Egoist okur

Goethe şeytan çıkarıyor: GENÇ WERTHER’İN ACILARI

Johann Wolfgang von Goethe için Genç Werther’in Acıları bir iç savaşı, doğrudan kendi içindeki iyilik-kötülük mücadelesini simgeliyordu. Genç, hararetli, huzursuz yıllarına bir veda niteliği taşıyan bu romanda dile getirdiği şey aslında kendi arınma arzusuydu. O da tıpkı kahramanı gibi Charlotte adlı evli bir genç kadına umutsuzca âşık olmuş, reddedilmişti. Kısmen utanç, kısmen suçluluk hissediyordu. Bu yüzden kahramanının hikayesini bize nadiren şefkatle aktarsa da çoğu zaman acımasızdı. Bir eleştirmene göre Genç Werther’in Acıları, düpedüz bir “exorcism” yani şeytan çıkarma seansıydı ve Werther’in ölümü, simgesel olarak yeni ve çok daha ağırbaşlı, yetişkin bir Goethe’nin doğuşuydu.

Evet, Goethe’den bu minör başyapıtının Türkçede  sayısız çevirisi mevcut, bendekiyse Can Yayınları’ndan çıkan yeni çevirilerden biri. Kitabı ilk olarak lisedeyken okumuştum, şimdi yıllar sonra yeniden elime alıyorum… Elbette o zaman fark etmediğim müthiş bazı ayrınıları fark ederek… Büyümenin, yaşlanmanın iyi tarafları da olduğunu söylemiş miydim?

Goethe şeytan çıkarıyor: GENÇ WERTHER’İN ACILARI

Genç Werther’in Acıları 1774 yılında yayınlandı ve çok kısa bir sürede edebiyatın en sansasyonel fenomenlerinden oldu. Romantik akımın zirvesi başlanrgıç yıllarıydı ve Avrupalı okuyucular tutkunun yakıp kül ettiği bu genç adamın hikayesine bayıldılar. Goethe’nin solgun benizli kahramanının intiharı genç okuyucuları öylesine büyüledi ki Werther-Fieber (Werther Ateşi) salgını herkesi kıskıvrak etkisi altına aldı. Erkekler Werther gibi mavi frak, sarı yelek ve çizme giymeye, kadınlar Eau de Werther adlı parfümü sürmeye başladılar. Napoleon Bonaparte kitabı “bir başyapıt” olarak tanımladı. İntihar eden bir gencin cebinden Genç Werther’in acıları çıktı. O genç adamın intiharını başka genç adamların benzer intiharları izledi… Bu salgına mani olmak isteyen bir yazar tutup Genç Werther’in Sevinçleri diye bir roman bile yazdı.

Ressam Werther uygunsuz bir ilişkinin ardından huzuru taşrada arayan genç bir adamdı. Yeni bulduğu bu pastoral cennette Charlotte’a tutkuyla aşık oluyordu. Ne yazık ki aşkı karşılıksızdı, Charlotte’ın kalbi başkasına aitti. Bu yüzden Werther önce reddedilmenin acısını tadıyordu, sonra da kendini bu dünya için tamamen lüzumsuz hissederek ölmeye karar veriyordu. Okur da bütün bunları sonradan, genç adamın yazdığı mektupların ortaya çıkmasıyla öğreniyordu.

Goethe için Genç Werther’in Acıları, bir iç savaşı, doğrudan kendi içindeki iyilik-kötülük mücadelesini simgeliyordu. Genç, hararetli, huzursuz yıllarına bir veda niteliği taşıyan bu romanda dile getirdiği şey aslında kendi arınma arzusuydu. O da tıpkı kahramanı gibi Charlotte adlı evli bir genç kadına umutsuzca âşık olmuş, reddedilmişti. Kısmen utanç, kısmen suçluluk hissediyordu. Bu yüzden kahramanının hikayesini bize nadiren şefkatle aktarsa da çoğu zaman acımasızdı. Bir eleştirmene göre Genç Werther’in Acıları, düpedüz bir “exorcism” yani şeytan çıkarma seansıydı ve Werther’in ölümü yeni ve çok daha ağırbaşlı, yetişkin bir Goethe’nin doğuşuydu.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments