Egoist okur

Joyce, Dickens, Hardy ve Lawrence’la düşsel buluşmalar

Tim Parks New Yorker için James Joyce, Charles Dickens, Thomas Hardy ve D.H. Lawrence’la tanışmanız, buluşmanız halinde yaşayacaklarınızı yazmış. Ama tabii söz konusu edebiyatçılara pek de sevecen davranmamış. Yerden yere vurmuş onları, karakterlerinin en berbat, en dayanılmaz, en pislik özelliklerini ifşa etmiş. Hepsini çok sevdiğim yazarlar olduğu için, başta biraz bozulduğumu, Parks’ın neden böyle yaptığını […]

Read More

James Joyce’un “Dublinliler”i ve biz kar yağsın diye beklerken

Toplu olarak bakıldığında Joyce’un yazdıkları ülkesi İrlanda’ya ve halkına bir armağan da sayılabilir aslında. Dublin, gecesi ve gündüzüyle, sokakları ve en kuytu mekanlarıyla, tarihi ve geleneğiyle, soğuk kış aylarında şehrin ve mezarlıkların üzerini örten karıyla Joyce’un romanlarında ve öykülerinde canlandı, kağıt üzerinde de yaşayan bir yere dönüştü. Edebiyat, karın James Joyce’un “Dublinliler”inde yaptığını bile yapamayacaksa […]

Read More

Joyce’un “derin sesli, uykulu, sabırsız” karısına mektupları

“Merak ediyorum, bende bir delilik var mı diye. Yoksa aşk delilik mi? Bir an seni bir bakire ya da Madonna gibi, bir an sonraysa utanmaz, küstah, yarı çıplak ve açık saçık bir kadın olarak görüyorum! Ya sen beni nasıl düşünüyorsun? Benden iğreniyor musun?” James Joyce, sonradan karısı olacak Nora Barnacle ile 1904’ten 1924’e kadar aralıklarla mektuplaşmış. […]

Read More

Çocuklar James Joyce okuyor. Ve daha neler neler!

“İçinde resimler yoksa, kitap okumak neye yarar!” Alice’in Harikalar Diyarı’ndaki macerasının benim için anahtar cümlelerinden biri sanırım buydu. Çocuk kitaplarına merakım resimleri yüzünden olabilir. (Gerçi ben yetişkinler için yazılan kitapları da resimli oldukları zaman sanki daha çok seviyorum ama bu ayrı bir konu.) Sadede gelirsek; bu hafta… James Joyce torunu için yazdığı masalda kedi sevgisini açık […]

Read More

Umberto Eco, Kafka’yı, Joyce’u, Proust’u ve Sade’ı eleştiriyor :)

“Umberto Eco ölmüş. Ben buna hiç hazır değildim. (‘Bir sınırımız var, pek heves kırıcı, küçük düşürücü bir sınır: Ölüm’ demişti.)” diye yazdım Twitter’da. Ama hazırmış aslında, İstanbul’da Orhan Pamuk’la söyleşisinde açıklamıştı bunu: “İnsanların yüzde 100’ü değil belki ama yüzde 50’si aptal olduğuna göre, ben de ölmeye hazırım.” Çok önemli bir edebiyatçı, çok önemli bir araştırmacıydı. […]

Read More

“Ulysses”i okumadım ve bundan utanmıyorum!

Belki de okumadıklarımızdan değil, bazı okuduklarımızdan utanmamız gerekiyordur, kim bilir… Pierre Bayard’ın “Okumadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz” başlıklı eserinin aklıma getirdikleri üzerine… Yazıda birkaç itiraf da var. Joyce’un “derin sesli, uykulu, sabırsız” karısına mektupları “Ulysses”i okumadım ve bundan utanmıyorum! Parisli Fransız edebiyatı profesörü Pierre Bayard’ın “Okumadığımız Kitaplar Hakkında Nasıl Konuşuruz” başlıklı eseri, görür görmez kaptığım […]

Read More

Shakespeare’in titremesi, Orwell’in öksürüğü

Evleri, bahçeleri, çalışma odaları, yatak odaları, yetmedi çalışırken atıştırmayı sevdikleri yiyecekler; edebiyatçıların özel hayatlarına dair merakımız hiç geçmeyecek gibi. Bu konularda arka arkaya kitaplar çıkıyor. Ama bence en enteresanı bu elimdeki, yani “Shakespeare’in Titremesi, Orwell’in Öksürüğü”. Konu? Bildiniz: Büyük yazarların hastalıkları ve tedavi süreçleri. Jack London’ın ruhundaki fırtınalar, Jonathan Swift’in saplantılı temizlik düşkünlüğü, James Joyce’un geçirdiği […]

Read More

Joyce, Kafka, Faulkner, Mann, Woolf, Camus şarkıları

Kate Bush, Joy Division, Leonard Cohen, The Cure, Crash Test Dummies, Iron Maiden, Rufus Wainwright, The Zombies, Nickel Creek, Idlewild, Bloc Barty, Patrick Wolf… James Joyce, Franz Kafka, Federico Garcia Lorca,  Albert Camus, T.S. Eliot, Aldous Huxley, Thomas Mann, William Faulkner, Gertrude Stein, e.e. cummings, Virginia Woolf…  Modernizmin ustalarının majör ve minör yapıtları zaman zaman […]

Read More

Korsan bandı, sürmeli gözler, kızıl saçlar ve yeşil karanfil

Yazarların tuhaf alışkanlıkları, farklı giyinme tarzları, türlü takıntıları olur. O kadar ki kıyafetleriyle, şapkalarıyla, papyonlarıyla özdeşleşmiş yazarlar bile vardır. Misal, papyon denince ilk aklınıza gelen isim, muhtemelen Doğan Hızlan olacaktır. “Kasketleriyle bütünleşmiş yazar kim?” diye sorsam, hemen Attila İlhan cevabını vermez misiniz? Marcel Proust ise kadife eldivenlerini o kadar çok severmiş ki, gece yatarken bile çıkarmazmış. Herhalde […]

Read More

Bir grafik tasarımcının harikulâde ve sonsuz Finnegans Wake projesi

“Finnegans Wake edebiyat tarihinde büyük bir yazar tarafından yazılmış yapıtların en ihmal edilmiş olanı. Anlaşılır sebeplerle elbette… Zor bir roman değilmiş numarası yapmayacağım. Ama hatırı sayılır bir bölümü, Ulysses’ten daha zor değildir. Onu okumak, bir romanı anadilinizden daha az bildiğiniz bir dilde okumaya benzer… Su gibi akmaz, hep bir şeyleri çözmeye çalışırsınız. Hem bence bir […]

Read More

“İrlanda ile Kürdistan arasında ruh köprüsü var”

William Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası ve Hamlet oyunlarında sahneye çıkan Kawa Nemir, aktörlüğünün yanı sıra Kürt edebiyatının dikkat çekici genç şairlerinden ve sağlam bir çevirmen. Yıllardır Shakespeare’den William Faulkner’a, Oscar Wilde’dan T.S. Eliot’a, Anglo-Sakson edebiyatın birçok yazar ve şairini hayran olunacak bir kararlılık hatta inatla Kürtçeye aktararak çok önemli bir iş yapıyor. “Şiir; şaşırtıcı, […]

Read More

Asrın gerzeği: Paulo Coelho, James Joyce’tan iyiymiş!

Nezaketsiz başlığım için kusura bakmayın ama kendimi tutamadım. Anlatayım… James Joyce’un Ulysses’i birçok eleştirmene ve okura göre, 20. yüzyılın en büyük başyapıtı. Kendi adıma hiçbir zaman baştan sona eksiksiz bir şekilde okuyamamış olmama rağmen romanı her elime aldığımda, şurasını burasını karıştırdığımda büyüleniyorum. Her sayfası ateşli, her sayfası oyuncaklı, her sayfası tatlı… Paulo Coelho’ya göreyse Ulysses, […]

Read More