Çocuk kitaplarında sevmediklerimiz: Masallardaki vahşet mi tehlikeli, yayıncıların özensizliği mi?
Posted by gülenay börekçi on November 27, 2016 · 6 Comments
Bu hafta “Külkedisi”nde kesilen parmaklar ve kuşların oyduğu gözlerle başlıyor, Italo Calvino’nun “Küçüklere Masallar”ında kafası ızgarada kızartılan kızla devam ediyor, yani bir bakıma masalları tartışıyoruz. Eski zamanlardan günümüze kalan veya Calvino gibi edebiyatçıların sözlü kültürden yazılı kültüre aktardığı masalların bazılarının vahşi ve çok acımasız olduğu bir gerçek. Ama gözden kaçırdığımız bir nokta var: O masalların hiçbiri çocuklar için değildi. Hele 3-5 yaş arası çocuklar için hiç değildi.
Peki bunları kimler okuyacak?
Her şey “6-9 yaş için” ibaresiyle yayınlanan “Küçüklere Masallar” adlı kitapla başladı… Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “Papatya Gülpapatya boynunu tahtanın üstüne dayamış, Afacan Can da kıyma bıçağını eline alarak kızın başını kestikten sonra tavada kızartmaya koyulmuş” gibi şiddet içeren cümlelere dikkat çekti. Tartışma büyüyünce de iş “Yayınevi bir açıklama yaptıktan sonra kitabın satışını durdurmalı” noktasına kadar geldi.
Yapı Kredi Yayınları’ndan gelen açıklama metninde ise kitabın çevirisinde aslına tamamen sadık kalındığı ama bundan sonraki baskılarda okur hassasiyetini gözetecekleri ifadesi yer alıyordu.
Açıkçası, masal okumayı çok seviyorum ama masum olduklarını iddia edemem. Hele “Pamuk Prenses”, “Uyuyan Güzel” gibi birçok masalın ne kadar vahşi bir dille yazıldığını düşününce… Mesela yine Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Külkedisi” de epey sert. Bıçaklar bileniyor, parmaklar kesiliyor, kanlar akıyor; kuşlar Külkedisi’nin kötü kalpli üvey kardeşlerine saldırıp gözlerini oyuyor. Dilde bir sorun yok aslında, zaten Grimm Kardeşler’in masalını dilimize aktaran en sevdiğim çevirmenlerden biri olan Kâmuran Şipal. Terslik, kapaktaki “3-8 yaş için” ibaresinde.
“Her şey hayatta da masallarda da aynıydı”
Önce “Küçüklere Masallar”dan başlayayım… İtalyan edebiyatçı Italo Calvino’nun imzasını taşıyan ve 1950’lerin sonlarından itibaren sürekli basılan hatta New York Times’ın 1956’da “yılın en iyi 10 kitabından biri” seçtiği bir eser söz konusu aslında. Yapı Kredi Yayınları, Calvino’nun 200 masalından birkaç tanesini seçmiş. Dolayısıyla kitabın bütünlüğü daha işin başında kaybolmuş durumda. Dahası, çocuklar için yazılmış bir kitap değil bu. Hele 6-9 yaş için hiç değil. 1954’te, Sovyet anlatı kuramcısı Vladimir Propp’un “Masalın Biçimbilimi” adlı eserinden etkilenerek yola çıkan Calvino’nun amacı, doğduğu topraklarda yüzyıllardır anlatılan masalları, sözlü kültürün kaygan zemininden kurtarıp edebiyat okurunun ilgisine sunmakmış. Hangi masalı niçin seçtiğini, onu yayınlarken neleri gözettiğini uzun bir önsöz ve ayrıntılı dipnotlarla belirtmiş zaten. “Yazmak, İtalya’yı yeniden doğurmak gibiydi. Baba toprağıydı bu masallar benim için; mirasımdı” diyor önsözde ve şöyle devam ediyor:
“İki yıl boyunca her gecemi karanlık ormanlarda, sihirli şatolarda geçirdim. Şatonun kulesinde mışıl mışıl uyuyan prensesin saçının bir telini olsun bulabilmeyi hayal ettim. Onun yanına gitmek için, görünmezlik pelerinini mi seçerdim, sihirli ayakkabıyı mı, karar veremedim… O iki yıl içinde dünyam usul usul büyünün, kadere yazılmış aşkların, bitmeyen arayışların hâkim olduğu; iyi ile kötünün birbirinden çok keskin çizgilerle ayrıldığı, insanların bir anda yüzüne bakılmaz canavarlara dönüştüğüi bir peri masalı diyarı haline geldi. Ejderhanın hapsettiği güzel prensesi kurtarıp onunla sonsuz mutluluğa kavuşmak için en tehlikeli patikalardan geçmeniz gerekiyordu. Bildiğim dünyaya da artık bu gözle bakıyor; milletlerin ve insanların hayatında her şeyin mümkün olduğunu görüyordum. Yılan yuvalarını kurcaladığınızda süt ırmakları fışkırmıyordu ama nazik ve düşünceli adamlar zalim babalara dönüşüyor, ölümün kol gezdiği krallıklar yeniden hayata dönüyordu. Her şey hayatta da masallarda da aynıydı; doğum, çocukluk, gençlik, aileden kopuş, olgunluk, ölüm… Masallar, kadınların ve erkeklerin muhtemel yazgılarını sergileyen bir insanlık kataloguydu. Çoktan unuttuğumuz bazı kaideler açtığım bir kutudan teker teker fırlamış gibi geldi bana. Çalışmamı tamamladığımda ise, yaşadıklarımın birer halusinasyon değil, zaten hep sezdiğim bir şeyin somut kanıtı olduğunu anladım: Masallar gerçekti! “
Eski zamanların sineması
Başa dönersek; en YKY’nin yerinde olsam, 200 masaldan oluşan bu kitabı içeriğini değiştirmeden, şiddet ifadelerini çıkarmadan yayınlarım; yazarın önsözü, dipnotlarıyla… Ve çocuk kitapları arasına değil, yetişkin kitapları rafına koyarım. Üzerindeki o “6-9 yaş için” ibaresini de hiç düşünmeden kaldırır atarım. Çünkü doğrudan çocuklar için yazılmış hatta bizzat Calvino’nun kaleme aldığı o kadar güzel masallar var ki! Yok ille bunu yayınlayacağım diye tutturuyorsam da hiç değilse masalları çocuk diline uyarlarım.
Elbette aynısını Grimm Kardeşler için de yaparım. Neticede küçücük bir araştırmayla Grimm Kardeşler’in tüm Almanya’yı dolaşıp halk masalları toplarken yola bir çocuk kitabı yazmak amacıyla çıkmadığını öğrenebilirler. Kardeşler, köy köy gezerek topladıkları anlatıları hep yetişkinlerden dinlemişler. Masal denen şey, o çağ için bugünün sineması gibi bir şeymiş. İnsanlar bazı akşamlar bir handa veya mevsimlerden yazsa bir meydanda toplanarak birbirlerine kimi zaman cinsel kimi zaman politik imalar içeren masallar anlatıyormuş. Ve doğal olarak her anlatıcıdan sonra masallar birazcık değişiyormuş. Hatırlayalım, birkaç yıl önce “Kuzey Işıkları” serisinin yaratıcısı Philip Pullman, Grimm Kardeşler’in masallarını günümüz okurları için -çocuklar için değil- yeniden yazmıştı. Üstelik eşsiz bir edebiyatçı zarafetiyle, tek bir cümlenin bile anlamını değiştirmemiş, sadece kelimelerin ağırlığını hafifletmişti.
Benim merak ettiğim, editörlerin, çevirmenlerin, yayın kurullarının ne iş yaptığı. Italo Calvino da, Grimm Kardeşler de farklı sebeplerle çok önemli anlatıcılar ama burada sözü edilen masallar çocuk edebiyatına değil, antropolojiye, halkbilime dahil edilebilecek ve kesinlikle yetişkinlere yönelik çalışmalar. Kendim zevkle okurum ama üç yaşında çocuğum olsa, açıkçası bu masallardan olabildiğince uzak dursun isterim. Yayıncılara söylemiş olayım.
Gülenay Börekçi
Bunlar da ilginizi çekebilir :
Bizim Dede Korkut Masallarımız da çok farklı değil. Annesine oğlunu kıyma yapıp yedirmekten falan bahsediyor ki ben bile bi hoş oluyorum düşündükçe. Ayşe Sevim’in yeniden yazdığı Dede Korkut masallarını okudunuz mu? Bence harika olmus. Karne hediyesi olarak tay alınan çocuklar, okullarda çadır kurma, keçi sağma dersleri :)) Hem günümüz çocuklarına hitap ediyor hem de içindeki şiddetten arındırılmış. Tavsiye ederim
Okumadım sözünü ettiğiniz versiyonu ama haklısınız, ben de bu türden sert anlatıları çocuklara dosdoğru vermeyi hatalı buluyorum. Yazıda anlatmaya çalıştım, toplumların bilinçdışı diyebileceğim masal, çocuklar için yaratılan bir tür değildi. Bugünse bu konuda çok özensiz yayınevleri. Beş yaşında çocukların tavada kızartılan kafaları falan okuyabileceğine inanıyor olamayacaklarına göre, gerçekten ne bastıklarına aldırmıyorlar.
YKB’de uzun zamandır bir tuhaflık, sanki kendi aralarında bir iletişim kopukluğu var. Bunu kendilerine söyediğinizde beylik laflarla cevap veriyor, sorunla yüzleşmeyi nedense hiç düşünmüyorlar. Umarım bu olay artık akıllarının başlarına gelmesini sağlar. Bir yayınevi, üstelik kurumsallaşmış, marka olmak için on yıllar harcamış, okurun güvenini kazanmış bir yayınevi bu şekilde yönetilemez.
Kesinlikle katılıyorum :)
Bu konuyla ilgili bir konferans yaptık geçen hafta. Evet şu karıştırılıyor. Aynı her animasyon (çizgi film) çocuklar için yapılmadığı gibi her masal da çocuk için değildir. Masal bir edebi türdür. Çocuk masalları da onun alt grubu. Dikkate alınmayan bu. Sadece şiddet değil mesela Binbir Gece Masalları ve Hint Masalları’nın daha farklı yetişkin içerikleri var. Öncelikle veli bilinçli olacak ve elbette yayıncıların da önemli bir sorumluluğu var.
Çok haklısın Esra, temel yanılgı bu zaten.