Egoist okur

Erkekliğin imkansız iktidarını konuşmanın tam zamanı

Erkek egemen toplumda hangi erkekler egemendir? Bütün erkekler bu erkek egemen düzenden memnun mudur? Reddeden, başarısız olan, diğerlerinden farklı olan erkekler ne yapar? Erkekleri değiştiren, “bozan” durumlar nelerdir? Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Serpil Sancar “Erkeklik: İmkansız İktidar” adlı araştırmasında bu sorulara cevap arıyor.

Erkekliğin imkansız iktidarını konuşmanın tam zamanı

“Bu ülkede başka bu kadar önemli sorunlar yaşanıyorken, kadın-erkek eşitliğini düşünmenin sırası mı?” diyen görüşe alışkınız. Kimi zaman tartışıyoruz, kimi zaman da üzerinde durmamayı tercih ediyoruz. Oysa genç, yaşlı, kentli, köylü, evli, bekâr, boşanmış, Alevi, Sünni, Türk, Kürt, çocuklu, çocuksuz, sağcı, solcu, dindar, ateist, heteroseksüel, gay, zengin ya da yoksul sayısız erkekle iktidar, namus, şeref, vatan, iş, ticaret, politika, sağlık, aile, evlilik, kadınlar, çocuklara dair röportajlar yapan, onlara kendilerine ve toplumdaki yerlerine nasıl baktıklarını soran Prof. Dr. Serpil Sancar’ın araştırması dünyada sınıfsal ve etnik eşitsizliklerin giderilmesinin, cinsiyet eşitsizliklerinin giderilmesiyle ayrılmaz biçimde iç içe olduğunu ortaya koyuyor.

Erkeklik neden ‘imkansız iktidar’?

Çünkü çok süper nitelikler bekleniyor erkekten. Bir kere, en az birkaç kişiyi geçindirecek bir para kazanacak. Sonra hep yerinde kararlar verecek. Bedensel olarak güçlü, cinsel olarak aktif olacak. Gerektiğinde dövüşçü-savaşçı niteliklerini kendine yakıştıracak kadar gözü kara davranacak. Egemen erkeklik tanımı aslında bir iktidar tanımı; yani güç, para, akıl, yönetme becerisi, gerektiğinde şiddet kullanarak boyun eğdirme… İnsanın tüm bunları aynı anda gerçekleştirmesi çok zor. Ve o nedenle de bu tanımlara uyan bir erkek olabilmek nerdeyse imkânsız.

Erkek egemen kültürün iktidarının birçok erkeğin de canını yakan bir şey olduğunu söylüyorsunuz…

Eril iktidar ve eril şiddet sadece kadınların değil, birçok erkeğin de canını yakıyor. Güç ve iktidar konumlarına ulaşmak için erkekler de birbirlerini eziyor, dışlıyor. Erkekler arasındaki rekabet ve kazanan olmak için birbirlerine uyguladıkları şiddet ve ayrımcılık, kaybeden erkekleri eril iktidarın nimetlerinden yararlanmaktan mahrum bırakıyor. ‘Erkek dayanışması’ çoğu zaman lafta kalıyor. Öte yandan egemen erkeklik değerleri ‘aile’, ‘piyasa’, ‘ordu’ gibi güçlü ataerkil kurumların işleyişiyle sürekli kılınıyor. Erkeğin kazandığı paraya ve onun tarafından bakılmaya bağımlı ev kadınının varlığı da bunu garantiliyor. Erkekler para kazanarak dünyada ne kadar çok şeyin sahibi olabileceklerini öğreniyorlar ve para peşinde koşarken, birçok erkek egemen kurumu da yaşatmış, ayakta tutmuş oluyorlar.

İster dünyayı yönetsin, ister bir gecekonduda yaşasın, her erkeğin iktidar olabildiği bir alan yine de var. Burada kadınların erkek egemen kültürle işbirliğinden söz edilebilir mi?

Aslında erkekler dünyasında şöyle ya da böyle bir başarı elde edememiş, yani en azından karısının ve çocuklarının karnını doyuracak kadar para kazanmayı becerememiş ya da genelevde bir kadın satın alacak kadar parası olmayan bir erkeğin bence sahip olacağı bir iktidarı kalmıyor. Yine de tabii bu konularda kadınların kışkırtması ya da işbirliğinin rolü çok belirleyici. Erkeklerin iktidarından pay alan kadınlar onların eril iktidar tarzlarını onaylar görünüyorlar. Bu nedenle kadınların erkeklerden beklentilerinin değişmesi önemli.

Erkeklerin payına ne düşüyor?

Onların da sorumlulukların kadınlarla daha eşit ve adil paylaşıldığı bir yaşam biçimini arzulamayı öğrenmeleri gerekiyor. Ama ‘oyunu oynamayı reddeden’ erkeklere dair örnekleri görüyoruz; bir erkeğin, erkekleri para kazanma makinesi haline getiren ya da savaş silahı yerine koyan egemen erkelik değerlerine karşı çıkıp ‘hayır’ demesi mümkün. Yani erkekler değişiyor. Bu değişim sürecinin sonunda neyin geleceğini bilmiyoruz. Hazır bir reçetemiz de elbette yok. Bunu erkekler yaşayarak görecek, tanımlayacak ve dile getirecek, toplum da üzerinde düşünüp, tartışıp öğrenecek. Bunlar zorlu toplumsal dönüşümler. Ve bu dönüşüm Türkiye’de çok hızlı gerçekleşiyor.

Şiddet karşısında suskunluk

“En çarpıcı sonuç, birçok erkeğin sadece kadınlara yönelen eril şiddet karşısında değil, kendi yaşamlarında diğer erkeklerden gördükleri şiddet karşısında da sessiz ve suskun kalmaları oldu. Erkekler babalarından, arkadaş gruplarında üstünlük elde etme mücadelesindeki diğer erkeklerden, iş dünyasında rakiplerinden şiddet görüyorlar. Sorulduğunda hafızalarının deriliklerinden bu tür olayları bulup çıkartıyorlar. Ama buna ilişkin bir itiraz, haksızlığa uğramışlık duygusu genellikle ifade edilmiyor. Yani erkeklerin eril şiddet karşısındaki suskunlukları çok şaşırtıcı.”

Baba-oğul ilişkisizliği

“Konuştuğum erkeklerin en az yarısının babalarıyla ilişkileri sorunlu ve çatışmalıydı. Otorite sağlamak adına babalar oğullarının yaşamında önemli duygusal eksiklikler yaratıyor, bu eksiklikler de başka şeylerle dolmuyor. Babalar oğullarına ‘erkekliği öğretmek’ isterken, onların sevgi ve şefkatten yoksun büyümesine sebep oluyor. Halbuki bir erkek kendi bedenini bir silah gibi kullandırtmamayı en iyi babasından öğrenebilir.”

 Anneden öğrenmeyen bir toplum muyuz?

“Sanılanın aksine, temel değerlerimizi anneden öğrenmiyoruz, çünkü kadınların deneyimleri, yaşam stratejileri önemsiz sayılıyor, toplumsal başarıda avantaj ya da değer de sağlamıyor. Egemen olan anlayış şu: “Sen anneye saygıda kusur etme ama kendi başarını erkeklik stratejileri üzerine, yani rekabet, çıkar, tabi kılma, egemen olma, boyun eğdirme benzeri değerler üstüne kur.”

Kitaptan

Babam patronumdur

“Yatılı okul babamdan kaçma fırsatı oldu.”

“Babamdan hem nefret ederim, hem severim.”

“Kızıma miras vermem ama diploma veririm.”

“Baba otoritesini tesis etmenin yolu sertliktir. “

“Babam patronumdur.”

“Babamın yanında çocuğumu sevemezdim, karıma adıyla hitap edemezdim.”

Psikolog yerine genelev

“Hangi erkek aldatır? İkanı olanların yüzde 95’i.”

“Eşim yurtdışında bana serbest gün tanır, istediğimi yapayım diye.”

“Aldatma itiraf edilmez, bilmezden gelinir.”

“Bizim kuşak psikolog yerine geneleve gider.”

“Erkek egemenliği evrensel, Tanrı öyle istemiş.”

“Kadın açgözlüdür. Erkeğin ağır çalışma koşullarını anlamaz.”

“Erkekler güzellik, kadınlar para arar.”

“Namus öldürmeyi gerektirir.”

Otoritem, kişiliğimdir

“Erkeğin iktidarı bilgiden gelir.”

“İş ilişkilerinde bir ikram türü olarak seks vardır.”

“İş dünyası, fuhuş dünyası ve bürokrasi iç içe.”

“Aşk acısı erkeklik egosunu bozar.”

“Kadının kocası varken konuşması erkeği bozar.”

“Kadını geçindiremezsen vır vır konuşur, sen de hırsız olursun.”

“Vuracaksın, altta kalırsan gittin!”

“Otoritem, kişiliğimdir.”

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments