Egoist okur

Şeytanın Sözlüğü: “Madem kaçsak gidecek yerimiz yok; gülelim bari!”

Ambrose Bierce’ın Şeytanın Sözlüğü, hakikatin dilinden konuşan bir hiciv başyapıtı. Okurken içinizden şunu tekrarlıyorsunuz: “Madem bu dünyadan kaçsak gidecek yerimiz yok, biraz gülelim bari.”

Şeytanın Sözlüğü

Ambrose Bierce’ın başyapıtı Şeytanın Sözlüğü, ilk olarak 1881’de haftalık bir gazetede tefrika edilmeye başladı. O yıllarda adı, “Gülen Şeytan”dı. 1875’te Bierce uzun bir Avrupa seyahatine çıktığında bile yeni maddeler eklemeyi sürdürdü. 1887’de başka bir gazeteye geçtiğinde, sözlüğünü de beraberinde götürdü. Sadece küçük bir değişiklik yapmış ve yazılarını “Siniğin Köşesi” adı altında yayınlamaya başlamıştı. Yeni gazetenin yöneticileri, “Şeytan” adının bir kısım din adamının tepkisini çekeceğini düşünüyordu. Siniğin Sözlüğü, 1906’da kitap olarak çıktı. Bugün bildiğimiz adıyla yayınlanması içinse 1911’i beklemek gerekiyordu.

Metis Yayınları’nın yeniden orijinal haliyle bastığı Şeytan’ın Sözlüğü aslında bir “tersten okuma”, olayları klişe yöntemlerle değil farklı bir bakış açısıyla yorumlama denemesi. Hatta dünyanın ve insanlığın geleceğinden endişe eden karamsar bir filozofun kısa, etkili cümlelerden oluşan manifestosu… Bu hiç eskimeyecek mizah klasiğini okuyup bitirdiğinizde kafanızda tek bir cümle yankılanıyor. Diyorsunuz ki; “Madem yeryüzü tehlikelerle dolu bir yer, insanoğlu ise bencil, hırslı ve güvenilmez bir varlık… O halde gülelim bari”

Gerçekten de tüm eleştirel üslubuna, karamsar felsefesine rağmen Şeytanın Sözlüğü, kasvetli bir kitap değil. Rastgele seçtiğiniz maddeleri okusanız bile yazarın yüksek mizah yeteneğine hayran kalıyor, arada da basbayağı eğleniyorsunuz. Hele pembe kapaklı, “hayat güzeldir” konseptli kişisel gelişim kitapları çağında yaşadığımızı düşünürseniz, şeytanın sözlüğü adeta ruha, zihne ilaç gibi geliyor. Acı ilaç tabii… Yazar da zaten önsözünde kitabını, “sek şarabı tatlı şaraba, mantığı yapış yapış duygusallığa, nükteyi kaba mizaha tercih eden kişiler” için yazdığını söylüyor.

Şeytanın Sözlüğü’nden birkaç madde

Aşk: Evlilik yoluyla tedavi edilebilen geçici delilik.

Cemaat: Bir hipnotizma deneyinin katılımcıları.

Çocukluk: İnsan hayatında bebekliğin bönlüğüyle gençliğin budalalığı arasında kalan dönem. Yetişkinliğin günahlarından iki birim, yaşlılığın pişmanlıklarındansa üç birim uzaklıkta.

Deha: Genel anlamda, kişiye sürekli sarhoş dolaşıp ayıplanmama imkânı tanıyan zihinsel üstünlük.

Ecnebi: Bizimkinden farklı ve daha değersiz bir ülkeye ait olan.

Gelin: Önünde uzanan mutlu yaşam ihtimalini ardında bırakmış kadın.

Kader: Olayları kontrol ettiği öne sürülen kuvvet. Sürekli hata yapan insanlar tarafından başarısızlıklarını haklı çıkarmak amacıyla sık sık anılır.

Klişe: Popüler edebiyatın temel öğesi ve medarı iftiharı. Bir milyon budalanın bilgeliğinin bir mankafa tarafından ifade edilmiş biçimi. Yapay kayadaki duygu fosili. Kıssası olmayan hisse. Ruhunu teslim etmiş bir hakikatin ölümlü parçası. Bir fincan sütlü ahlak. Düşünce denizinin kumsalında kurumakta olan bir denizanası. Kurumuş bir epigram.

Öğüt: Piyasadaki en küçük bozuk para.

Tebrik: Kıskançlığın medeni şekli.

Uzun ömürlülük: Ölüm korkusunun ender görülen derecede uzatılması.

Vicdan: Midede görülen ve beynin gri maddesini etkileyerek zihinde ihtilafa yol açan marazi bir durum.

 Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments