Egoist okur

Ünver Alibey, yeni romanı Işık Prensi’ni anlattı

Yazar, editör Ünver Alibey’i 2000’lerin ortalarından beri tanıyorum ama yüz yüze tanışma fırsatımız hiç olmadı. Olsun, bir gün tanışırız. O zamana dek küçük röportajlarda buluşmaya devam. Genç yetişkinler için kaleme aldığı yeni romanı Işık Prensi vesilesiyle birkaç soru sordum ona bu kez. Beş kitaplık “Işıyanların Gizi” serisinin ilk kitabı olan romanda boyutlar arası yolculuk, Humphrey […]

Read More

Herkes kendi vebasını içinde taşır

Yaşadığımız Covid-19 salgınından Albert Camus’nün Veba romanının dünyada satış rekorları kırdığı gerçeği dışında öğrenebileceğimiz şeyler var mı? Düşündüm de, tüm dünyada yerleşik kurumsal süreçleri ve ekonomik sistemleri kökünden sarsacağı kesin görünen COVID-19 salgınına tepkileri değerlendirirken ya da salgının sadece insan sağlığına ilişkin değil, siyasal ve ekonomik sonuçlarını hesaplarken edebiyattan niçin yararlanılmasın? Sonuçta, klasiklerden çağdaş romanlara kadar […]

Read More

Baudelaire, Donne, Blake, Wilde, Poe, Plath, Pasternak ve diğer şairlerin şarkıları

Müzisyenler şiir okur. Hem de nasıl! Yahut şairlerin şarkıları olur. Görüyorsunuz; The Beatles’tan The Cure ve  The Smiths’e, Sufjan Stevens’tan Regina Spektor’a şairlerden ve yapıtlarından ilhamla şarkılar yazan müzisyenlerin sayısı hiç de az değil. Söz konusu şairlerin arasında Charles Baudelaire, Sylvia Plath, Edgar Allan Poe, Charles Bukowski, Carl Sandburg, e.e. cummings, Boris Pasternak, Thomas Dekker, […]

Read More

Siyaset varken ölümsüzlük için uğraşmaya DEĞMEZ

İsmail Güzelsoy, “Fennî Sihirler” adıyla yayımlanacak romanların ilki olan “Değmez”de var oluşa ilişkin büyüleri şimdiye kadar tam anlamıyla çözülememiş fakat birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde oldukları hep sezilmiş iki büyük sırrı iç içe işliyor: Aşk ve ölüm. Ayrıca bize “kendisine benzemeyen hiçbir şeye yaşam hakkı tanımayan öfkeli kalabalığın çocukları” olduğumuzu hatırlatırken, aşkın ve ölümün yarattığı […]

Read More

Kağıt bebekler mi? Yok canım, büyük edebiyatçılar…

Literary Greats Paper Dolls, illüstratör Tim Foley‘nin kitabı. Foley, çocukken pek sevdiğim kağıt bebekler tarzında 35 bebek çizmiş, her birine de üçer kıyafet hazırlamış. Kağıt bebekler mi? Yok canım, büyük edebiyatçılar… Bu bebeklerin her biri, çok sevdiğimiz, hayran olduğumuz ünlü yazarlar aslında, kıyafetler de yarattıkları edebi karakterlere ait. Bu kitap aracılığıyla yazarı kendi karakterlerine, mesela Agatha Christie’yi Hercule Poirot veya […]

Read More

Tüyler Ürperten Bir Gece Yarısı: Korku + mizah

Sırada çok eğlenceli, biraz da gerilimli bir roman var: Gökçe Gökçeer birkaç ay önce “Hey Alfred, Agatha, Edgar ve Allan, orada neler oluyor?” başlıklı bir yazı yazmış ve orada Edgar Allan Poe’nun küçük-küçük-küçük yeğenleri olan şahane ikizlerin macerelarından da bahsetmişti. Serinin ikinci kitabı da nihayet çıktı. Bilginize, ilginize… Gülenay Börekçi “Korkuyorum ama öyle eğlenceli ki elimden […]

Read More

Gökçe Gökçeer’in kitaplarla maceraları

Gökçe Gökçeer, Egoist Okur’un çocuk kitaplarından sorumlu yazarı. Momo’nun Kitap Fabrikası‘nın kurucusu… Tavsiyelerine en değer verdiğim insanlardan. Onu yıllardır başka dergilere, kitap eklerine de yazdığı yazılardan da tanıyoruz aslında. Her zaman o kadar güzel kitaplar seçiyor, o kadar güzel anlatıyor ki onu okurken daha güzel bir dünyanın pekala mümkün olduğu hissine kapılıyorum kendi adıma. O yüzden […]

Read More

Hey, Alfred, Agatha, Edgar ve Allan; orada neler oluyor?

En sevdiğim polisiye yazarı Agatha Christie’yle en sevdiğim ürperten filmlerin yönetmeni Alfred Hitchcock bir arada. Kader onları bir biçimde buluşturmuş. Uslu durmuyor, çeşit çeşit maceralar yaşıyor, bu arada da etraflarındaki sır perdelerini ortadan kaldırıyorlar. Üstelik bunu sinemayla, edebiyatla, korkuyla ve polisiyle zerrece alakaları yokken, henüz ikisi de minicik birer çocukken yapıyorlar. Bütün bunlar İspanyol yazar Ana […]

Read More

Yazarlar hakkında ne dedikodular, ne sırlar, hikayeler…

Shakespeare hakkında çok şey biliyordum ama onun döneminde tiyatroların önünde çürük domates satıldığından, oyunları beğenmeyenlerin hislerini sahneye domates fırlatarak ifade etmesinin olağan sayıldığından habersizdim. Neyse ki Shakespeare’in hiçbir oyununda sahneye çürük domates atılmamış. Tek bir tane bile… Eh, onun bugün bile süren hipnotize edici etkisini bundan iyi ne anlatabilir! Edgar Allan Poe’nun ilk ünlü şiiri […]

Read More