Egoist okur

Yağmur damlalarını izliyordu

Bir zamanlar Cat Stevens mı söylemişti, ilk yaranın aynı zamanda en derin yara olduğunu? Füsun Saka da öyle bir yarayı anlatıyor yazısında, asırlar önce açılan, gene de üzerini kaplayan kalın kabuğa rağmen bir türlü kurumayan, içten içe acıyan ve acıtan… Daha doğrusu Füsun değil de, onun hikayesine misafir olan yağmur damlası anlatıyor. O yağmur damlası az sonra güneş ışıkları yüzünden buhar olup havaya karışacak, düştüğü yerde belli belirsiz beyaz bir leke kalacak sadece… Sonra? Yeniden bulutlarda ağırlaşıp yeryüzüne akmayı, yine aynı yere düşüp hikayesini tamamlamayı ümit edecek. Füsun Saka’nın derinlerdeki bir yarayı hem anlattığı, hem de olağanüstü bir zarafetle fotoğrafını çektiği yeni Zamansız Hikaye’miz huzurlarınızda…

Gülenay Börekçi

fusun-nude

Yağmur damlalarını izliyordu

Yaklaşık bir saattir yağmur damlalarını izliyordu. Ne kadar yuvarlak, saydam ve renksizdiler. Daha doğrusu düştükleri zeminin rengini alıyorlardı. Elini camdan dışarı doğru uzattı. Damlalardan biri tam da avucunun içine düşüverdi. “Pat” diye bir ses çıktı. Damlanın küçüklüğünden ve saydamlığından beklenmeyecek kadar tok bir ses çıkmıştı. Öylece kaldı. Sessizdi; kendisiyle konuşulmasını bekliyordu sanki. Yağmur damlasına eğilip fısıldadı: “Bana anlatmak istediklerini dinleyebilirim.”

Bu onayı bekliyor gibiydi yağmur damlası. İçinde birikenleri bir çırpıda anlatması imkansızdı ama zamanı azdı. Güneş çıktığı anda buharlaşıp uçacaktı. Kısacık bir ana sığdırmalıydı anlatacaklarını. “Ne tuhaf!” diye düşündü, birisi onu dinlemek istiyordu ama işte zaman yoktu. Nereden başlamalıydı, hazırlıklı değildi anlatmaya ama anlatmak istiyordu…

Damla onu dinleyen adamın yüzüne hiç bakmadan anlatmaya başladı… “Bir zamanlar tam göğsümün üzerinde küçük bir yara vardı. Küçüktü ama bir türlü iyileşmiyordu. Sonra kabul bağladı. Onu hatırlıyorum. Şimdi neden ilk olarak o geliyor aklıma bilmiyorum ama en canlı hatıram bu. Belki her canım yanım yandığında, elim o yara kabuğunun üzerine gittiği içindir bilemiyorum… Canımı acıtıyordu, çok büyük bir yara gibi görünmüyordu ama her dokunduğumda canım yanıyordu. Yaranın iyileşmesi ve kabuk bağlaması için ona asla dokunmamam gerektiğini söyledi herkes. Kendime çok zor hakim oldum ama bekledim. Sonunda gerçekten kabuk bağladı. Çirkindi görüntüsü… Zaman almıştı ama kabuk bağladığını görmek beni sevindirmişti yine de. Sonrasında bir gün aynanın karşısına geçtim ve büyük bir keyifle o kabuğu kaldırmaya başladım. Başlarda her şey normal gibiydi ancak ilerledikçe kabuğu tamamen kaldırmaya çalışmak imkansızlaştı. Acıyla birlikte yara daha da derinleşti. Kabuk her seferinde biraz daha kalınlaştı ama altta kalan yara hiç kurumadı. Şimdi ben o yaranın ne zaman ve neden açıldığını anlatabilecek kadar iyi biliyorum. Ancak o kadar uzun bir hikaye ki… Üstelik nefesim birkaç dakika içinde tükenecek… Bir daha yağacak yağmuru beklememiz gerekiyor. Umarım o zaman ben yine sizin bulunduğunuz bir yere ulaşabilirim.”

Yazı ve fotoğraflar: Füsun Saka

Yazarın Deviantart sayfası

Subscribe
Notify of

12 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments
Deniz Turhan Hotiç
12 years ago

Çok hoş, çok yalın… Su gibi… Günüme hoşluk kattınız, teşekkür ederim. Yarasız bir yaşam diliyorum..

füsun saka
12 years ago

Yorumunuz için çok teşekkürler Deniz hanım

Şule Tüzül
12 years ago

Füsun
12 years ago
Reply to  Şule Tüzül

Ne diyeyim…

burcu yıldızer
12 years ago

Bazen hayat, bir şeyleri avuçlarımızı açarak beklediğimiz; bazen de sıkı sıkıya kapatmışken o parmaklardan oluşan ama aslında duygularımızın kalın yumruklarına denk düşen anlarda gelir. (Düşen yağmur damlası yahut bambaşka bir şey olsa dahi duymak öylesine zordur ki ya da biz belki de duymamayı, kendi içimize bir salyangoz misali katlanıp uyumayı tercih ederiz.) İlkinde ise bütün hesapları kapatmış, genel geçerleri bir kenara koymuş, sabahın ilk ışıklarına yeniden tatlı bir aşinalık başlamıştır. İşte böyle bir zamanda düşmüş gibi bu yağmur damlası. “Damlalardan biri tam da avucunun içine düşüverdi. “Pat” diye bir ses çıktı.” Öyle ki damlanın sesi kendisinden beklenmeyecek derecede güçlü çıkmış… Read more »

Füsun
12 years ago

Ben de yağmur damlalarını duyarım. Hem de yıllardır. Bazen anlatmak istediklerinden daha büyük anlamlar yükleyerek hem de:)))
Çok güzel bir yorum. Gerçekten teşekkür ederim

hande
12 years ago

özellikle fotoğrafa ba-yıl-dım!

Füsun
12 years ago
Reply to  hande

Teşekkürler:)

Candan Celik
12 years ago

Gundelik telastan yaralarimi kontrol etmemistim ne zamandir, yazindan sonra yokladim, oradaydilar… Belki azalmislardi, kabuklari dusmustu ama az da olsa izler duruyordu. Yillardan beri varolan yaralar, yer edinmisti. Canimi yakmiyorlardi belki ama varolmaya da devam ediyorlardi… Tesekkurler Fusun dusundurduklerine….

füsun
12 years ago
Reply to  Candan Celik

Candan çok teşekkür ederim. Ne güzel yazmışsın.

Emrahcst
12 years ago

Bazen şöyle bir düşünce sarıyor bedenimi gerçekten ulaşamadığım için mi bu kadar çok acıtıyor o yara yoksa yaranın yerine başka bir yara koyamadığım için mi ? Daha ne yeni bir yara edinebildim ne de o yaradan kopabildim… Çözümün hangisinde olduğunu kavrayabilsem ya yaraya gideceğim ya da yeni bir yara edineceğim. Arada kalınca aynen yazdığımız gibi bir her fırsatta yarayla uğraşıp onu kanatıp kanatıp duruyorum…

füsun
12 years ago
Reply to  Emrahcst

Yorumunuzun üzerinden epey zaman geçmiş:) Arada olmak-kalmak zordur hep