Egoist okur

Marcel Proust’un kayıp öyküsü bulundu

Kayıp Zamanın İzinde adlı dev eserin yazarı Marcel Proust’un çok gençken yazdığı bir öykü keşfedilmişti bir süre önce. Yapı Kredi Yayınları etiketiyle çıkan Kayıtsız Adam’da hem bu öyküyü hem de onun değme dedektiflik hikayelerine taş çıkaracak heyecanlı “bulunma” macerasını okuyabilirsiniz.

Kayıtsız Adam
PROUST & JIM CARREY: “Beni hafızandan siler miydin?”

Marcel Proust’un kayıp öyküsü bulundu

1896 yılında “La Vie contemporaine” adlı nispeten önemsiz bir edebiyat dergisinde yayımlanan, sonra da unutulup giden bir kısa öykü Kayıtsız Adam. Henüz edebiyat dünyası tarafından keşfedilmemiş olan yirmi üç yaşında bir genç adam tarafından yazılmış. İtiraf edelim, o genç adamın adı Marcel Proust olmasa Kayıtsız Adam bir daha gün ışığına çıkmayabilir, asla yeniden yayımlanmayabilirdi.

İşin güzel yanı acemice yazılmış bu öykünün, Mehmet Rifat’ın Büyütücü Mercek adlı incelemesinde belirttiği gibi, “Proust sisteminin kusursuz bir minyatürü olması”, yani son derece Proustvâri temalar içermesi.

Proust araştırmacılarının yüz küsur yıl önce kısa ömürlü bir dergide yayımlanmış ama adı hiçbir kaynakçada geçmediği için bilinmeyen bir metni Bibliothèque Nationale’in, yani Fransızların ulusal kütüphanesinin tozlu raflarında keşfetmesi, edebiyat tarihi açısından kuşkusuz büyük bir olay. Proust,  Hazlar ve Günler’e almaya karar verdiği ama sonradan şu an bilmediğimiz bir sebeple vazgeçtiği küçük bir öyküden bir mektubunda bahsetmiş aslında. Gene de bu öyküyü çok uzun yıllar kimse bulamamış.

Gerçi bulunmaması imkansız geliyormuş herkese. Bilhassa defterlerini, ona gönderilen mektupları, yazdığı ama çekmecelerde sakladığı notları, kısacası elyazmalarıyla müsveddeleri dahil her şeyini büyük bir titizlikle saklayan bir yazar için bu kayboluş bir parça olağan dışıymış. Araştırmacıların kayıp metni aramaya devam etmelerinin esas nedeni de zaten tam olarak buymuş. Neyse ki beklenmedik bazı tesadüfler onları doğru izlere yöneltmiş.

Mesela 1910 tarihli bir mektubunda Proust, yakın arkadaşı Robert de Flers’e “La Vie contemporaine” dergisinin eski sayılarının onda var mı diye soruyormuş: “O dergide budalaca bir öykü yazmıştım, şimdi lazım oldu. O sayısını gönderebilirsen, bana büyük iyilik etmiş olacaksın.”

Tabii ne derginin yayımlandığı tarihi ne de sayısını hatırladığı hatta ne de öykünün adını verdiği için isteği gerçekleşmemiş. Yıllar sonra Proust üzerine çalışan bir araştırmacı, eğer sözü edilen öykü, budalaca olmak şöyle dursun güzel ve önemli bir eser olmasa yazar niçin onu böyle yana yakıla arasın diye düşünmüş ve vakit kaybetmeden işe koyulmuş…

Bu nefis edebi dedekliflik macerasının tamamını Kayıtsız Adam’ın önsözünde soluk soluğa okuyabilirsiniz. Tabii sonrasında öykünün kendisini de…

Şimdi sizi Proust döneminin Paris’ine ait kartpostallar arasında bir tura davet ediyorum.

Gülenay Börekçi

Proust’un Paris’i

 

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments