Enid Blyton illüstrasyonları + yeşil sırtlı “ideal” kitaplar
Her şey Mine Şen’in vintage çocuk kitaplarıyla ilgili yazımdan sonra gönderdiği kısa mesajla başladı:
“Yazınızı büyük bir zevkle okudum. Yalnız olmadığımı bilmek çok güzel bir his. 1970’lerde Fransız yayınevi Hachette’in Yeşil ve Pembe Kitaplık adıyla çıkardığı kitapları, burada Baskan Yayınları çıkartırdı. Ben Enid Blyton’dan sonra bu kitaplarla da dayım sayesinde tanıştım. Paul Jacques Bonzon’un Altı Kafadar’ı, Teğmen X’in Langelot’su, Odette Sorensen’in Kare As Grubu ve Georges Bayard’in Michel’i; hepsi benim çocukluk arkadaşlarımdı… Şimdiki çocukların kaçırmasına çok üzüldüğüm, muhteşem illüstrasyonları olan ve bugün çıksa koşa koşa yeniden alacağım kitaplar…”
Tutkulu bir okuru görür görmez tanırım. hele çocukken okuduğu kitaplara özenip çete kurmaya falan çalıştığını söyleyenleri hemen anlarım. Öyle durumlarda hep yaptığım şeyi yaptım ve Mine’den yeşil sırtlı Baskan Yayınları kitaplarını anlatan bir yazı yazmasını istedim. (Çocukken Mine gibi ben de çete kurmayı denemiştim ama heyhat, arkadaşlarımın hiçbiri böyle leziz maceralardan anlamıyordu. Çaresiz tek kişilik çetemle devam ettim. Bu arada İdeal Kitaplık serisinin hiçbir kitabını okumadım ama bundan sonra sahaflarda onları da arayacağım.)
Mine’yi Egoist Okur’da daha sık görmeyi umuyorum. Çok teşekkürler ona ve yürekten sevgiler… Bu arada yeni Enid Blyton kapaklarını ben de pek sevemiyorum.
Vintage çocuk kitaplarını keşfediyoruz
Son 50 yıldır her kadının çocukluk kahramanı: AYŞEGÜL
Enid Blyton’dan Baskan Yayınları İdeal Kitaplık Serisi’ne
Polisiyeye ve macera kitaplarına merakım çok küçük yaşlarda başladı.
Çocukluğumda en sevdiğim yazar Enid Blyton’dı. Anneannemin yetişkinler için olan kütüphanesine dalmadan önce benden on yaş büyük dayımın çocuk kitaplarıyla tanışmıştım.
En çok da Afacan Beşler’i severdim. Tabii Gizli Yediler de vardı ama Afacan Beşler favorimdi. Bir Dolap Kitap’taki şu yazıdaki gibi hissederdim ben de.
“Kepçe Adası’nın kayalıklarındaki yosunların, tombul yanaklı aşçı kadının yaptığı kekin kokusu burnuma dolar gibi olur, Miço’nun köpeği Pafi’nin neye benzediğini, Reis’in güven veren yüzünü, huysuz bilim adamı amcanın çalışma odasını görür gibi olurdum.”
Tabii o zamanlar karakterlerin isimleri uyduruk (Reis, Hako, Miço ve Gamze), çeviriler dandikti ama bunlar benim umurumda bile değildi. O kitapları öyle çok severdim ki, birkaç arkadaşımla bir araya gelip çete kurmaya çalışır, maceralar yaşamayı hayal ederdim. Maalesef, ne Afacan Beşler gibi bisikletlerimizle tatile gitme şansımız vardı, ne de Gizli Yediler gibi kapısında GY yazan gizli toplantı yapabileceğimiz eski kulübemiz.
Ama televizyonun hayatımızda bu kadar yer kaplamadığı zamanlardan birinde, okuldan eve geldiğimi, annem mutfakta yemek hazırlarken radyoda çocuk piyesleri dinlediğimi hatırlarım. İşte bu piyeslerden bazıları da Afacan Beşler’in maceralarından oluşurdu. Kısacası Enid Blyton’u sadece okumamış, Sungun Babacan’ın muhteşem sesinden dinleme şansını da akalamış bir nesle aitim ben.
Birkaç sene önce Artemis Yayınları Afacan Beşler’i yeniden bastı. Bu yeni baskıların çevirileri, hikaye anlatımı eskilerine göre çok daha iyi. Artık Miço’nun adının George (Georgina), Kepçe Adası’nın da aslında Kirrin Adası olduğunu biliyorum. Ancak bu sefer de kapakları güzel bulmuyorum. Süslü bir Afacan Beşler yazısı değil de, tıpkı Enid Blyton’ın orijinal kitaplarındaki gibi oçcukların hayal güçlerini renklendirecek resimler, illüstrasyonlar görmeyi isterdim.
Darrell’ın adı Dolly, Mallory Towers ise Kartalkaya olmuş!
İlk para kazanmaya başladığım yıllarda, Taksim’deki şimdi kapanan Arkadaş Kitabevi’nde Enid Blyton’un Kelebek Yayınları’ndan çıkan Yaramaz Kızlar serisini görmüştüm. O ana kadar karmakarışık ve eksik bir şekilde okuduğum serinin tamamı karşımda duruyordu. Birkaç kez dükkana girip çıktım, seriyi karıştırdım… Sonunda da bütün kitapları toplayıp kasaya gittim ve o zamanın parasıyla hatırı sayılır bir miktar ödedim ama umurumda bile değildi. O kitaplar benim çocukluğumdu. Meğer Yaramaz Kızlar diye çıkan bu seri, Enid Blyton’ın orijinal Malory Towers serisinin çevirileri değilmiş. Hepsi Almanca’dan dilimize çevrilmiş. İlginç değil mi?
Sonradan öğrendiğime göre, Enid Blyton, Malory Towers serisinden altı kitap yazmış. Daha sonra yazarın izniyle Pamela Cox altı kitapla seriye devam etmiş. Orijinal kitaplar kahramanımız Darrell Ryder’ın yatılı okul maceralarını anlatırken, devam kitaplarında Darrell’ın kızkardeşi Felicity’nin maceraları anlatılıyor.
Bizim Yaramaz Kızlar olarak bildiğimiz Almanca versiyonlarından dilimize çevrilenlerde Darrell’ın adı Dolly, okulun adı ise Kartalkaya olmuş. Ayrıca Enid Blyton’ın orijinal kitaplarının üstüne bir 12 roman daha yazmış Alman yazar. Bu kitaplarda Dolly okuldan mezun olduktan sonra, Kartalkaya’nın hemen yanında açılan kardeş okul Kartalyuvası’na gidiyor. Kartalyuvası’ndan sonra da çok sevdiği okuluna eğitmen olarak dönüyor, evleniyor ve bir kızı oluyor.
Artemis Yayınları, Afacan Beşler gibi Enid Blyton’ın bu serisine de el atmış ve onları orijinale sadık kalarak bu kez Malory Kuleleri adıyla yeniden basmış. Hangisi daha güzel diye sorarsanız, Artemis’in baskısı, çeviri kalitesi bakımından çok daha güzel. Zaten biri orijinal, diğeri Almanca kopyaları… Yalnız benim için yine kapak sorunu var. Şimdiki çocuklar seviyordur belki ama ben bugünün kitap kapaklarını sevmiyorum Hayalimdeki çocuk kitaplarında, yetenekli sanatçılar tarafından özel olarak çizilmiş resimler var.
Enid Blyton bahsini kapatırken; Blyton, William Shakespeare ve Agatha Christie’den sonra kitapları farklı dillere en çok çevrilen üçüncü yazarmış. Bir zamanlar kitapları yasaklanan, hatta bazıları tarafından ırkçılık, cinsel ayrımcılık ve yabancı düşmanlığıyla suçlanan biri için bu oldukça garip bir durum. Bana göre ise Enid Blyton, bilgisayarın olmadığı bir çağda çocuklara macera dolu bambaşka bir dünya sunmuştur, o kadar.
Uzun zamandır oğluma okumayı sevdirmek için İdeal Kitaplık ile Afacan Beşler ve Gizli Yediler kitapları almak istiyordum. Yazınızla beni yüreklendirdiniz. Hemen internetten sahaf sitelerine girip çocuklarıma bunlardan alacağım. Teşekkürler…
Enfes bir konu !!! Ben de Mine hanım gibi 1970lerin son yarısında okumaya başladığım Langaleot ve Kare As hayranı idim. Başkan yayınları nın bu romanlarını hayranlıkla okurdum . 3 Silahsörler ve Ivanhoe de eklmemem lazım . Ankara’da oturduğumuz yere yakın Haşet kitabevi ( o zamanlar iş yerleri Türkçe idi sanırım) ne sık sık ugrardım . Sanırım Fransızcalar orada idi , Türkçeleri nereden alıyordum onu unuttum !!
birden karşıma çıktı bu seriden bir kitap. Çocukluğuma gittim acaba hala varmı ? diye araştırırken yazınızı gördüm okuyunca çok mutlu oldum. yüreğinize sağlık. yeni hedefim bu kitaplar gerisini yeniden toplamak onlara kütüphanemde yer açmak. Kitaplarla kalın…
Ne güzel, ben de benzer hisler içinde bir dolu kitap topladım çocukluğumdan, umarım bulursunuz.