Egoist okur

Hemingway, Faulkner, Adalet Ağaoğlu ve Tomris Uyar da reklam yıldızı olmuştu

Elif Şafak’ın bir kredi kartı reklamında oynaması hadise oldu. Sosyal medyada şaşıranlar, gözlerine inanamayanlar, şoke olanlar, öfkelenenler vardı…

Oysa Şafak reklamda görünen ilk yazar değildi. Ne Türkiye’de, ne de dünyada… Hemingway, Emile Zola, Steinbeck, Faulkner içki, William S. Burroughs, Jack Kerouac kıyafet, Stephen King ve Kurt Vonnegut Jr. kredi kartı reklamlarında oynamışlardı. 

Tabii reklamlarda oynayan başka yazarlar da vardı… Bizden bile birkaç örnek sayılabilirdi. O halde biz birkaç haftadır aslında neyi tartışıyorduk?

Fikrimi baştan söyleyeyim, içim rahatlasın: Ben aslında yazarların da, müzisyen ve oyuncuların da reklamlarda görünmesinden pek hazzetmiyorum. Yalancılığın, sahtekarlığın ilanı gibi geldiği için. Öyle olmasa normal hayatta umurlarında olmayacak ürünlerin reklamını niye yapsınlar ki?

Ernest Hemingway, William Faulkner, Adalet Ağaoğlu ve Tomris Uyar da reklam yıldızı olmuştu

Pinhan, Mahrem, Araf, Aşk, İskender gibi romanların yazarı Elif Şafak’ın Miles and Smiles reklamında görünmesi son günlerin en konuşulan hadiselerindendi. Basında ve sosyal medyada bir yazarı hangi reklam filminde görmenin bizi mutlu edeceği konusunda fikir teatileri yapıldı, yazarın bundan sonraki romanlarının satış grafiklerinin düşüp düşmeyeceğine dair tahminlerde bulunuldu. Bir köşe yazarı söz konusu reklam filmini, “zaten itibar sorunu olan edebiyatımızda saygınlık açısından kusurlu bir davranış” diye tarif etti. Bir başkası, “Bu filmde oynamanın yazar olarak ona kaybettirdiği kredileri hangi kartla kazanmak niyetinde acaba?” diye sordu.

Bana gelince; Elif Şafak’ı savunacak değilim ama genel olarak reklam sevmeyen hatta hiç sevmeyen biri olduğum halde şöyle hissettim: Müziğin, resmin, heykelin, dansın, tiyatronun düşük sanat dalları olduğunu mu düşünüyorlardı acaba? Öyle ya, kimse tiyatroculara yahut ressamlara, “Niye reklamda oynadın” diye sormuyordu. En marjinal, en düzene başkaldıran rock’çılarımız reklamdan reklama koşuyor, kâh cep telefon servisi kâh sodalı içecek, kâh lolipop reklamında boy gösterip duruyorlardı. Hatta “özgürlüğün sesini” tanıtımını yaptıkları ürünlerde bulduklarını haykırıyorlardı da kimse ağzını açıp bir şey söylemiyordu.

“Demek ki bu ülkede edebiyata hâlâ inanılıyor, edebiyatçılar kutsal sayılıyor, onlara sıradan insani davranışlar yakıştırılamıyor” diye sevinecek oldum. Ama hayır, söz konusu köşe yazarlarının kıyıda köşede kalmış iyi bir kitaptan, adını sanını pek az kişinin duyduğu müthiş bir edebiyatçıdan bahsettiklerine pek az tanık olmuştum.

“Edebiyat ilgi görmüyor!” bahanesi bir yerlerde hep hazır ve nazırdı…

Zaten Elif Şafak da reklamda görünen ilk yazar değildi. Ne Türkiye’de, ne dünyada…

Mesela Bir Düğün Gecesi, Ölmeye Yatmak gibi romanların yazarı Adalet Ağaoğlu İş Bankası reklamına çıkınca kimse bu kadar içerlememişti. Öykücü ve eleştirmen Tomris Uyar’ın Vakko firması için poz vermesi de olay olmamıştı.

Dünyadan örnekler de verebilirim… Nobel ödüllü Toni Morrison Amazon’un okuma cihazı Kindle reklamlarına çıktı. Hadi o gene yazıyla ilgili… Ama ya kredi kartı, giyim markası, alkollü içecek reklamlarına çıkan yazarlar? Hadi gelin düşünelim şimdi: Reklam edebiyatı bozar mı?

Reklamcı şairler kuşağı

Edebiyatımızda özellikle 1980 sonrası ortaya çıkan bir reklamcı şairler kuşağı var. Güven Turan, Hulki Aktunç, Haydar Ergülen, Seyhan Erözçelik gibi… Romancı Hakan Bıçakcı gibi günümüzden bazı isimler de sayılabilir. Beyaz eşya, banka, kredi kartı, deterjan ve mobilya gibi birçok ürüne reklam kampanyası tasarlamaları bugüne dek onların edebiyatçılıklarına farklı gözle bakmamızı gerektirmedi.

Reklam yıldızı olmuş edebiyatçılar

Reklam yıldızlığı konusunda rekor Mark Twain’in. Neredeyse her teklifi kabul etmiş. Demiryolları, içecekler, mobilyalar, ağrı kesiciler… Ama başka edebiyatçılar da var.

Kredi kartları: American Express reklamlarında Stephen King, Discover reklamlarındaysa Kurt Vonnegut Jr. rol almış.

Alkollü içecekler: Ballantine Ale adlı bira markasının reklamlarında Ernest Hemingway, John Steinbeck, William Faulkner, Paul Gallico gibi çok ünlü yazarlar görünmüş. Vin Martini adlı kokain içeren tropical içeceğin reklamlarında ise Émile Zola, Anatole France, H.G. Wells, Alexandre Dumas, Henrik Ibsen ve Jules Verne kullanılmış. Efsane polisiye yazarı Mickey Spillane’e gelince, o sloganını da kendi yazdığı yüzlerce Miller reklamında boy göstermiş.

Spor giyim markaları: Converse’in reklam yüzü bir dönem ünlü yazar Hunter S. Thompson olmuş. Nike’ın reklam yüzüyse William S. Burroughs’muş. Gap reklamlarında Norman Mailer, Allen Ginsberg ve Jack Kerouac rol almış. Bir de Norman Mailer’ın internette dönen Tyde reklamı var. Saturday Night Live adlı komedi programında Tide deterjanlarının sponsorluğunda yayınlanan reklamında yazar hem rol almış, hem de metinleri yazmış. İşin eğlenceli yanı, Eugene Levy, Joe Flaherty ve Martin Short’un rol aldığı filminin, yazarın kanlı bıçaklı olduğu Gore Vidal’la arasındaki meşum bir olaya göndermeler içermesi. (Mailer bir kokteyl partide tartıştığı Vidal’in kafasında şarap kadehi kırmış da…)

Reklam yıldızı Hemingway

Nobel ve Pulitzer ödüllü Ernest Hemingway hayatı boyunca sayısız reklam filminde rol aldı. Ballantine birası, Pan American Havayolları, Parker kalemleri, bir de absentin ılımlı bir taklidi denebilecek Pernod adlı içecek…

Mesela Pernod reklamında Hemingway’in yüzünü görüyoruz. Reklam metni olarak da yazarın kaleminden çıkan bir paragraf kullanılmış. O paragrafta da öyel saçma bir hikaye var ki. Buna göre, adamın biri, savaştan yeni dönmüş. Bir krizin tam ortasında. Acı hatıraların ve parasızlığın yarattığı ruhsal sorunlar yüzünden artık yazamıyor, saatlerce daktilosundaki boş sayfaya bakıp duruyor. İşin kötü yanı, parasızlıktan kurtulması için yazması gerek. O da sonunda bir kafeye gidip iki kadeh Pernod içmeye karar veriyor. Üçüncüye parası yok.

Yine de neşelenmiş bir halde çıkıp yürürken duvarda bir reklam görüyor. Afişte, Pernod’nun kadın içkisi olduğu vurgulanıyor. “Yani şimdi ben zayıf, yumuşak insanların içkisini içtim?” diye üzülüyor adam. Sonra, “Ama bu doğru değil” diyor kendi kendine. “Çünkü Pernod’ları yuvarladıktan sonra daha kuvvetli, daha cesur ve yaratıcı biri haline gelmedim mi?”

Böylece poster için yeni bir metin yazıyor: “Yaratıcı dehaya sahip güçlü, cesur erkeklerin içkisi Pernod…”

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

1 Comment
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments
dikkatsiz
12 years ago

resimdeki hemingway ne kadar yakışıklı