Hikâyeli hayatlar
Yapıtlarından önce biyografisi yayınlanan Gertrude Stein… Trajik değil umut veren ayrıntılara bakmayı tercih eden “hikâyeci” Dave Grohl… Erken Ölmüş Romantiklerin Gölgesinde, Tezer Özlü ile buluşma… Caravaggio’nun hayatını ve ölümünü perdeleyen o büyük sır… ve diğerleri. Birkaç hikâyeli hayata göz atmaya ne dersiniz?
Tezer Özlü: Canlı, dişi, toynaklı bir yazar
Ressamın İsyanı
Gertrude Stein’den Dave Grohl’a, Tezer Özlü’den Caravaggio’ya hikâyeli hayatlar
Modernizmin en önemli temsilcilerinden Amerikalı şair, yazar, koleksiyoncu, nüktedan ve kadın hakları savunucusu Gertrude Stein’ın bizde pek az kitabı yayımlandı. (En son 6:45 Yayınları, Dünya Yuvarlaktır’ı basmıştı ama işte onda da yazarın adı, neresinden tutup düzelteyim dedirtircesine, “Getrude Stain” olarak yazılmıştı.) Gerçi bu talihsizlik -ya da özensizlik- ayrı bir konu. Külliyatının başka dillere çevrilmesini güçleştiren esas etmen, Stein’in okurundan kan, ter ve gözyaşı talep eden bir dili, çetrefilli bir üslubu olması, dahası kuralları yerle bir eden başına buyruk noktalama işaretleriyle sonu bir türlü gelmeyen uzun cümlelerinin, yapıtlarını zorlu birer okuma deneyimi haline getirmesi.
Öte yandan geçen yüzyılın neredeyse bütün önemli sanat hareketlerinin tam merkezinde duran aykırı ve çok ilgi çekici bir şahsiyetten bahsediyoruz. Philippe Blanchon’un imzasını taşıyan Gertrude Stein adlı kitabın güzelliği burada.
Blanchon, Stein’in Fleurus Sokağı no 27’deki dairesinden çok çarpıcı enstantaneler sunuyor bize. 100 yıl önce Avrupa’da sanat tarihini baştan aşağı değiştirecek kültürel yeniliklere hatta devrimlere tanıklık eden, bir anlamda Paris’in en önemli sanat merkezi sayılan bu küçük dairede Stein genç Hemingway’in yazınsal yol göstericisi olmuş, Fitzgerald’dan Ezra Pound’a, Picasso’dan Matisse’e, Braque’a büyük sanatçıları ağırlamış. Ne yapıtlar ilk orada tartışılmış, ne kuramlar ilk orada ortaya atılmış.
Bu kitabı okuyalım ama yayın dünyamızın Gertrude Stein külliyatına hak ettiği ilgiyi göstereceği günü beklemeye de devam edelim. (Gertrude Stein, Philippe Blanchon, YKY)
Yüksek sesli anılar
“Asla eşya biriktiren biri olmadım ama anıları biriktiririm. Gözlerim ve kulaklarım her gün bana hayatımdan anlık kareler yansıtıyorlar. Bu kitapta işte o anları elimden geldiğince kâğıda dökmeye çalıştım. Hayatımın her döneminden gelen bu anılar elbette müzik dolu ve kimi zaman yüksek sesli.”
Hikâyeci adlı kitapta Nirvana’nın bateristi, Foo Fighters’ın vokalisti Dave Grohl’un sıra dışı hayatını okuyoruz. Grohl kitabında küçük bir kasabada yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelip yastıklardan kendine bir bateri seti yapan 18 yaşındaki uyumsuz genci anlatıyor ilkin. Daha sonra kurduğu punk rock grubu Scream’le yola çıkışını, hayatta müzikle var olma kararı aldığı için babası tarafından evlatlıktan reddedilişini, Nirvana’nın bir parçası oluşunu, Kurt Cobain’le bir nevi Ying Yang oluşturmalarını, Cobain’in intiharının ardından Nirvana’nın dağılışını, Tom Petty ve Heartbreakers için davul çaldığı zamanları, Led Zeppelin basçısı John Paul Jones ile süper grup Them Crooked Vultures’la sahne almasını, derme çatma bir ev stüdyosunda kurduğu Foo Fighters sayesinde stadyumları dolduran bir yıldız haline gelmesini, Little Richard, Iggy Pop, Paul McCartney, AC/DC gibi idolleriyle tanışmasını, özel hayatında tanık olduğu büyüleyici anları, dünya turnelerindeki görkemli kargaşanın bu büyüleyici sade anlarla nasıl çeliştiğini, kızlarıyla ilişkisini, kahve tutkusunu okuyoruz.
Eğlenceli olaylar var hayatında… Şu ne kadar tatlı mesela: 2015’te İsveç’te düzenlenen bir Foo Fighters konserinde sahneden düşüp bacağını kırmış ama hızla hastaneye gidip tedavi olduktan sonra konserin sonuna yetişmeyi başarmış. Yahut şu: Çok gençken bir ruh çağırma seansında Led Zeppelin’in merhum davulcusu John Bonham’ın ruhunu çağırmış ve ondan müzik dünyasında parlak başarılara imza atması konusunda yardım dilemiş. (Hikâyeci, Dave Grohl, Domingo Kitap)
Tezer Özlü’yle buluşma
Elimdeki kitabın adı Erken Ölmüş Romantiklerin Gölgesinde. “Tezer Özlü’nün Yaşamı, Sanatı ve Bir Oyun” alt başlığını taşıyor.
Kısa bir süre önce kaybettiğimiz genç edebiyatçı B. Güney Ulutaş tarafından 2003 yılında hazırlanan bitirme tezini, kaleme alınışından tam 20 yıl sonra kitap olarak yayıma hazırlayan kişiyse, Ulutaş’ın eşi İskender Dereli.
İzmirli sahaf Dereli, Tezer Özlü’nün bilinmeyen fotoğraflarıyla 500 adet basılan bu kitabı yayına hazırlama sürecinde metne tamamen sadık kalmış, birkaç harf hatası dışında hiçbir müdahalede bulunmamış. Hareket noktası hep “Kendisi nasıl isterdi?” sorusu olmuş.
Bir süre önce kaybettiğimiz şair, öykücü, romancı ve oyun yazarı B. Güney Ulutaş, bir dönem TRT’de dramaturg ve metin yazarı olarak çalışmış, dizi ve film senaryoları yazmış, Karakutu ve Rahip Broken’in Ölümü oyunlarıyla ödüller kazanmış. İlk romanı Kopuklar 2016’da Can yayınları etiketiyle basılmış. (Erken Ölmüş Romantiklerin Gölgesinde, B. Güney Ulutaş, Yeşilyurt Kitabevi)
Caravaggio’nun hayatını ve ölümünü perdeleyen o büyük sır
Gündüz Vassaf’ın İstanbul’da Kedi kitabının bendeki kopyası üzerinde “roman” ifadesi var ama bana sorarsanız o kitap roman değil, bambaşka, türlerarası bir eser. Dolayısıyla yazarın 16. yüzyıl resmine yepyeni bir yön vererek sanat tarihine damgasını vuran Caravaggio’dan yola çıkarak -yedi yılda- kaleme aldığı aşk ve arayış hikâyesi Ressamın İsyanı, Gündüz Vassaf’ın hakikaten ilk romanı.
Romanın günümüzde yaşayan ana karakteri, “Azize Lucia’nın Gömülüşü” tablosunu görüp büyülendikten sonra Caravaggio’nun peşine düşer ve ülke ülke, tablo tablo gezerek zihnindeki sorulara cevap aramaya başlar. Girdiği düello, İtalya’da saklanması, sonunda tamamen ortadan kaybolması ve resmî açıklamalardaki çelişkilere bakılırsa sanki bir şeyler örtbas edilmiş gibidir, başka bir deyişle Caravaggio’nun ölümü de hayatı gibi büyük bir sır perdesinin ardındadır. Sırrı çözmeye çabalayan karakterse Caravaggio’nun tabloları üzerinden aslında kendi hayatının izini sürmekte, kendi ölümlülüğünden kaçmanın bir yolunu aramaktadır. Bu arayışı bir aşkla sınanacak, yüz yıllar önce kaybolan ressam kadar gizemli Lara’ya tutulacaktır. (Ressamın İsyanı, Gündüz Vassaf, Everest Yayınları)
Birkaç hikâyeli hayat daha
+ Tanınmış bir iş adamının portresini yapmakla görevlendirilen ama portre yapmaktan nefret eden bir ressam, büyük ressamların tablolarından esinlenmek için İtalya’ya gider… Ressamın Günlüğü, resim, cinsellik ve siyaset üçgeni içinde hayatını sorgulayan bir ressamın kendi dilinden hikâyesi. Büyük yazar Jose Saramago’nun da ilk romanı. (Ressamın Günlüğü, Jose Saramago, Kırmızı Kedi)
+ Ressam, çağdaş Ukrayna edebiyatının mimarı sayılan Taras Şevçenko’nun dilimize çevrilen ilk romanı. Şiirleri, resimleri ve düzyazısıyla Ukrayna edebiyatı ve tarihine, Ukrayna halkının kolektif belleğine damgasını vuran Şevçenko, Ressam’da sanat ve resimle ilgili düşüncelerini incelikle örülmüş bir kurmaca anlatı aracılığıyla ifade ediyor. (Ressam, Taras Grigoroviç Şevçenko, İletişim Yayınları)
+ 1600’lü yılların Amsterdam’ında geçen Minyatürcü, sanat ve hayat ilişkisini ele alan bir roman. Kahramanı hiç tanımadığı bir adamla evlenen ve tek uğraşı ona hediye edilen minyatür evi döşemek olan genç bir kadın. Bir de minyatür evin mimarı olan esrarengiz sanatçı var; hayatı eserlerinde en ürkütücü şekilde yansıtan minyatürcü… (Minyatürcü, Jessie Burton, Epsilon Yayınevi)
Gülenay Börekçi
Subscribe
0 Comments
oldest