Aşk mektupları: Havada uçuşan leziz öpücükler…
“Son sayfayı yazarken, kağıdın üzerine birbiri ardına gözyaşları düşmeye başladı. Ama neşelenmeliyim -yakala!- şaşırtıcı sayıda öpücük uçuyor havada. Şeytan! Havada kaynıyorlar! Ha ha! Üçünü yakaladım. Harikulade lezzetliler!”
Yukarıdaki alıntı Wolfgang Amadeus Mozart’ın karısı Constanze’a yazdığı mektuptan. Kelimeleri nasıl müzikal bir tarzda kullandığını fark ettiniz mi?
Okuyun, üzerine tarihe damga vuran birkaç şahane aşk mektubuna daha göz atın.
Gülenay Börekçi
Franz Kafka’dan Milena’ya
Bugün akşama doğru aslında ilk defa tek başıma uzun bir yürüyüş yaptım, çoğunlukla diğer insanlarla beraber yürürüm ya da bazen evde kalır dinlenirim. Ne güzel yermiş burası. Aman Tanrım Milena, keşke siz de burada olsaydınız, ah benim zavallı, akılsız kafam. Ama sizi özlediğimi söylersem yalan söylemiş olurum: Bu en kusursuz, en acı verici büyü, buradasınız, en az benim olduğum kadar buradasınız; ben neredeysem benim varlığımdan daha fazlasıyla siz de oradasınız. Şaka yapmıyorum. Kimi zaman gerçekten burada olduğunuzu, beni bulamadığınız zaman “Nerede bu adam, burada olduğunu yazmamış mıydı? ” diye sorduğunuzu zannediyorum.
Wolfgang Amadeus Mozart’tan Constanze’a
Not: Son sayfayı yazarken, kağıdın üzerine birbiri ardına gözyaşları düşmeye başladı. Ama neşelenmeliyim -yakala!- şaşırtıcı sayıda öpücük uçuyor havada. Şeytan! Havada kaynıyorlar! Ha ha! Üçünü yakaladım. Harikulade lezzetliler! Bu mektuba yanıt verebilirsin, ama mektubunu Linz Postanesi’ne göndermelisin. En güvenli yol bu. Regensburg’a gidip gitmeyeceğimi henüz tam olarak bilmediğimden, sana kesin bir şey söyleyemiyorum. Zarfın üzerine, alınıncaya dek mektubun bekletilmesini yaz. Adieu! Çok sevgili, sevgililerin sevgilisi minik karım. Sağlığına dikkat et; kasabada dolaşmayı aklından geçirme. Lütfen yaz ve yeni yerimizi nasıl bulduğunu anlat bana, Adieu… Seni milyonlarca kez öpüyorum…
Frida Kahlo’dan Diego Riviera’ya
(Şimdi biliyorum ki) bütün bu mektuplar, kızlarla ilişkiler, kadın “İngilizce” öğretmenleri, çingene modeller, “iyi niyetli” asistanlar, “uzaklardan gelen tam yetkili elçiler” yalnızca birer flört, aslında sen ve ben birbirimizi çok seviyoruz ve bu yüzden sayısız serüven yaşıyoruz, kapıları çarpıyoruz, lanetler okuyoruz, hakaretler ediyoruz; bütün bunlara karşın birbirimizi daima seveceğiz…
Bütün bunlar, birlikte yaşadığımız yedi yıl boyunca sürekli tekrarlandı, yaşadığım bütün öfke nöbetleri sadece, sonunda seni canımdan çok sevdiğimi anlamama hizmet etti; yine anladım ki, beni aynı ölçüde sevmesen bile, bir şekilde seviyorsun. Öyle değil mi?
Daima bunun sürmesi umudunu taşıyacağım, bu bana yeter…
Napoleon Bonaparte’dan Josephine’e
Artık sizi sevmiyorum; tersine sizden nefret ediyorum. Bir cadısınız siz, tam anlamıyla yoldan çıkmış, tam anlamıyla ahmak, gerçek bir Külkedisi… Bana hiç yazmıyorsunuz, kocanızı hiç mi sevmiyorsunuz? Mektuplarınızın ona ne kadar zevk verdiğini biliyorsunuz ama yine de eliniz ona beş altı satır çiziktirmeye varmıyor!
Peki bütün gün ne yapıyorsunuz Madam? Sizi sadık sevgilinize yazmaya vakit bulmaktan alıkoyacak denli yaşamsal bir uğraş içinde misiniz? Hangi bağlılık ona vaat ettiğiniz sevgiyi, sevecen ve sürekli sevgiyi boğmanıza, bir kenara atmanıza neden olabilir? Her anınızı dolduran, günlerinizi yöneten ve ilginizi kocanıza adamanıza engel olan bu harikulade yeni aşık kim olabilir? Bakın, söylüyorum Josephine; güzel bir gece kapılar kırılacak ve karşınızda beni göreceksiniz.
Aslında sevgilim sizden haber alamamak beni kaygılandırıyor, yüreğimi coşku ve sevinçle dolduran o güzel sözlerden oluşan dört sayfalık bir mektup yazın bana hemen.
Çok yakında sizi kollarıma almayı, sizi ekvator güneşi gibi kavurucu bir milyon buseye boğmayı ümit ediyorum…
Ludwig von Beethoven’dan Ölümsüz Sevgili’ye
Gününüz aydın olsun… Yataktayken bile düşüncelerim üzerinize üşüşüyor ezeli sevgilim, zaman zaman sevinçle, sonra gene üzüntüyle. Yazgının dualarımızı işitmesini bekliyorum; yaşama göğüs germek için ya tümüyle sizinle birlikte yaşamalıyım ya da sizi hiç görmemeliyim. Evet, kollarınıza uçup göğsünüzde gerçek barınağımı bulduğumu söyleyene ve kollarınızın arasında ruhumu kutsal ruhlar alemine sürüklenmeye bırakana dek yaban ellerde bir avare olmaya karar verdim. Heyhat, ne yazık ki bu böyle olmak zorunda. Sukunet bulacaksınız, size sadık olduğumu bildiğinizde sükunetiniz daha da büyüyecek; başka hiçbir kadın kalbimin sahibi olamaz. Asla asla…
Ah tanrım, insan böylesine değerli bir kadından neden ayrı kalmak zorunda oluyor? Şu anda Viyana’daki yaşamım sefil bir yaşam. Aşkınız beni ölümlülerin en mutlusu, hem de en mutsuzu kıldı. Bu yaşta artık yaşamımda dengeye ve düzene gereksinim duyuyorum; ilişkimizde bu ikisi bir arada var olabilir mi? Meleğim, az önce postanın her gün gittiğini duydum; dolayısıyla mektubumu hemen alabilmeniz için burada kesmem gerekiyor. Sakin olun; çünkü ancak yaşamlarımızı sakin bir şekilde ele alırsak birlikte yaşama amacımıza ulaşabiliriz. Sakin olun; beni sevin. Bugün… Dün… Ne göz yaşartıcı bir özlem bu, size duyduğum… Size… Siz… Hayatım… Her şeyim… Size en iyi dileklerimi yolluyorum. Ah, ne olur beni sevmeye devam edin, âşığınızın sadık yüreğini kesinlikle yanlış değerlendirmeyin. Hep sizin… Hep benim… Hep ikimizin…
Victor Hugo’dan Juliette Drouet’e
Bütün bu karanlık ve şiddet dolu günler boyunca harikuladeydiniz Juliette’im. Sevgi istedim getirdiniz, sağ olun! Gizlendiğim yerlerde, sürekli tehlikede beklemekle geçen gecelerin sonunda, kapımda parmaklarınızda titreyen anahtarın sesini duyduğumda, kötülükler ve karanlıklar yok oluyordu; içeriye ışık giriyordu! Çatışmalara ara verildiğinde yanı başımda olduğunuz o korkunç, ama müthiş tatlı saatleri asla unutmamalıyız. O küçük karanlık odayı, tavandan, duvarlardan sarkan o eski eşyayı, yan yana duran iki koltuğu, masanın bir köşesinde yediğimiz yemeği, getirmiş olduğunuz soğuk tavuğu yaşamımız boyunca unutmayalım; tatlı konuşmalarımızı, okşamalarınızı, kaygılarınızı, adanmışlığınızı hep anımsayalım. Beni sakin ve dingin gördüğünüzde şaşırmıştınız. Bu sakinlik ve dinginlik nereden geliyor, biliyor musunuz? Sizden…
VIII. Henry’den Anne Boleyn’e
Kadınım ve dostum, kalbim ve ben kendimizi senin ellerine teslim ediyoruz. Senden lütfunu rica ediyoruz; bize karşı güzel duyguların azalmasın, çünkü bu acımızı, üzüntümüzü artırır. Yokluğun, asla tahmin edemeyeceğim kadar büyük bir acı veriyor zaten. Bu, aklıma astronomideki bir gerçeği getiriyor. Kutuplar güneşten ne kadar uzak olursa, sıcaklık o kadar kavurucu olurmuş. Bizim aşkımız için de bu böyle; yokluk aramıza mesafe koyuyor ama harareti artırıyor. En azından benim tarafımda. Umarım senin için de öyledir. Seni temin ederim, benim için ıstırabı öylesine büyük ki, bana karşı dinmeyecek sevgine dair umudum olmasa, buna dayanamazdım. Sana bunu hep hatırlatsın diye, varlığımla yanında olamadığım için, kendime en yakın şeyi, yani resmimi gönderiyorum. Her şeyi, zaten bildiğin gibi, bileziklerin içine yerleştirdim. Keşke onların yerinde olup, senin mutluluğunu görebilseydim. Erkeğin ve dostun…
Winston Churchill’den Clementine’e
Sevgili Clemmie, Madras’tan gönderdiğiniz mektupta, yaşamınızı zenginleştirdiğimi dile getiren ve benim için çok değerli olan bazı sözcükler yazmışsınız. Bunun bana ne kadar büyük bir mutluluk verdiğini anlatamam, çünkü kendimi sürekli olarak size karşı ağır borçlu hissediyorum; aşklarda borç-alacak hesapları olabilirse elbette. Bana bu sözleri yazmanız büyük incelik, geride kalan yıllarım boyunca sizi mutluluk ve güven içinde yaşatmayı, siz biricik sevgilime layık olduğunuz ilgi ve sevgiyi verebilmeyi ve yarışımı tamamladığımda sizi rahat ve huzur içinde bırakmayı umuyor ve bunun için dua ediyorum. Bütün bu yıllar boyunca sizin yüreğinizde ve sizinle birlikte yaşamanın benim için ne demek olduğunu hiçbir cümle anlatamaz. Zaman çok çabuk geçiyor, ama olaylarla dolu ve milyonlarca insan için trajik ve korkunç geçen yıllar boyunca fırtınalar ve gerginlikler arasında birlikte oluşturduğumuz hazinenin ne kadar büyük olduğunu ve büyümeye devam ettiğini görmek sevinç verici değil mi? Sizi seven kocanız…
“Fransa,
Ordu,
Fransız ordusunun komutanlığı,
Ve josephine…”
Nefret edilen bir aşkın sonu sadece hayal kırıklığı ve sonrasında gelecek olan ölümle oluyor.