Egoist okur

New York’ta Anadolu rock istilası

Bu aralar Teoman’ın Tek Başına Dans şarkısının başındaki kısa bölüm tartışılıyor ya. Bir zamanlar Selda Bağcan’ın söylediği İnce İnce Bir Kar Yağar’ın girişinden mi apartılmış filan diye. Hayır, efendim, Teoman o bölümü kullanmak için türkünün sahibi Aşık Mahzuni Şerif’in varislerini arayarak izin almış… Yani ortada bir yolsuzluk, uygunsuzluk durumu yokmuş.

Fakat daha enteresan bir şey var. Söz konusu türkü epey bir süredir dünyanın en kozmopolit şehri New York’ta çok meşhur. Başta Selda Bağcan ile Ersen ve Dadaşlar olmak üzere New York bir süredir 70’lerin Anadolu Rock’ını keşfetmekle meşgul. Radyolarda onlar çalınıyor, gece kulüplerinde bu şarkılarla dans ediliyor, müzik dergilerinde onlara methiyeler düzülüyor. Hatta reklamlarında fon müziği olarak onların şarkıları kullanılıyor…

Yani Teoman’a bir konuda kızılacaksa eğer, geç kaldığı için olabilir. Öyle ya; Teoman’ın İnce İnce Bir Yağar’ı keşfetmesi için, türküyü önce tüm dünyanın, mesela Grammy ve birçok önemli ödüle aday olan Mos Def’in keşfetmesini gerekti…

Not: Bu yazıyı sanıyorum 2008’de yazmıştım, o zamanlar Egoist Okur daha yoktu. bayağı mücadele de vermiştim yazı yayınlansın diye. Neden? Çünkü o zamanki yayın yönetmenim haberin doğruluğuna inanmamış, “New York’ta kim dinler Selda Bağcan‘ı?” demişti.

“Daha önce hiç bilmediğim bir müzik türü keşfetmiştim ve resmen aklım başımdan gitmişti”

New York’tan yeni gelen, üstelik de sabaha karşı bir gece kulübüne girebilmek için kar kağarken bir saat kuyruk beklemeyi bile rahatça göze alabilecek kadar müziğe, eğlenceye, dansa meraklı bir arkadaşım, “New York’ta herkes Ersen ve Dadaşlar ile Selda’yı dinliyor” dedi.

New York’taki birtakım radyolarda sabahtan akşama Anadolu Rock çalınıyormuş. Gece kulüplerinde insanlar bu müzik eşliğinde dans ediyorlarmış. Hatta indie popülerlikleri öyle bir noktaya ulaşmış ki, bir plak firması her iki sanatçının eski kayıtlarından biri kısmını re-master ettikten, yani sesleri temizledikten sonra ABD’de yeniden yayınlamış. Aynı firma, bizde neredeyse unutulmuş bir isim olan Mustafa Özkent’in albümünü de çıkarmış.

Biraz daha araştırınca Rolling Stone, Waxpoetics gibi önemli müzik dergilerinde, Observer, The Guardian gibi gazetelerde ve sayısını bilemeyeceğim kadar çok internet blogunda Selda’ya, Ersen ve Dadaşlar’a, daha doğrusu onların progresif veya psychedelic sıfatlarıyla anılan müziklerine övgüler düzen yazılar çıktığını gördüm. Selda “Türkiye’nin Joan Baez’i” diye anılırken, Ersen “karizmatik Türk müzisyen” olarak anlatılıyordu.

Dahası da var. Bilgisayar oyunu Skate 2’nun TV reklamlarında bilin bakalım hangi şarkı kullanılıyor? Bir zamanlar Selda’nın söylediği Aşık Mahzuni Şerif türküsü ‘İnce İnce Bir Kar Yağar’… Reklamdaki insan vücudunun kapasitesini ve yerçekimini zorlayan aksiyon görüntülerine Selda’nın “İnce ince bir kar yağar, fakirlerin üstüne. Neden felek inanmıyor fukaranın sözüne” diyen sesinin eşlik etmesi başta tuhaf geliyor tabii. Daha da tuhafı, konformizmi, insanın koltuğundan kalkmadan macera yaşamasını çağrıştıran bir bilgisayar oyununa eşlik eden şarkının aslında bir isyan çığlığı, eylem çağrısı olması…

Bir süre önce, Clarks ayakkabılarının TV reklamında da yine bir Anadolu rock şarkısı kullanılmış. Seksi bir kadın, art-nouveau stili merdivenlerden koşarak tırmanırken Amerikan seyircisi de Ersen ve Dadaşlar’ın ‘Güneşe Dön Çiçeğim’ parçasını dinliyor. Şahane, değil mi? Bu yazıyı okuyanlardan hangisi o şarkının melodisini birazcık olsun mırıldanabilir, bilmiyorum ama Amerikalı müzik dinleyicisi ‘Güneşe Dön Çiçeğim’e çoktan aşina. Grammy adayı da olan Mos Def’in Supermagic’inin sözünü bile tmiyorum, onu artık biliyorsunuzdur.

Alec DeRuggiero, DJ: “Günümüzde yapılan müzikler öylesine birbirine benziyor ki”

70’lerin Türk rock’ıyla, bir gece kulübünün arşivinde bulduğum 45’likler aracılığıyla tanıştım. Aklım başımdan gitti, olağanüstü melodiler ve şaşırtıcı gitar rifleri yaratılmış. Daha önce hiç bilmediğim, yepyeni bir müzik türü keşfettiğimi hissettim. Bir gün yönetmen Patrick Daughters aradı ve çekeceği reklam filmi için çok farklı bir müzik bulmamı istedi. Ben de ‘Güneşe Dön Çiçeğim’i önerdim. Öyle sevdi ki, hemen bunun bir remiksini yapmamı istedi. Böylece şarkıyı kullandık. Psychedelic Türk müziğinin ABD’de belirli bir indie popülerliği oldu doğru. Bunda internetin eski ve zor bulunan bazı müzikleri kolay ulaşılabilir hale getirmesinin de etkisi olduğuna inanıyorum. Bir de şu var, günümüzde yapılan müzikler öylesine birbirine benziyor ki…

Brion Paul, Waxpoetics dergisi yazarı: “Anadolu rock, heyecan verici bir müzik”

Bu müziği heyecan verici buluyorum, çünkü benim için Türkiye’nin dünyadaki coğrafi ve metaforik rolünü simgeliyor. İçerdiği Doğu-Batı buluşması büyüleyici. Yoğun enerjisi sizi hemen ele geçiriyor. Özellikle enstrümantal bölümlerdeki yaratıcılık inanılmaz. Selda, Ersen ve Mustafa Özkent müthiş müzisyenler. Onların albümlerini ‘Anatolian Invasion’ adı altında seri olarak yayınlayan iki cesur yapımcı, İngiliz Andy Votel ve ABD’li Mahssa Tagatina sayesinde Batılılar da tanıdı. Şimdi gece kulüplerinde ve radyolarda sıklıkla onların şarkıları çalınıyor. Hiphop’çuların Anadolu Rock’ı keşfinden de söz etmek isterim, sample’lar alıp kendi parçalarını zenginleştiriyorlar. Bu iyi bir şey, sonuçta müziğinizi sanıldığından daha çok insan dinlemiş oluyor.

“Selda Türkiye’nin Joan Baez’i”

Sadece eleştirmenlerin değil, Andre Torres, Super Furry Animals’tan Gruff Rhys gibi müzisyenlerin de övgü dolu yazılar yazdığı Selda için daha çok yurt dışında tanınan DJ Erol Alkan şöyle diyor: “Onu her dinleyişte olduğum yere çakılıp kalıyorum. Dinleyiciyi şiiri ve enerjisiyle kavrıyor.”

“Ersen son derece rock ve sert”

“70’lerdeki birçok meslektaşının aksine, politik söylemden uzak duran Ersen’in tamamen kendine özgü bir söyleyişi var, son derece rock ve sert. Ama kimi zaman inanılmaz yumuşak hatta ipeksi de olabiliyor. Mainstream bir televizyon reklamında şarkısı kullanıldıktan sonra, hayranlarının sayısı arttı.”

“David Lynch’in en sevdiği müzisyen”

Mustafa Özkent, ‘David Lynch’in en sevdiği müzisyen’ olarak karşımıza çıktığında hepimiz şaşırmıştık. Lakin daha sonra anlaşıldı ki, bu David Lynch bizim bildiğimiz David Lynch değil, ünlü bir müzik yazarıymış. Yine de 70’lerin bu neredeyse unutulmuş ismiyle tanışmamıza vesile olduğu için bay Lynch’e teşekkürler.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments