Egoist okur

Kuyrukluyıldız Eken Adam: Rüyalarımızı kim besleyecek?

Daha önce “Dedem Bir Kiraz Ağacı” adlı romanını okuyup hayran kaldığım İtalyan yazar Angela Nanetti’nin “Kuyruklıyıldız Eken Adam” adlı yeni romanı çıktı. Ağırlıklı olarak çocuklar için yazan Nanetti’nin bu romanı daha çok gençler için… Hararetle tavsiye ediyorum.

Nanetti’nin sihirli dünyası hakkında biraz daha fazla şey öğrenmek isteyenler içinse onun bir makalesinden küçük bir bölüm aktarıyorum. Yazarın günümüzde çocukların özgürlüklerini kaybedişlerinden, zarafetin nadir rastlanan bir erdem haline gelişinden, büyümenin bize yaptıklarından bahsettiği yazı en altta…

Hayaller ve gerçekler

Küçük bir İtalyan köyünde herkes yaklaşan kuyrukluyıldızdan söz ediyordu. Yıllardır böylesi görülmemişti. Yine de kimse, gökyüzünün taçsız kraliçesini Arno kadar sabırsızlıkla beklemiyordu. Annesi ve kızkardeşiyle birlikte yaşayan ama uzaklara giden babasını çok özleyen Arno’nun bir dileği vardı: Babasının geri dönmesi. Derken köyün az ilerisindeki ormanda bulunan terk edilmiş kulübenin bacası yeniden tütmeye başlar… Kulübede bir adam vardır. Arno’nun zihnine sorular üşüşür: Kimdir bu gizemli yabancı? Niçin o kulübeye sığınmıştır? Zamanla merak duygusuna umut karışmaya, yabancının yüzü çok özlediği babasının yüzüyle yer değiştirmeye başlar. Ya gelen babasıysa? Ya onlara sürpriz yapmak için saklanıyorsa? Ya yardıma gereksinimi varsa?

“Kuyruklu Yıldız Eken Adam”, ünlü İtalyan yazar Angela Nanetti’nin romanı. Nanetti çocuklar için yazmaya öğretmenlik mesleğine veda ettikten sonra başlamış. “Adalberto’nun Anıları”, “Mevsim Değişikliği”, “Melekler”, “Yağmur Kardeşliği”, “Eski Şehir’deki Patlamış Mısır Sirki” birçok dile çevrilmiş. Çocukların ölümü kavramaları amacıyla yazdığı ve dilimize de çevrilen “Dedem Bir Kiraz Ağacı” adlı harikulâde romanı ise dünya çapında birçok ödül kazanmış. “Mistral” de yazarın dilimize çevrilen ödüllü kitaplarından.

Kuyruklu Yıldız Eken Adam, Angela Nanetti, ON8 Kitap

Çocukların rüyalarını kim besleyecek?

“Çocuklar özgürlüğünü kaybetti. Sadece tüfeği omuzlayan, uyuşturucu alıp satan, kendini satan, hayat hakkında bilinebilecek her şeyi çalışırken öğrenmiş çocuklardan değil; aşırı korunup kollanmış, ihtiyaç duyduğu şeyleri fazlasıyla elde etmiş ve her türlü eğitim olanağına sahip çocuklardan bahsediyorum. Özgürlüklerini kaybettiler. Rüyalarını kim besleyecek artık?

Gelecekte zarafet nadir rastlanan bir erdem olacak; nesli tükenmiş bir değer belki. Bugünün şifreleri ‘daha fazla’, ‘daha ağır’, ‘daha çok’… Daha çok manasızlık, daha çok ses, daha çok bilgi, daha çok ten, daha çok ‘şey’, daha çok kelime… Çocuklar çokluğa batmış durumda, sessizliğin ne olduğunu bilmiyor hatta ondan korkuyorlar. Ve her geçen gün yalnızlaşıyorlar.

Belki de biz yetişkinler sahip olduğumuz bu tek hayata dair pişmanlıklarımız yüzünden onu tekrar tekrar yaşamaya çalıştığımız için böyle oluyordur. Hayatımızı bizim yerimize yeniden yaşama işini çocuklarımıza devretmişizdir. Sadece kendi çocuklarımıza değil, genel olarak çocuklara… Bizim olmadığımız kişiler olsun, yaşamadığımız şeyleri yaşasın ve yapamadıklarımızı yapsınlar diye.

Anlayacağınız hiçbirimiz dümdüz büyüyüp serpilmiyoruz, büyümek spiral bir döngüyle gerçekleşiyor, tıpkı kıvrıla kıvrıla ilerleyen bir yol gibi, içerden dışarıya… Hep bir acelemiz var. Çocukluk, sonra ergenlik, gençlik; hayatımızın her bir safhası geride kaldıkça, hızımızı artırıyoruz. Sonunda da bize kala kala tıka basa dolu veya bomboş hayatlar kalıyor.”

Angela Nanetti

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments