DAVE EGGERS’tan fan fiction: Hayran olduğu kitabı yeniden yazdı
Posted by gülenay börekçi on January 15, 2012 · 1 Comment
Egoist Okur’da daha önce de bahsetmiştim; edebiyat dediğimiz romandan, şiirden, öyküden ibaret değil, çağır ruhuyla üretilen yeni türler var artık. Mesela fan fiction… Bir yazarın, hayran olduğu başka bir yazarın kitabının kurgusunu değiştirerek, canı isterse yeni karakterler katarak yeniden yazmasına deniyor. Jane Austen’dan Tolkien’e, Shakespeare’den Kafka’ya, Joyce’tan Flaubert’e, Oscar Wilde’dan J.K. Rowling’e kadar bütün önemli yazarların yapıtları fan fiction’a malzeme olabiliyor.
Çocukların 40 yıldır sevdiği masal, yeniden…
Okuduğum son fan fiction örneği, Siren Yayınları’ndan çıkan Vahşi Şeyler. Pulitzer adayı Dave Eggers bu kitabı Maurice Sendak’ın Where the Wild Things Are adlı resimli masalından uyarlamış. Hem de bizzat Sendak’ın ricasıyla… (Hani yönetmen Spike Jonze bu kitabı filme dönüştürmüş, senaryosunu da Eggers’a yazdırmıştı ya, tanışıklıkları oradan.) Dünya çocuklarının 40 yıldır sevdiği masal da böylece yetişkinler için yazılmış komik, sarsıcı ve karanlık bir romana dönüşmüş.
Vahşi Şeyler’in kahramanı Max annesi ve ablasıyla yaşayan bir çocuk. Üç kişilik bu dünya küçük ama çok karışık. Zehir gibi zekasına rağmen Max’in bile içinden çıkamadığı şeyler var. Babasının onları niye terk ettiğini, annesinin niçin eve genç bir sevgiliyi getirdiğini bilmiyor. Ha bire süslenip püslenip dışarı çıkan ablasının ona artık niçin vakit ayırmadığını da çözemiyor. En önemlisi yetişkinlerin zevk aldığı her şeyi kabahat saymasını bir türlü anlayamıyor.
Yerinde olsanız ne yapardınız? Kahramanımız belki sıkıntıdan belki elinden sadece bu kadarı geldiğinden, vahşi hayaller kurmaya başlıyor. En sonunda da evden kaçıp ormana sığınıyor. Sonrası işte bu macera… Canavarı andıran mahluklarla tanışıyor hatta bin türlü hadiseden sonra onların kralı seçiliyor. Fakat Max şunu keşfediyor çok geçmeden: İnsan ya da canavar fark etmiyor, başkalarıyla birlikteliğin, yaşayarak öğrenmek gereken bazı çok mühim kuralları var. O kurallara uymayan kral bile olsa mutlu olamıyor. Yani işler daima ve mutlaka karışıyor.
Sendak zihni acayip işleyen, olağanüstü illüstrasyonlar çizebilen ve birkaç cümleyle dünyanızı değiştirebilen yazarlardandı. Şiirsel ve eğlenceliydi. Küçükken onun Madeleine serisine bayılırdım. Hâlâ da ara sıra karıştırırım…
Eggers ise çağdaş Amerikan edebiyatının en iyi romancılarından. Müthiş Dahiden Hazin Hikaye adlı romanında, “her şeyi ve daha fazlasını” isteyen, hayallerinden sorumlulukları adına vazgeçmeyi reddeden kayıp kuşağın sayıklamalarını dile getiriyordu. Ne Nedir adlı romanındaysa, Afrika topraklarında tek başına hayatta kalma mücadelesi verdikten sonra Amerika’ya sığınan ve oyunu kurallarına göre oynamayı deneyen mülteci Valentino Achak Deng’in hikayesini anlatıyordu. İkisi de insanın yüreğini acıtacak kadar dokunaklı, deyim yerindeyse “hazmı zor” romanlardı.
Masalsı bir dünyada geçse bile Vahşi Şeyler de öyle. Bir kurt kostümünün içine gizlenmeye ve sinirinizi bozanları ısırmaya pek azınız cesaret etmiştir ama sizin de sizin de kontrolü kaybettiğinize inandığınız, olup bitenleri katlanılmaz bulduğunuz, herkesin size karşı hareket ettiğini düşündüğünüz ve kendinizi çok yalnız hissettiğiniz olur. Öyle zamanlarda kaçıp uzaklara gitmek istersiniz. Ben isterim. Gidebilsek daha mutlu, huzurlu, bilge insanlar olarak geri dönecegiz belki.
Ama işte cesaret edemeyiz. O yüzden de devamında neler olacağını hiç bilemeyiz. Vahşi Şeyler bunu görmek için iyi bir yol. Biraz ileri gidersem; birlikte yaşamayı savaşlar ve hırgür yüzünden imkansızlaştırdığımız bir zamanda, birbirimizle yeniden iletişim kurmayı öğrenmek için bir rehber bile olabilir.
Gülenay Börekçi
Bunlar da ilginizi çekebilir :
Sendak hayranıyım ve bu kitaba en sevdiğim yazarın getirdiği yorumu okumak için heyecanlanıyorum..