Egoist okur

Romanlarıyla okura şeytani düzenekler kuran Gombrowicz

Filozof, dahi, kültürel şeytan avcısı Witold Gombrowicz’in külliyatı ilk kez toplu olarak yayınlanıyor. Everest’ten çıkan ilk kitap, otobiyografik roman “Trans-Atlantik” ve ardından gelen “Kosmos”. Sırada Gombrowicz’in 1952-69 arasında bir dergide yayımladığı “Günlükler” var. Sürgündeki bir edebiyatçının tıpkı günümüz bloggerları gibi hayatının en mahrem ayrıntılarını okurlarıyla paylaşması heyecan verici.

Eduardo Galeano: “Yazarlar dürüst olmalı, politik olmaları gerekmez”

“İstiyorsanız, kesin gırtlağımı. Ama böyle kör bir bıçakla değil.”

Bir kültürel şeytan avcısının yeniden keşfi

1939 yazında, Witold Gombrowicz adında genç bir yazar Polonya’dan bir gemiye binerek ülkesinin kültür elçisi olarak Arjantin’e doğru yola çıktı. “Bu iş uzun sürmez, 22 ay sonra dönerim” diye düşünüyordu, haklı gerekçeleri de vardı: Edebiyat çevreleri tarafından sevildiği söylenemezdi, fazla egzantrik ve başına buyruktu. Kimsenin okumadığı sürrealist öyküler yayınlamış, “Ivona, Princess of Burgundia” diye bir oyun yazmıştı. Kültürel ortamdan herhangi bir arkadaşı, koruyucusu, ahbabı yoktu. Kısacası kültür elçisi olması arzu edilecek biri değildi.

Fakat hayat tahminlere uymadı. Gemi Buenos Aires’e demirledikten 1 hafta sonra Almanlar Polonya’yı işgal etti. Tek kelime İspanyolca bilmeyen Gombrowicz’in kalmaktan başka çaresi yoktu. 20 yıllık Arjantin sürgünü sırasında, önce “Ferdydurke” ü, ardından, “Trans-Atlantic”i yazdı. İkisi de aynı suskunlukla karşılandı. Bugün 20’inci yüzyıl edebiyatının başyapıtları arasında sayılan “Ferdydurke”, o dönemin eleştirmenleri için sadece “bir delinin zırvaları”ydı. Eserleri II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerce, sonrasında da Stalinistlerce yasaklandı.

1950’lerde Gombrowicz, Fransa’da yayınlanan avangart edebiyat dergisi Kultura’nın teklifiyle, alışılmadık bir şey yaptı ve 1952’den 1969’a kadar her ay an be an hayatını anlattı; yediği yemekleri, okuduğu kitapları, hazırladığı bitmek tükenmek bilmeyen “yapılacak işler” listelerini, inişli çıkışlı ruh hallerini,  komünizm, varoluşçuluk hatta demokrasi karşıtı fikirlerini… İşe bakın ki “Günlükler”, okurun büyük ilgisini çekti. (‘Bir edebiyatçının şahsi blogu’ diyelim mi? Gombrowicz hiçbir etiketin uymayacağı nevi şahsına münhasır bir yazar ama bir yandan da tam anlamıyla günümüz blog yazarlarının yaptığı şeyi yapıyordu. Tabii olağanüstü bir keskinlik ve zarafetle.)

O “bloglarda”, ülkesi Polonya’da yasaklı olmasının verdiği ıstırabı şöyle dile getirmişti: “İstiyorsanız, kesin gırtlağımı. Ama böyle kör bir bıçakla değil.” Bir başka sayıda da şunu yazmıştı: “Madem okunmak istiyorum, kendimi yeniden icat etmeliyim. Filozof Gombrowicz’i, dahi Gombrowicz’i, kültürel şeytan avcısı Gombrowicz’i ve daha nicelerini icat edeceğim.” Dünyanın onu keşfetmesini sağlayan “Cosmos”u o dönemde kaleme aldı. “Günlükler” ise 1969’da 700 sayfalık dev bir kitap olarak İngilizce yayınlandı.

Everest Yayınları’nın Gombrowicz külliyatını yeniden ve eksiksiz yayınlamaya karar vermesi bana sorarsanız bu yazın en şahane haberi. Sonuçta Milan Kundera’nın “Yüzyılımızın en büyük edebiyatçısı” saydığı bir yazardan söz ediyoruz. Ya da Jean-Paul Sartre’ın deyişiyle, “romanlarıyla okura şeytani düzenekler kuran” adamdan… Okuyun, endişe duyun, haz alın, delirin…

Bu arada umarım Everest Yayınları, bu yersiz yurtsuz edebiyat provokatörünün “Günlükler”ini ve olağanüştü güzellikteki romanı “Pornografi”yi de basar.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
Inline Feedbacks
View all comments