Gramer Nazisi: “Hey dostum, kusursuz gramer seksidir!”
Kendilerini Gramer Nazisi diye adlandıranları duymuş muydunuz? Ben çok sevgili Ayşe Karasu’nun HT Pazar’daki “Gramer Nazisi aranıyor!” başlıklı yazısından öğrendim ve fark ettim ki Nazi’nin gramer ırkçılığı yapanı karşısında boynum kıldan incedir, ona her durumda uslu uslu boyun eğebilirim… Neden biliyor musunuz, çünkü kusursuz gramer seksidir ve düzenli olarak yapılan gramer hatası kadar insanın seksapelini zayıflatan, eksilten bir şey yoktur.
Gülenay Börekçi
Gramer Nazisi: “Hey dostum, kusursuz gramer seksidir!”
Geçenlerde çok uzaklarda oturan bir arkadaşım telefon etti, Egoist Okur’daki röportajlarımdan birini okuyup çok beğenmiş ama “Tape hatası olduğunu düşündüğüm bir iki düşük cümle var, söyleyeyim mi söylemeyeyim mi epeyce düşündüm, sonra aramaya karar verdim” dedi.
Niye o kadar düşündüğünü sordum tabii, sormaz mıyım? Kızanlar oluyormuş böyle şeyler için aradığında, “Yazıda ne dediğim belli nasılsa, birkaç ufak hatadan ne çıkar, okuyan ne demek istediğimi anlıyor ya” falan diyorlarmış. Dedim ki, “Ben kızmam, gene görürsen ve üşenmezsen mail at yahut söyle, minettar kalırım.”
Sanırım bu konuda kibirli biri olmadığım için şanslıyım. Ama emin olun herkes böyle değil. Hatta yazısını yayınlamadan önce düşük cümleleri düzelttiğim, fazlalıkları ayıkladığım için alınganlık edenler bile var. Alınganlık lafın gelişi aslında, bazıları daha ileri gidip öfkeli laflar ederek yazısını geri çekiyor, bazen de küsüyor.
Savrukluğun zirvesi ve sofrada ağız şapırdatmak kadar itici bir şey
Şahsen yazıyla uğraşıp da dil duygusu taşımayanlara, anlamı bütünüyle değiştirebilen inceliklerden habersizmiş gibi davrananlara sinir oluyorum. “Dahi” anlamına gelen ‘de’leri, ‘da’ları bitişik yazanlar, ‘ki’ bağlacını ne yapacağını bir türlü bilemeyenler beni delirtiyor. İnsanın yazarken bazı basit kuralları akılda tutamaması savrukluğun zirvesi gibi geliyor bana, en az sofrada ağız şapırdatmak kadar itici bir şey…
Bir de özgür tabiatlı oldukları için kurallara uymamayı tercih ettiklerini söyleyenler var ki onlara artık söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Klişe hataların bağımlısı olmanın insanı özgür tabiatlı kılmadığı kesin, değil mi?
Gramer cahilleri neyse de, ben esas gramer tembellerine tahammül edemiyorum. Yani yazdığı yazıyı dönüp ikinci kez okumayanlara… Yaptığı yanlışlar söylendiği halde sonraki yazılarında da aynı yanlışları adeta bir inat ve gurur nişanı gibi karşınıza çıkaranlara… Zeki olup dili önemseyen ama başkalarının yazılarında dalga geçtikleri gramer hatalarını kendi yazılarında nedense görmeyenlere…
Konuyla tam alakalı değil ama aklıma geldi, bir de neye sinir oluyorum biliyor musunuz: Falanca ünlü yazarı ticari ve popülist bulan, kendi yazarlarının Leyla Erbil, Sevim Burak gibi dili dönüştüren ustalar olduğunu, edebiyat anlayışlarını onların temsil ettiğini söyleyen birtakım genç yazarlar var. İşte onların romanlarını, öykü kitaplarını alıp baktığımda dilin nasıl döküldüğünü görünce bu kendini bilmezlik karşısında nutkum tutuluyor. Keşke dili bu büyük yazarların yaptığı gibi eğip bükebilmek için ona çok hakim olmak gerektiğinin farkında olsalardı…
Gramer özürlüler her yerde!
Geçenlerde çok sevgili Ayşe Karasu’nun HT Pazar’daki köşesinden öğrendim; İngilizcede “Grammar Nazi” diye bir terim varmış. Gramer Nazi’leri, sosyal medyada dili hatalı kullananların başına cellat kesiliyorlarmış. “Gramer Zorbası” desem olur mu acaba? Açıkçası bilmiyorum, Nazi de zorba da hoşuma gidecek kelimeler sayılmaz ama demin anlattım ya, dili utanmazca örseleyip bozanlar, katledenler de hoşuma gitmiyor.
Hem sadece sosyal medya mı, gramer özürlüler her yerdeler… Mesela geçen yılın yayıncılık fenomeni Fifty Shades of Grey (Grinin 50 Tonu) bu açıdan resmen dökülüyordu.
Burnundan kıl aldırmayan kültür abideleri İngilizlerin memleketinde böyle bir roman -hem de saygıdeğer mi saygıdeğer bir yayınevi olan Penguin tarafından- yayınlanabildiğine göre durum hakikaten vahim demektir.
Bizdeyse işler daha da beter. Ünlü bazı edebiyatçıların yapıtlarında korkunç hatalar bulabiliyor insan. Editörler uyuyor mu, yayınevi yöneticileri yüzleri kızarmadan insan içine nasıl çıkıyor gibi sorular üşüşüyor zihnime. Hepsi de cevapsız kalmaya mahkum. Ne hazin ki bu gramer meselesini umursayanlara hakikaten nadir rastlanıyor.
Eh, bu durumda benim de Nazi’nin gramer ırkçılığı yapanı karşısında boynum kıldan ince oluyor, ona uslu uslu boyun eğmekten ve desteklemekten başka çarem kalmıyor.
Son olarak… Gramer cahillerine ya da tembellerine söyleyecek bir sözüm daha var: Kusursuz gramer seksidir. Daha beteri, gramer hataları kadar insanın seksapelinden eksilten bir şey yoktur.
Her neyse, Ayşe Karasu’nun aşağıda küçük bir bölümünü göreceğiniz yazısını okuyun. Bildiğiniz, tanıdığınız bir gramer nazisi grubu varsa bana haber vermeyi de ihmal etmeyin…
Gülenay Börekçi
Gramer Nazileri’nin işareti: Gamalı Harf.
Gramer Nazisi aranıyor!
Ayşe Karasu’nun HT Pazar’daki köşesinden…
Facebook’taki “The British Grammar Nazis” sayfasında abuk sabuk yazımları, heceleme hatalarını afişe eden bir grup var. İşte paylaştıkları bir bilgi: Prof. Henry Brubaker adlı araştırmacı, küçük gramer hatalarını görme yeteneği olan insanların mükemmel bireyler olduğunu tespit etmiş. Brubaker’in araştırmasına göre “Şu kelimede neden kesme işareti yok” diye çıkışma cesareti olanlar, aslında herkesten daha iyiymiş. Noktalama, heceleme konusunda mükemmeliyetçi davranan bu “entelektüel ve etik” bakımından üstün insanlara “ukala ve küstah” demek haksızlıkmış. Gramer takıntısı olan insanlar da dili koyverirse, uygarlık filan kalmaz, ortalık çamur deryasına dönermiş.
Brubaker’in sözlerinden de anlaşılacağı üzere bu Gramer Nazileri, birer nefret nesnesi. Ben de Gramer Nazisi olabilirdim dedim ama, ılımlı cinsinden. Asla şiddet ve zorbalığa başvurmazdım. ABD’de bir kamu kurumunun tabelasındaki “and” sözcüğünde “d” harfi olmadığı için eline düdüklü tencereyi alıp, “İçinde bomba var, o d’yi koymazsanız, tabelayı havaya uçururum” diye kapıya dayanan Amerikalı kadar obsesif değilim.
yaklaşık on beş yıl düzeltmenlik, editörlük gibi işlerle uğraştıktan sonra bu yazıyla karşılaşmak bana pek hoş duygular tattırdı. bir yanda yazım ve anlam bilgisi konusunu pek önemsemeyenler, diğer tarafta bunu abartanlar. bizim topluluğumuzun sıradan eğilimleriyle tutarlı aslında; ama sanırım ifrat tefrit salıncağında eğlenmenin tadını kaçırdık biraz. yazıyla ilgili mesleki dönemimde birçok yazarın yazısını, kitabını düzelttim iş gereği. basit hatalar yapanlar da vardı, benim “dil sakarı” dediğim komik hatalar yapanlar da… hatta vahim hatalar yapanlar da… bu yazarların bazıları çokça ünlüydü de üstelik. meslekteki ilk yılların ardından içimde yavaş yavaş bir insanın mahremine girdiğime dair bir duygu oluşmaya başladı içimde. yazarın… Read more »
Aaa, Sedat ne kadar özlediğimi fark ettim bu yorumu okuyunca :))) Hatta bir 10 dakika sonra seni arayaceğım. Uzağa gittin diye sesini duymayacak da değiliz di mi?
Editörken düzeltmelerini yaptığın yazarları çıplak gördüğün için ne diyeyim, senin adına üzgünüm, çünkü bazıları gerçekten hiç “seksi” değil :))) Neyse ki geçti gitti bitti…
Merhabalar,
Saramago hakkında ne düşünüyorsunuz? Filin Yolculuğu adlı romanını okuduğumda epeyce şaşırmıştım. Tüm kurallara başkaldıran bir üslubu var.
Sedat Bey, cümleye büyük harfle başlamayı bilmeden bu yorumu yazabiliyor olmanıza açıkçası çok şaşırdım.
Ben genellikle karışmam yorumlara ama buna karışacağım…
Sedat İstanbul’u terk edip doğayla baş başa bir hayatı seçmeden önce tanıdığım iyi editörlerdendi. Hâlâ iyidir de o işi yapmıyor, toprakla falan uğraşıyor artık.
Her neyse, şaşırmayınız demek için girdim araya ve tercihlerle hataları birbirinden ayırmak gerektiğini söylemek istedim. şair e.e.cummings’in adını sıkıysa onun yanında büyük harfle yazmayı deneseydiniz mesela…
Sevgiler :)
İlgimi çektiği için yazınızı okudum. Yazdıklarınızla çelişen bir yorum açıkçası: ” Bir de özgür tabiatlı oldukları için kurallara uymamayı tercih ettiklerini söyleyenler var ki onlara söyleyecek hiçbir şeyim yok. Klişe hataların bağımlısı olmanın insanı özgür tabiatlı kılmadığı kesin, değil mi? ”
Kısacası kimin ne iş yaptığı, nasıl bir yaşam sürdüğü değil mesele. Mesele, böyle bir yazının altına yapılan yorumun yarattığı çelişki.
Üzgünüm, çelişmiyor.
Bitişik yazılması gereken ‘de’leri, ‘da’ları ayrı yazmak türünden hatalar cümlede ciddi anlam sapmaları yaratabilir.
Gramer hataları da zaten bu yüzden önemlidir.
İtiraz ettiğiniz yorumuma gelince, cümleye küçük harfle başlamak anlamı pek değiştirmeyeceği için ötekiler kadar vahim değildir bence. Bilerek kullanılıyorsa, kullananın keyfi bilir.
Ben tercih eder miyim?
Kesinlikle hayır!
Sevgiler :)
Facebook’taki “Türkçe Bilgisi” grubu adeta bir Auschwitz Konsantrasyon Kampı gibi… En ‘acımasız’ grameler nazileri orada toplanmış. Ben de üyesiyim ve sizin yazınızı az önce orada paylaştım. Sizi de bekleriz.
https://www.facebook.com/groups/47973265870/
Kesinlikle üye olacağım sizin Auschwitz Toplama Kampı’na :)
Sevgiler
G.
Konuyla bir ilgisi olmadığını biliyorum lâkin, yazma işini harikûlade yapıp da, yazdığı gibi konuşmuyorsa ya da konuşmuyorsa, açıkcası yazdıkları kısmen de olsa boşa gider bana göre…
Annem de aynısını söylüyor ve benim yüzüm kızarıyor, iyi konuşamıyorum çünkü. Yani heyecanlanınca kekeliyorum falan. Düzelteceğim, söz :)
Sevgiler
Gülenay
Annemin demesi o ki, gramer naziliğine iki yaşında başlamışım. “Arı”ya “ayı” diyenleri “arrrı o arrrııı” diye uyarırmışım. O günden bu yana naziliğim artarak devam etti. Memnunum. Çok düşman edindim bu süreçte, çok zorluklar yaşadım :) Düşman edinip zorluk yaşamaktan ayrıca memnun oldum. Öte yandan iki gramer nazisinin anlaşamaması söz konusu değildir. Burç ya da başka uyumlara bakmayınız, bir gramer nazisi kısmetiniz varsa kaçırmayınız. Son olarak da “hem şunu bunu eleştiriyorsunuz, hem de şu hu hataları yapıyorsunuz” diyenlere iki kelam etmek lazım. Efendim hata tabii ki yapılacak aslolan bakış açısıdır. Dili özenli kullanmaya çalışmak varken bunu umursamamak var, hatta üstüne özen… Read more »
Evet, haklısınız. Hata tabii ki yapılacak, insanız nihayetinde… Ama hayata ve diye nereden baktığımız önemli.
Sevgiler
G.
Merhaba, Yazıyı uzun zamandır görüyor, fakat kullanılan resmin tuzağından kurtulmak için linki tıklamıyordum. Kısmet bugüne imiş, yazıyı okudum! Tahmin ettiğim gibi yazı ile resim arasında bir bağ yoktu, Nazi kavramı dışında. Resmin alındığı filmi izlemiş ve çok beğenmiştim ve yazıda film ile ilgi bir bağ kurulmasını boşuna beklemişim. Yorumları okudum ve ağırlıklı olarak “Çelişki” konusuna yoğunlaşıldığını gördüm. Buradan konuya katılmamak için tutamadım kendimi! Resim ile yazının kopukluğu bir çelişki mi yoksa küçük bir tuzak mı? Gramer konusunda katı olanları tanımlamak için “Nazi” terimini kullanmak ne kadar doğru? Dolaylı bir yoldan bu kavrama sempatiklik katmıyor mu? Son olarak Gramer yabancı bir… Read more »
Yazıyla ilgili rahatsızlıklarınızı dile getirdiğiniz için teşekkür ederim :)
“Dilbilgisi” kelimesini kullanmadım, çünkü “Nazi” kelimesiyle yanyana oluşturdukları ses uyumunu sevmedim. Ayrıca hep sanılanın aksine “yaşam” ve “hayat” kelimelerinin eşanlamlı olduklarını düşünmediğim gibi “dilbilgisi” ve gramer” kelimelerinin de eşanlamlı olduklarını düşünmüyorum. Nüanslar önemlidir.
Fotoğrafı niçin kullandığıma gelince; bunu blogu açarken anlatmıştım aslında, “Canım öyle istedi”, bazı durumlarda en doğru cevaptır… :)
Düzeltip yeniden yazıyorum:
Bir de kullandığımız farklı dillerden gelen kelimelerin bizim için bir zenginlik olduğuna inanıyorum. Sırf Türkçe kelimeler kullanmak gibi bir kaygım yok, bunda ısrar etmiyorum, ısrar etmenin aslında ırkçılık olduğuna inanıyorum.
Gramer Nazisi olmak gibi ironik değil, gerçek anlamda…
Merhaba, yorumlardan birinde “yazma işini harikulade yapıp da, yazdığı gibi konuşmuyorsa ya da konuşmuyorsa, açıkçası yazdıkları kısmen de olsa boşa gider bana göre…” şeklinde bir açıklama var. Burada şunu eklemek isterim;Kelimeler,cümleler bazen o kadar özgür, o kadar başı boş davranır ki, aklımızda olmayan/hatta tam tersi anlamlara yol alabilirler. Bu fikre, sizin şu yorumunuzu okuduktan sonra kapıldım “Sırf Türkçe kelimeler kullanmak gibi bir kaygım yok, bunda ısrar etmiyorum, ısrar etmenin bir nevi ırkçılık olduğuna inanıyorum.” Çünkü yazının başlığı “Gramer Nazisi” gibi katıksız bir “ırkçı” duruş sergilemekte ve konu da yazım alanındaki katı kural uygulamalarıdır. Ama yazıyı ve yorumlardaki harareti beğeniyorum. Yorumlarım… Read more »