BİR ZAMANLAR iPAD: Gözde oyuncağınız 1968’de icat edilmiş olabilir mi?
Bir Zamanlar Teknoloji manyağı olduk hepimiz:) Geçenlerde bir blogda iPad‘in fikren aslında 1968’de, Arthur C. Clarke tarafından icat edildiğini okudum. Üşenmedim araştırdım.
Clarke’ın ünlü romanı 2001 A Space Odyssey’deki ve tabii daha sonra Stanley Kubrick’in romandan uyarladığı filmdeki Newspad’ler eminim ilginizi çekecek.
Bir Zamanlar Dizisi
BİR ZAMANLAR iPAD: Gözde oyuncağınız 1968’de icat edilmiş olabilir mi?
Ünlü bilim kurgu yazarı, mucit ve fütürist Arthur C. Clarke kitaplarında defalarca geleceği görmeye çalıştı, üstelik tahminleri isabetli oldu. Mesela 1968 tarihli romanı “2001 A Space Odyssey”i ele alalım. Romanın dokuzuncu bölümünde “newspad” diye bir cihazdan bahsediyor.
Newspad’leri size şöyle anlatayım: Bugün kullandığımız iPad’lerin tıpkısının aynısı… iPad’in aşağıda okuyacağınız bölümün yazılmasından 32 yıl, Clarke’ın ölümündense iki yıl sonra yani 2010’da piyasaya sunulduğunu düşünürseniz, muazzam bir tahmin gücü.
“Floyd resmi raporlardan, bilgilendirme notlarından ve zabıtlardan yorgun düştüğü zaman, dosya kağıdı büyüklüğündeki Newspad’i geminin bilgi işlem bölümünde çalıştırır ve Yeryüzü’nden gelen son haberlere bakardı. Dünyanın büyük elektronik gazetelerini tek tek okurdu. Önemli olanların şifrelerini ezbere bilir, o yüzden pad’in arkasındaki listeye bakma gereği bile duymazdı. Önce ekranın kısa süreli hafızasına tıklar, gazetelerin birinci sayfalarında ilginç bulduğu haberleri not ederdi. Haberlerin her birinin iki haneli bir numarası olurdu. O numaraya tıklayınca açılan mektup zarfı büyüklüğündeki dikdörtgen, ekranın tamamını kaplayacak kadar büyütülebilirdi. Böylece Floyd da her şeyi rahat rahat okurdu. Bitirdiğinde haberi kapatıp ana sayfaya döner ve ayrıntılı olarak inceleyeceği yeni bir haber arardı.”
“Bazen Newspad’in ve arkasındaki olağanüstü teknolojinin insanoğlunun kusursuz iletişim arayışındaki son nokta olup olmadığını merak ederdi. Mesela kendisi, uzayın çok uzak bir köşesinde, saatte binlerce mil hızla uzaklaşırken bile, canının istediği gazeteye birkaç saniye içinde bakabilecek kadar yakın sayılırdı dünyaya. (‘Gazete’ kelimesi de elektronik çağında demode bir kalıntı gibiydi zaten.) Haber metinleri saat başı otomatik olarak güncellenirdi. İnsan sadece İngilizce gazeteleri okuyor olsa bile, tüm ömrünü hiçbir şey yapmayıp haber uydularından sürekli akan haberleri tüketerek geçirebilirdi.”
Jules Verne’in de bu yönde çok yerinde akıl yürütmeleri var. Karpatlar Şatosu’ndaki projeksiyon sistemi geldi aklıma, yazıyı okurken. Hep yerinde tespitler, muazzam bir geleceği algılama yetisi… Bu tahminlerine bakarak, bilimkurgu yazarlarının distopyalarının da gerçekleşebileceğini, hatta büyük olasılıkla gerçekleşeceğini düşünmeden edemiyorum.
Hakan, Karpatlar Şatosu’ndaki projeksiyon sistemini bilmiyorum ama Jules Verne hakikaten muazzam bir yazar. Belki projeksiyon sistemini siz yazarsınız, ben de zevkle yayınlarım :))
Neden “iPad”? iPad’den önce piyasada bir çok tablet vardı zaten, yazıda tasvir edilen gibi… Sadece adının benzerliğinden olabilir ki iPad 2002 yılında Fujitsu tarafından tanıtılsa da bu ismin çok daha önceden Mag-Tek’e ait olduğunu öğrendi. Apple kendi cihazı için iPad ticari ismini ancak 2010 yılında satın alabildi. Dolayısıyla iPad değil de TABLET kavramı o yıllarda düşünülmüş olabilir ancak.
Emin, ben de iPad değil başka bir tablet kullanıyorum. Fakat tabii söylediğiniz doğru, sadece iPad’e değil diğerlerine de benziyor. Benim dikkatimi çeken isim benzerliğiydi. Yani Jobs’un Clarke’dan ilham aldığı esas şey cihazın ismi bence :)
Bilim Kurgu yazarları arasında H.G.Wells’in hayranıyım. Benim bilim kurgu babam H.G.Wells’tir :)