Egoist okur

Şahane 1 Kitap: Yeni Yılla Gelen Kedi

Sahaflarda bilemezsiniz ne tatlı kitaplara rastlıyor insan. İşte Yeni Yılla Gelen Kedi de hiç beklemediğim bir yerde bulduğum çok tatlı bir kitap. Remzi Kitabevi’nin Murathan Mungan’ın editörlüğünde hazırlanan Çilek Serisi’nden çıkmış. Şahane bir macera, kedilere adanmış bir “iyi dilekler” kitabı… Benim için gelmiş geçmiş en güzel iki kedi kitabından biridir, onu da söyleyeyim. Birincisi elbette Paul Gallico’nun Thomasina’sı. Bu arada söz, ara sıra yazacağım bu sahaf keşiflerini.

Şahane 1 kitap: Kalp kırıklığı öldürür mü?

Şahane 1 Kitap: Yeni Yılla Gelen Kedi

Cleveland Amory Amerikalı bir gazeteci, bir zamanlar cemiyet haberleri yazıyormuş, aynı zamanda da ateşli bir hayvan hakları savunucusuymuş. Gazetecilikten emekliye ayrıldıktan sonra 1979’da Black Beauty Ranch adlı bir vakıf kurup kendini dünyanın dört bir köşesindeki evcil ya da vahşi hayvanlar için kampanyalar düzenlemeye adamış. (Black Beauty, yani dilimize çevrilen adıyla Siyah İnci Amory’nin en sevdiği hayvan öyküsüymüş: “Kitabın acı ve ıstırapla dolu olduğu doğrudur, ama sonunda kahraman ölmez.”) Derken günün birinde o da iyi biten bir hayvan öyküsü yazmaya karar vermiş. Kahramanı tabii ki en az kendisi kadar zeki ve huysuz olan şahane kedisi Kutup Ayısı olacakmış.

Yeni Yılla Gelen Kedi, bir kediye ait olan herkesin yaşamı boyunca unutamayacağı o en önemli anla başlıyor: “Kedimi ilk gördüğüm an, öyle sonradan anılarda kalacak bir anmış gibi gelmemişti bana. Bir kere, onu zorlukla seçebiliyordum. Kar yağıyordu ve New York’un ara sokaklarından birinde, benden az uzakta duruyordu. Ayrıca görebildiğim kadarıyla hiç de sevimli değildi. Zayıftı, kirliydi ve yaralıydı.”

Kedilerle arasını iyi tutmayı başarmış birisinin gözlerini yaşartacak bir cümle bu. Öyle çok anıyı canlandırıyor ki. İçin için gülümsüyorsunuz da bir yandan. Zayıf, gerçek rengini kestiremeyeceğiniz kadar kirli ve yaralı bir kedi bile, üstelik hiç sevimli görünmediği halde, eğer gerçekten isterse sizi kolayca baştan çıkarabilir çünkü. Hatta sizin onu baştan çıkardığınızı sanmanıza izin bile verebilir.

Burada da öyle oluyor. Cleveland Amory canını dişine takarak, bin dereden bin su getirerek hatta bir noktada artık dayanamayıp Şefkatliler Ordusu adını verdiği bir derneğin üyelerini yardıma çağırarak yaralı kediyi kucakladığı gibi evine götürüyor. Kanlar içindeki ellerine aldırdığı yok. “Sorun değil. Hem nasılsa yalnızca bu gece için kalacak bende. Yarın karar veririz onu ne yapacağımıza,” diyor kendi kendine sürekli.

Doğru tahmin ettiniz, Amory küçük yaralıdan bir daha ayrılamıyor. O gece bulabildiği bütün kedi bakım kitaplarını okuyor, ertesi gün de okuduklarından öğrendiklerini uygulamaya başlıyor, sonra veterinere doğru küçük bir yolculuğa çıkıyorlar. Ardından T.S. Eliot’ın o ünlü şiirindeki gibi isim bulma faslı başlıyor:

Oysa bence bir kedinin daha özel, daha özgün,
Daha saygın bir adı da olmalı,
Yoksa o kedicik kuyruğunu nasıl dik tutar,
Bıyıklarını burup herkese caka satar?”

T.S. Eliot (Çev: Cevat Çapan)

Amory’nin kedileri sevdirmek ya da onların aslında ne soylu hayvanlar, aman ne şeker yaratıklar olduklarını anlatmak gibi bir niyeti yok. Bunun beyhude bir çaba olduğunun bal gibi farkında. Sonuçta kedi sevenler sevmeyi, sevmeyenler sevmemeyi sürdürecekler.

Fakat kitapta neler yaşanıyor neler… Buzlu kuzey denizlerinde fok balığı avcılarıyla amansız bir mücadeleye girişiliyor mesela. Yahut Grand Canyon’da yaban eşeklerini kurtarma operasyonu gerçekleştiriliyor. Azor Adaları’nda balina avcılarının peşine düşülüyor.

Ha bir de, Yeni Yılla Gelen Kedi’nin Kutup Ayısı kadar cazibeli olmayan yan kahramanları var. Örneğin Doris Day geceleri, sahiplerinden kötü muamele gören köpekleri çalıyor. Kedileri sevmediğini söyleyen Cary Grant her nasılsa kendini Kutup Ayısı’nı okşarken buluveriyor. Bir dönem Mısır apartmanının ilk sahibi olan yapımcı -ve playboy- Ali İpar’ın genç oğlu minik yavru ayısını otele almadıkları için hadise çıkarıyor. George C. Scott, Grace Kelly, Henry Fonda, James Stewart ve Robert de Niro teker teker sahnedeki yerlerini alıyorlar.

Kitabın sonunda Kutup Ayısı’nın ölmediğini söylemekten sevinç duyduğunu belirten Amory şöyle diyor: “Bugün Kutup Ayısı ayrıcalıklı ‘yaşlı yurttaşlar’ sınıfına girse bile otobüse düşük ücretle binmiyor, sinemaya ucuz biletle girmiyor. Ama bu sadece yolculuk etmeyi sevmediğinden ve günümüz filmlerinden zevk almadığından. Geçen yıllar süresince, biyografisini yazan kişi gibi, o da iyice meymenetsiz oldu.” Çok tatlı değil mi? (Tabii basım tarihinin epey eski olduğunu hatırlayalım, yani kitapta anlatılan kişilerin hepsi şu an çok uzaklarda.)

Hem ayrıca Kutup Ayısı yaşlandıkça bazı konularda daha az eleştirel bir noktaya gelir: “Bu konulardan birisi, evden transit geçen sokak hayvanları. Onları candan gönülden karşılıyor demiyorum, ama hiç olmazsa ilk yıllarda olduğundan daha filozofça bir yaklaşım gösteriyor. Yeni tanıdığı insanlar karşısında da biraz -tekrar ediyorum, biraz- düzelme fark ettim. Benzeri düzelmeleri yolculuk, diyet, form tutma programları, kalabalık ve gürültü, partiler, fırtınalar ve hatta elektrik süpürgesi konusunda da gördüğümü söyleyebilmek isterdim, ama o kadarı artık gerçekleri saptırmak olurdu. Sözünü ettiğim bütün bu konularda kuşkuculuğu hiç elden bırakmadı. (…) Bu kitapta kendisiyle epey dalga geçtiğim söylenebilirse de sonuçta o da bana aynı şeyi yaptı. Bizim, birbirimizle dalga geçerek çok eğlendiğimiz bir gerçek. Hiç kuşkusuz benzeri durumlar yaşamış olan sizlerin de eğlencemizi paylaştığınızı umarım. Daha da büyük umudum hiç hayvanı olmayanların en yakın hayvan barınağına giderek bir tane evlat edinmeleri. Dediğimi yaparsanız bu hayvanın ömrünün her gününde size sadece neşe verip arkadaşlık etmediğini, aynı zamanda kitabın başında söylediğim gibi yalnızca onlar tarafından sahiplenilme şansına eren kişilerin anlayabileceği çok özel bir sevgiyi de mutlaka fark edeceksiniz.”

Amory’nin umudunun gerçekleşmesini ben de yürekten istiyorum. O yüzden keyfinizi kaçırmayacağım, Amory ve Kutup Ayısı hâlâ birlikteler, sadece biraz dinleniyorlar.

Gülenay Börekçi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments