını söylemek isterim.

Büyükannem Cebimde, Iva Prochazkova, Marion Goedelt, Tudem Yayınları

Arkadaşları, prenses bir annesi ve aktör bir babası olduğu için çok şanslı olduğunu söyleseler de küçük Elias’ın derdi büyük: Annesi ve babası hep meşgul; hep meşgul! Düşünsenize; yedi yaşına gelmişsiniz ve ‘Uzaylılar’ oyununun nasıl oynandığını hâlâ bilmeyen bir anneniz ve uçurtma yapmayı doğru dürüst öğrenememiş bir babanız var. Olacak şey değil!

Can sıkıntısını bir türlü gideremeyen Elias’a göre esas sorun, annesinin de babasının da artık birer ebeveyninin bulunmaması. Arkadaşlarının aksine, Elias’ın ne bir büyükannesi ne de büyükbabası var. Ah! Ne olurdu çocukluk anılarını ardı ardına on kez severek anlatabilecek pamuk bir büyükannesi ya da onu hafta sonları parka götürecek tonton bir büyükbabası olsaydı…

Elias’ın büyük derdinin çaresi, minicik, kıpır kırpır bir sarı yumurtada gizli. Çünkü bu yumurtanın içinde mucizevi bir sürpriz saklı: Sarı kanatlı, cep boy bir büyükanne! Yani tam da Elias’ın hayalini kurduğu şey. Bu şeker mi şeker ninecik, şarkı söyleyip yüzebiliyor ama yürümeyi ve konuşmayı beceremiyor. Elias’ın işi zor. Eğer yumurtadan çıkan kanatlı bir büyükanneniz olmuşsa, hayatınız çok ama çok ilginçleşecek demektir…
Çek yazar Iva Prochazkova’nın “Büyükannem Cebimde” adlı kitabı, yalnızlık çeken çocukların düşlerini renklendirecek sıcacık bir dostluk öyküsü anlatıyor. Kitap Marion Goedelt’in tatlı resimleriyle ete kemiğe bürünmüş.

Kayıp Kitap Avcıları, Eduardo Jauregul, Pierdomenico Baccalario, Domingo Yayınevi

Tuhaf şeyler olmuş, olmaya da devam ediyor! Önce herkesin kitapçılarda kuyruk olup beklediği “şimdiye kadar yazılmış en güzel öykü” kimse onu okuyamadan ortadan kaybolmuş. Sonra, Alba ve Diego kardeşler en sevdikleri kitap “Peter Pan”ı okurken, öyküde hiç olmaması gereken bir sahneye rastlamış; Kaptan Kanca’nın lazer tabancası kullandığı bir sahneye!

Eh, merak etmek iki kardeşin hakkı: Bir tarafta kimse okuyamadan ortadan kaybolan yepyeni bir kitap, diğer tarafta içine tuhaf karakterler sızan ünlü bir klasik. Bu ikisi arasında bir ilişki olabilir mi? Alba ve Diego hem kayıp kitabı bulmak hem de “Peter Pan”ı eski haline döndürmek zorundalar. Ama bunun için önce o öykülere sızmaları, içine girip neler döndüğünü anlamaları gerek… Kitapçılardan oluşan çok gizli bir örgüt onların “Peter Pan”ın sihirli dünyasına girmelerine yardım edecek. Sonra mı? Sonrası hayal edebileceğinizin bile ötesinde.

Kitap, David Miles, Redhouse Kidz Yayınları

Kitap dediğimiz şey nedir? Sadece beyaz kâğıt üzerinde siyah kelimeler mi? Yoksa çok daha fazlası mı? David Miles’ın yazıp Natalie Hoopes’un resimlendirdiği bu öyküde bir kitabın ne olduğu masalsı bir dille anlatılıyor. Tabletlerin ve cep telefonlarının günün her anını işgal ettiği ve çocukların tek eğlence kaynağı olduğu şu günlerde, bir kitabın sadece satırlardan ve yazılardan ibaret olmadığını hatırlatıyor Kitap. İnsanın hayal gücünün sınırlarını nasıl zorladığını ve ufkunu açtığını anlatıyor. Bütün bunları yaparken de kitabın asla pili bitmiyor, ekranı kapanmıyor. Kitap, 3 yaş ve üzerindeki çocuklara tavsiye edebileceğimiz, kitapla tanışmalarını sağlayacak ve küçük yaştan kitap sevgisi uyandıracak harika bir öykü. Sadece senin hayal edebileceğin bir dünyaya adımını at…

Owen Skye’in Gizli Hayatı, Alan Cumyn, Büyülü Fener Yayınları

Owen Skye’ın hayatı tehlike ve maceralarla doludur. Bataklık Adam yakındaki tarlada pusuda bekler, uzaylılar mesaj yollar… Bir de gözleri tıpkı birer mücevher gibi parlayan Sylvia vardır. İşler karıştığında insanın, yanında kardeşlerinin olduğunu bilmesi güzel şey! Ve Andy ve Leonard hep Skye’ın yanında neyse ki.

Alan Cumyn, Owen Skye ve kardeşlerinin hikayeleri aracılığıyla, erkek çocuklarının gizli hayatını anlatıyor. Hem de çok eğlenceli bir üslupla…

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments