Son okuyacağınız kitap hangisi olsun isterdiniz?
Posted by gülenay börekçi on December 19, 2012 · 3 Comments
Sağdaki fotoğraf 1940’ta Londra’da çekilmiş. II. Dünya Savaşı sırasında şehir kütüphanesi bombalandıktan sonra okurların yıkıntıların arasında dolaşmalarını gösteriyor. Dağılmış, harap olmuş kitaplar arasından istediklerini seçiyorlar. Demek ki ölüme bu kadar yakın oldukları halde okumaktan vazgeçmeyenler olabiliyor.
Soldaki fotoğrafta Lost dizisinin sevdiğim karakterlerinden Desmond Hume var. “Ne alaka?” demeyin; Desmond’un en büyük tutkusu Charles Dickens okumaktı. Bütün o maceralar, boyut değiştirmeler, zamanda ileri geri gitmeler falan sırasında okumaya da vakit ayırabiliyordu. Fakat Dickens’ın Our Mutual Friend romanını hep yanında taşıdığı halde henüz okumamıştı. Ölümün iyice yaklaştığını hissedettiğinde yapacaktı bunu. Zira bütün Dickens’ları bitirirse eğer, yaşamak için daha az sebebi kalacağını biliyordu.
Böyle işte. Lost efsane olduysa bence biraz da bu tür şahane ayrıntılar yüzünden oldu.
Desmond Hume’a, biricik Charles Dickens’a ve yaşadıkları şehir bombalanırken bile kitap okumadan duramayanlara bir selam çaktıktan sonra sadede gelelim… Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1000 Kitap diye bir kitap var ya, hemen edinin onu ve karıştırın, sonra da ölmeden önce en son hangi kitabı okumak isteyebileceğinizi düşünün.
Son okuyacağınız kitap hangisi olsun isterdiniz?
Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap’ın yenisi geldi. Tuğla gibi, kocaman, kalın bir kitap. Daha önce de birkaç kez basılmıştı ama belirli aralıklarla yenileniyor ve yeni yazarlar, yeni kitaplar dahil ediliyor. Kendi adıma bir başvuru kaynağı olarak evde durmasına bayılacağımı söyleyebilirim. Listeleri seviyorsanız, sizin de hoşunuza gidecek. İçindeki fotoğraflar, orijinal kapaklar, vintage illüstrasyonlar falan da çok güzel.
Ölmeden Önce Okumanız Gereken 1001 Kitap’ın ilham kaynağı Şehrazat. Yani 1001 Gece Masalları’nın yaratıcısı olan gizemli kadın. Hikayeyi bilirsiniz, evlendiği kadınların her birini daha sabaha kalmadan idam eden bir padişah vardır. Günün birinde güzeller güzeli bir kadınla evlenir. Şehrazat’ın diğerlerinden bir farkı vardır, o hayatta kalmaya kararlıdır. Bunun için de en etkili silahı kullanır. Yani padişaha masallar anlatmaya başlar. Masalları da her sabah en heyecanlı yerlerinde bırakır, ertesi gece devam etmek üzere. Padişah merak duygusunu yenemediği için de bir bakarlar 1001 gece geçmiş, Şehrazat birkaç çocuk doğurmuş, padişahınsa artık onu öldürtmek için arzusu falan kalmamış. Böylece bir kadının hayatı ve bir erkeği ruhu masallar sayesinde kurtulur. Tefrika romanların da televizyon dizilerinin de kökekinde bu hikaye varmış gibi gelir bana hep. Romancılar ve senaristler aslında Şehrazat’ın hikayeyi en heyecanlı yerinde bırakıp okurun, yani kocasının bir sonraki bölümü iple çekmesini sağlama ustalığından ders almış olmalılar diye düşünürüm. Neyse bu ayrı konu.
Dünyanın her ülkesinden, her kültüründen birçok önemli yapıtı içeren kitap için Peter Boxall’ın editörlüğünde 100 kişilik bir yazar kadrosu çalışmış. Aralarında, dünyanın çeşitli ülkelerinden eleştirmenler var. Önsözü ise ünlü yazar Peter Aykroyd kaleme almış Seçilenlerin çoğunluğunu romanlar oluşturuyor. Öykü koleksiyonları ve otobiyografiler, hatta bir de çizgi roman var: Watchmen. En çok kitabı seçilen yazarlar Charles Dickens ve J.M. Coetzee. Seçkide ikisinin de 10’ar kitabı yer alıyor. Türk yazarlardan Emine Sevgi Özdamar ve Orhan Pamuk da var.
Gülenay Börekçi
Bunlar da ilginizi çekebilir :
Mezarlık kitabıdır heralde neil gaimanın en sevdiğim yanı.Belki de dövüş kulübü asla karar veremem..
Kesinlikle patrick suskind bay sommer in öyküsü
Sevgiler
Benim de okumaya kiyamadigim, her zaman yastigimin altinda zamani geldiginde okumak istedigim kitaplar var :))))