Egoist okur

“Gelecekte herkes 15 dakikalığına bir ünlüyle seks yapacak”

“2033: The Future of Misbehaviour” adlı kitap üzerine konuştuğumuzda, Hakan Bıçakcı söylemişti bunu. Oysa biz, gelecekte dünya dışı yaratıklarla veya robotlarla sevişeceğimize inanıp bir parça ürküyorduk. Ama tahminciler öyle demiyor. Onlara göre, seks hayatımızda öyle büyük değişiklikler olmayacak. Sadece “ilk bakışta aşk” dediğimiz şey yürürlükten kalkacak, çünkü partnerlerimizi uluslararası şöhretlerden seçeceğiz. Telif hakları ödenmiş ya da korsan, ama muhakkak “sanal” olarak…

Gelecekte seks neye benzeyecek?

Bir süre önce “2033: Future of Misbehaviour” (2033: Yaramazlığın Geleceği) diye bir kitap çıktı.

Nerve dergisinin Svedka’yla ortaklaşa çıkardığı kitapta aralarında Jay McInnerney, Will Self ve 33 başka İngiliz ve Amerikalı yazar, 2033 yılında seksin neye benzeyeceğine dair varsayımlarda bulunup öyküler, e-postalar ve günlükler aracılığıyla seksin geleceğini tartışıyorlar.

Nerve, kışkırtıcı denemeler, öyküler, fotoğraflar, istatistikler, uzman tavsiyeleri ve seks konusunda utangaç davranmaya ihtiyaç duymayan şahısların bloglarıyla, 1997’den beri seksin hayatımızda tuttuğu yeri bize hatırlatan ve bir ara Forbes dergisince ‘İnternetin En İyisi’ seçilen bir yayın. Svedka ise, “2033’te sadece Svedka içilecek” sloganıyla piyasaya sürülen ve tanıtımında büyük yıldızlarla sosyetik şöhretlerden yararlanan İsveçli bir votka markası.

Öte yandan, gezegenler arası flört, bir toplumsal iletişim biçimi olarak plastik cerrahi, ABD’nin müstakbel first lady’sinin uluslararası politik meseleleri dünyanın en eski usulleriyle, yani seksle çözen bir nevi genelev patroniçesi sıfatıyla, yani Madame Başkan olarak karşımıza çıkması gibi temalar çerçevesinde gelişen “Yaramazlığın Geleceği”nde yapılan tahminlerin hiçbiri çok da şaşırtıcı değil. (Belki katkıda bulunan yazarların daha çok Svedka içmesi gerekirdi!)

Kitaba göre, gelecekte cinsiyet değişimi ameliyatları kolaylaşıp ucuzlayacak. Uzun vadeli romantik ilişkiler kalmayacak, aldatma tarih olacak. Boşanma oranı yüzde 100’e erişecek. Baş ağrısı, seks yapmama bahanesi olmaktan çıkacak, zira insanlar sevgililerinin sanal gerçeklik ünitelerine yüklenmiş imgeleriyle sevişecekler. Yani yerimizden kalkmadan ‘temiz seks’ yapabileceğiz, çarşafları toplamamız da gerekmeyecek.

Kadın yöneticilerin hakimiyeti

Yazar Jay McInerney, iş hayatında kadın yöneticilerin hakimiyetini öngörüyor. Bu hakimiyete erkek çalışanlarını sadece mesleki amaçlarla değil, birer seks kölesi olarak kullanmaları da dahil.

Şöhret manyağı bir kültür alemi

Sivri dilli muhalif yazar Will Self ise Paris Hilton, Nicole Richie ve Linsday Lohan’a tapınan şöhret-manyağı ve tüm renkliliğine rağmen alabildiğine yavan günümüz kültürünün parodisini yazıyor.

Aseksüellik de ihtimal dahilinde

Ana Marie Cox tabloid gazetelerin gitgide tutucu bir tavır içine girmesinden de destek alarak 100 yıl öncesinin katı aile değerlerine döneceğimizi hatta aseksüel olacağımızı öne sürüyor.

Evet, oralarda düşünceler bu çerçevede… Peki ya bizim yazarların gelecekte seks tahminleri nasıl? Görelim…

Hakan Bıçakcı

“Korsan ya da yasal ama kesinlikle ünlü biriyle seks”

Gerilime göz kırpan romanlarıyla tanıdığımız Hakan Bıçakcı, “100 yıl önce olduğu gibi, önümüzdeki 30 yıl içinde de seks aynı olacak. Çünkü insanın en hayvani ve medeniyetten en bağımsız yönü söz konusu” diyor.

Tabii fiziksel yönü aynı kalsa bile, sekse yüklediğimiz ahlaki anlamlar değişecek. Bıçakcı’nın kehaneti, sanal gerçeklik mevzusunun iyice dallanıp budaklanacağı: “Sanal gerçeklik makineleri, ünlü simaların telif hakları ödenmiş veya korsan similasyonlarını misafir edecek ve herkes on beş dakikalığına bir ünlüyle olacak. Geleceğin elektronik üçüncü sayfaları da, makineleri kıskananların cinayet haberleriyle dolacak…”

Esmahan Aykol

“Seks bedene değil yüreğe ve beyne dair”

“M.S. 79’da inşa edilmiş bir randevuevinin duvarlarına, seks yapan çiftler resmedilmişti. Cinsellikte, bedenin sınırlarına hapsolduğumuzu ilk kez o gün keşfettim. Her şey binlerce yıldır aynı yapılıyordu; denenmiş, zevk alınmış ya da zevk verilmişti ama anlaşılan büyük bir sürpriz de çıkmayacaktı bu ‘seks’ denen şeyden.”

Esmahan Aykol şöyle devam ediyor: “Neyse ki, seksin bedene değil, yüreğe ve beyne dair olduğunu zamanla anladım. Bence seks, kokusuna, tenine, size dokunuşuna, bakışına, dudaklarına ve o dudaklardan çıkan sözcüklere bayıldığınız kişiyle yapılan şeyin adı. Dışardan bakıldığında, dün de, bugün de, 30 yıl sonra da bir şey değişmeyecek.”

Osman Börüteçene

“Çokeşli sanal sekse çağdaşlık diyeceğiz”

“Antik resim ve heykellere baktığımızda insanoğlunun eskiden cinsellik konusunda daha özgür bir ifade biçimi olduğunu görüyoruz. Her geçen bin yıl, günümüze doğru geldikçe hızlanarak bizleri daha tutucu, daha örtünmüş, daha iletişimsiz hale getirmiş. İnsanların cinselliğe dair içeriden bir dirençleri var ve yeni iletişim teknolojilerini aslında birbirlerinden uzaklaşmak için kullanıyorlar. Bunda iktidarların, inançları ve organize dinleri ustaca kullanmalarının da payı var. Son 10.000 yılın dinlerinde seks, önceki 10.000 yılların dinlerindekine oranla çok daha günah, kapalı, ayıp, şeytani.

BDSM dünyasının birçok insan için seksin yerini alması da bu yüzden. Fetişler, fantaziler var, bunların içinde güç oyunları var ama seksin kendisi bir türlü yok. İnternet ortamında, gerçek birlikteliklerin yerini sanal iletişim aldı ve teknoloji, insanların birbiriyle yakınlaşmamak için kullandığı zırhın adı oldu.

Gelecekte de bu değişmeyecek. Belki çokeşli sanal sekse çağdaşlık diyeceğiz. Herkesin tek sanal sevgilisi mi olmalı, yoksa birden fazla olabilir mi diye tartışacağız. Kapitalist sistem nasıl cinsel yaşamı evliliğe hapsederek hazzı ortadan kaldırmayı denediyse, gelecekte de insanların haz alırken kendilerini kötü hissetmesi için çabalamaya devam edecek.”

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments