Egoist okur

NİÇİN? Oya Baydar’ın kitabını okurken zihnime takılan soru…

Etek giymek niçin bir kadının en büyük kabusu olur ve o kadın niçin hayatı boyunca hep ve daima pantolon giyer? Evet, soru bu: Niçin?

Oya Baydar‘ın Can Yayınları’ndan çıkan nefes kesici kitabı “Yetim Kalacak Küçük Şeyler”de bu soruya bir cevabı var. Müthiş bir dürüstlükle, sansürsüzce kaleme alınmış bir otobiyografi bu ve okurken Baydar’ın üç çeyrek asırdır hep pantolon giymesinin sebebinin küçükken yaşadığı taciz olduğunu öğreniyoruz. Aşağıda kısacık bahsedeceğim ama aslında doğrudan kitaptan okumalısınız, yazarla baş başayken, aranızda kimse yokken…

Bana gelince, kafama takılan şu oldu: Ne giymeyi tercih ettiğimiz bile sebepsiz değilse, bedenimizle ilişkimizde sorgulanmaya değer bir şey olmalıydı. Bedenimizde neremizi seviyoruz da neremizi sevmiyoruz, neden? Böylece birkaç kadın yazara olumlu veya olumsuz fiziksel takıntılarını sordum. Beğenmedikleri ya da tam tersi, onlara gurur veren fiziksel özelliklerini…

İçtenlikle cevapladıkları için onlara teşekkür ederim. Cevapları bana geldikleri sırayla yayınlıyorum… Ama önce Oya Baydar’ın kitabından seçtiğim alıntının bana hissettirdiklerini okuyun. Sonuçta bu dosyayı hazırlama fikri oradan doğdu.

Oya Baydar’ın kitabını okurken zihnime takılan soru…

Oya Baydar’ın okurlarının karşısına bu kez bir romanla değil, üç çeyrek asırlık hayatından ona kalan anlarla çıktığını Egoist Okur yazarlarından Semih Büyü söylemişti.

“Yetim Kalacak Küçük Şeyler”i, yani Baydar’ın “hüzün, acı, keder, heves, mutluluk, heyecan, haz, hayal kırıklığı anlarının şahitliğini; darbelere, kıyımlara, zorunlu göçlere, sürgünlere maruz kalmanın yorgunluğunu” anlattığı kitabını bir oturuşta okudum. Annesini bir türlü sevemediğiini anlattığı bölümlerde kendime döndüm, kendimi sorguladım.

Bir de işte en yukarıda sözünü ettiğim yer vardı, çocuklukta yaşanan bir cinsel tacizin incelikli kaydı…

İşte kitaptan bir an:

“Pantolonsuz gitmem ben oraya!” diye bağırıyor küçük kız. “Gitmem, gitmiycem işte, pantolon giydir bana.”

Anne fesuphanallah çekiyor. “Bacak kadar çocuk nereye ne giyeceğini nereden bilecek. Şımardı bu, çok şımardı!” Sonra kızını kolundan tutup duvara savuruyor, “Ben ne giydirirsem onu giyeceksin!”

Aristokrat halasının evine giderken hadise çıkaran o küçük kız, yazarın kendisi. Evin üst katında oturan bir “abi” yüzünden sevmiyor etek giymeyi ve her seferinde ağlama krizleri geçiriyor.

Okurken satırların ifşa ettikleri yüzünden gözlerim doluyor. Ve Baydar’ın niçin ömür boyu kendini pantolon giymeye mecbur hissettiğini anlıyorum. Ayrıca her kadın anlar bunu, biliyorum.

Kitabın sonraki sayfalarında, yani Oya Baydar yıllar sonra, genç bir kadın olduğunda, “Bıktım senin şu daracık pantolonlarından” diyen sevgilisine hüzünle gülümseyecek. O sırada belleğinden hangi anların, anıların hızla geçtiğini bileceğim. Yazarla artık çok yakınız, benimle hatının en büyük sırlarından birini paylaştı.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments