Egoist okur

Lumpi Lumpi: Mavi ejderhanın sırtında

Kuzenimin ejderhalara bayılan, büyüyünce bu şahane yaratıkların bakıcısı olduğunu kafasına koymuş üç yaşında bir oğlu var, bulduğumuz bütün ejderhalı şeyleri alıyoruz ona. Kitapları da tabii… Şimdi Gökçe Gökçeer’in yazısını okuduktan sonra Can Çocuk’tan çıkan Lumpi Lumpi: Arkadaşım Ejderha serisini de almaya karar verdim. Alp’in hoşuna gider mi bilmiyorum ama ben maceracı ama alıngan üstelik sadece tek bir kişinin görebildiği hayali arkadaş Lumpi Lumpi’yi acayip sevdim. Her çocuğun sadece kendisinin görebildiği bir arkadaşı olmalı öyle değil mi? Hatta büyüklerin de!

Bu arada: Gökçe’nin yazılarıyla ilgili olarak söylemek istediğim bir şey var. Çocuklar için yazılan kitaplara benden bile daha düşkün biriyle tanıştığım için kendimi şanslı hissediyorum. Üstelik Gökçe tam da olması gerektiği gibi bir okur. Masalları seviyor, eleştirecek bir şey  gördüğünde de bunu açıkça belirtiyor. Yani peşine takılırsanız pişman olmayacağınız türden şahane bir rehber…

Çocuklar için harika bir macera: En kahraman kirpi bizim KİPRİ

lumpi lumpi gokce gokceer egoistokur can yayinlari

Lumpi Lumpi: Mavi ejderhanın sırtında

Bugüne kadar isimlerine hayran olduğum birçok hayali arkadaş duydum. Yaratıcı ve cin fikirli çocukların bu arkadaşlarına, belki de hiç hayali arkadaşım olmadığı için hep imrendim. Pisöbenk, Eblet, Antebüs, Timisi ve Karmaşık Abi favorilerim. Ferhan Şensoy’un kaleminden çıkma bir karakteri andıran Karmaşık Abi, zekası fazla gelen bir çocuğun hayali abisi. Diğerleri, olması gerektiği gibi saçma ve çok iyi isimler!

Lumpi Lumpi, bu isimlerden sonra tanıştığım en tatlı hayali kahraman olmaya aday. İsmi de güzel, görünümü de… Silvia Roncaglia’nın metinleriyle hayat bulan ve Roberta Luciani’nin çizimleriyle renklenen Lumpi Lumpi-Arkadaşım Ejderha serisi, Can Çocuk’un mutlaka okunması gereken yeni nesil kitaplarından. Silvia Roncaglia’yı, daha önce yine Can Çocuk’tan çıkan Kral Patpat İçin Bir Lolipop ve Korsan Şişkobombiş kitaplarından tanıyoruz.

Kahramanımızın adı Gian Piero, biz ona kısaca Giampi diyoruz. Giampi, kendine şahane bir hayali arkadaş yaratmış. Bu mavi yaratık, Giampi’nin incelikle düşünerek oluşturduğu ideal bir ejderha! İncelikle düşünerek diyorum, çünkü o sizin bildiğiniz ejderhalara hiç benzemiyor. Alevleri soğuk, böylelikle Giampi yanma tehlikesine karşı kendini garantiye almış oluyor. Ayrıca burnundan renk renk dumanlar üflüyor. Her rengin bir anlamı var. Mesela gri duman çıkınca anlıyoruz ki, Lumpi Lumpi Giampi’ye gücenmiş. Zaten minik ejderhamız, alerjik olduğu kadar alıngan da!

Lumpi Lumpi; Giampi’nin sıkıldığı, annesinden ceza aldığı, evden uzaklaşmak istediği ya da hastalandığı zamanlarda bir anda beliriveriyor. Tam da, bir hayali arkadaşın yapması gerekeni yapıyor yani! Sırtındaki pullar batmasın diye, minik bir yastıkla konforlu hale gelen Lumpi Lumpi, maceradan maceraya uçuruyor Giampi’yi. Önce bir halının üzerinde Fas’a doğru yola çıkıyorlar (Paha Biçilmez Halının Peşinde). Sonra bir ormanda başlarına gelmedik kalmıyor (Hepsi Mavi Böğürtlenlerin Suçu). Aşı korkusu Giampi’yi deliye döndürüyor (Eyvah Aşı!) ve en son kitapta ise Çizmeli Kedi’ye öykünen Giampi, anne sözü dinlememenin cezasını çekiyor (Çizme de Çizme Şapka da Şapka)!

Bütün maceralar kadar çizimler de, bir çocuğun ilk okuma kitaplarından olmak için çok uygun ve cazip. Ancak Lumpi Lumpi ile ilgili söylemek istediğim önemli bir şey var. Özellikle son dönemde ve nedense ağzını yayarak konuşan genç kızların ağzından düşürmediği anlamsız söz öbeği ‘’Tabii ki de!’’yi, bir çocuk kitabında görünce biraz şaşırdım. Üstelik ‘İlk Okuma Kitapları’ söz konusu olunca, durum biraz daha vahimleşiyor… ‘’Tabii ki de!’’, tek bir kitapta da değil, iki macerada, ayrı yerlerde kullanılmış. Can Yayınları, çocukluğumdan beri çok kıymetlidir benim için. Hatta henüz Can Yayınları kurulmamışken Cem Yayınevi’nin Arkadaş Kitaplar dizisinde Erdal Öz’ün editörlüğünü yaptığı tüm çocuk kitaplarını da okuduğumu gururla söyleyebilirim. Hâlâ çoğu duruyor… Hal böyleyken, amacım yayınevini kötülemek olamaz, haddime de düşmez. Ama belli ki çevirmenin ve editörün gözünden kaçan bir şeyler var. Bunu görmezden gelmekse mümkün değil. Bu hata, ne Can Yayınları’nın kıymetinden götürür ne de İtalyanca çocuk kitaplarını Türkçeye kazandırmaya devam etmesini dilediğim Nükhet Amanoel’in… Ama Türkçe ‘’Tabii ki de’’ olmadan çok daha güzel. Bundan eminim!

Gökçe Gökçeer

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments