Egoist okur

Engin Geçtan: “Gölgenin olduğu yerde hayat vardır”

Elveda sevgili Engin Geçtan, şu hayatta aldığım en müthiş iltifat sizden gelmişti, o anı hatırladıkça gözlerim doluyor. Sizi çok özleyeceğim. Saffet Murat Tura: “Bilimde sadakat yoktur” “Günah işleme eğilimimizin olduğunu kabul etmek bizi hafifletir” Psikiyatrist Engin Geçtan, Kırmızı Kitap, Dersaadette Dans, Kızarmış Palamutun Kokusu, Tren ve Kuru Su gibi başta karmakarışıklıklarıyla insanın başını döndüren ama […]

Read More

Knausgaard: “Hayatı kitaplar değil edebiyat değiştirir”

Norveçli Karl Ove Knausgaard hayatını en mahrem anları bile atlamadan yazdı ve böylece bir fenomene dönüştü. 6 ciltlik romanında, çocukluğundan itibaren babasıyla fırtınalı ilişkisi de var, evliliğinin niçin yürümediğinin ayrıntıları da… Karısının okuyunca bir an bile beklemeden boşanma isteğiyle mahkemeye başvurmasının sebebi de bu zaten. Aşağıda suçlamalardan, vicdan azaplarından, itiraflardan, acıdan ve öfkeden oluşan bu binlerce […]

Read More

Peter Straub, yakın arkadaşı Stephen King’i anlatıyor

Stephen King’i severim, şefkatle karışık bir biçimde… Özellikle şimdilerde biraz küçümsediği ilk romanlarını kıyıp da kimselere veremem mesela. Peter Straub’a ise ise ne yazarsa yazsın hayranım. Gölgeler Diyarı, Koko, Hayalet Hikayesi, Gece Odasında günümüz korku romanının müthiş örnekleridir. Daha çok okunsun, keşfedilsin isterim. İki yazarın ortak özelliğiyse birlikte iki muazzam korku romanı kaleme almış olmalarıdır: […]

Read More

Elif Köksal: “Himalayalar’da her an, her şey olabilir…”

Katmandu’da duyguları açığa vurmak ayıp, kızgınlık göstermekse karakter zayıflığı. Başkasını üzecekse doğruyu söylemek terbiyesizlik, teselli edici yalanlar bulmak lazım… Bunları 1997-2008 arasında Nepal’in başkenti Katmandu’da yaşayan ve Katmandu’da Ev Hali adlı kitapla okur karşısına çıkan Elif Köksal anlatıyor. Rivayete göre, 100 yıl önce Nepal’in dağlarında kaybolan bir Amerikalı seyyah varmış. Yıllar sonra geri döndüğünde sonsuz gençlik […]

Read More

HAMDİ KOÇ: “Bu ülkede pasta ideoloji bıçağıyla kesilir!”

Romancı Hamdi Koç’la Habertürk Gazetesinin Kitap Eki için bir söyleşi yapmıştık. Mühim şeyler konuşmuştuk ama ekin sınırlı sayfa sayısı yüzünden ne yazık ki tamamını yayınlayamamıştım. Çok uzundu. Kesmek gerekmişti. Yazık olmuştu! Sonbahar geldi ya, ben bugünlerde biraz içime kapandım o yüzden daha çok kitap okuyorum, daha çok dergi karıştırıyorum ve aklıma bazı soruların takılıp duruyor. […]

Read More

TREVANIAN’ı kızı anlattı: “Babam gülümseyişiyle odayı aydınlatırdı”

Leaving Sophie Dean adlı romanı E Yayınları’ndan çıkan Alexandra Whitaker, Reagan döneminde Amerika’yı terk ederek İspanya’nın Bask bölgesine yerleşen emekli sinema profesörü Rodney William Whitaker’ın kızı. Bu söylediğim sizin için bir şey ifade etmediyse, sıkı durun, açıklayayım: Alexandra’nın babası, sizin Trevanian diye bildiğiniz adam. Yani Şibumi, Katya’nın Yazı, Kasaba, Hesaplaşma gibi über-başarılı, tekrar tekrar okunası romanların […]

Read More

Alexandra Whitaker: “Aşkta sonsuz bağlılık diye bir şey yok!”

Okuyacağınız röportaj “Leaving Sophie Dean” adlı romanı yakında bizde de yayınlanacak olan Alexandra Whitaker adlı yazarla yapıldı. Ama benim için bu röportajın önemi başka. Dünyanın en sıcak, neşeli ve enerjik kadınlarından biri olan Alexandra, Şibumi, Katya’nın Yazı, Kasaba, İnci Sokağı gibi romanların yaratıcısı Trevanian’ın kızı. Röportajın esas konusu da haliyle Trevanian oldu. Ama Alexandra’ya ve […]

Read More

Sevin Okyay’la polisiyenin harikulade serüveni

Bazı insanlar vardır, kıskanmakla hayran olmak arasında gidip gelirsiniz. Sevin Okyay onlardan biri. Ben hayran olmayı seçenlerdenim. Gazeteciliğine, yazarlığına, çevirmenliğine, eleştirmenliğine, bir çırpıda sayamayacağım daha birçok maharetine… Bu gece bir ödül aldı bi tanecik Sevin Okyay’ımız, Sinema Yazarları Derneği SİYAD’ın verdiği Tuncan Okan Sinema Emek Ödülünü… Orada değildim, alkışlayanlar arasında olamadım. Kendimi affettirmek için de […]

Read More

Tanpınar hayranı Alberto Manguel’le okumaya ve aşka dair

Alberto Manguel yazarlığının, eleştirmenliğinin ve çevirmenliğinin yanı sıra büyük bir aşk hikayesinin de kahramanı. Okumak onun büyük aşkı, tutkusu, varoluş sebebi… Neredeyse yazdığı tüm kitaplar buna dair. Manguel’le bu söyleşiyi dünyanın en garip yöntemiyle gerçekleştirdik, okyanus ötesinden faks makinesiyle… Ben yazdım, o okudu; o yazdı, ben okudum. İşte okumanın yazmaktan önce geldiğini, bu yüzden de […]

Read More

UMAY UMAY: “Tanrı’yla kavga etmesem kiminle edeceğim?”

“Çok güzel seviştim. Her şeyle seviştim. Hayatla, müzikle, her şeyle. O seks yaptıklarını sananların ulaşmak istedikleri yerde o kadar çok vakit harcadım ki. Bazı insanların tenine bak Deniz. Doyup doymadıklarını tenine bakarak anlarsın. Bu ekmek ve suyla açıklanacak bir şey değil. Meslekle açıklanacak bir şey de değil. Şöyle tenine bakarsın ve aşık olunduğunu görürsün. Ben […]

Read More

Latife Tekin anlattı: Rüyada siyasetçi görmek neye işarettir?

Latife Tekin, “Rüyalar ve Uyanışlar Defteri” adlı kitabında ilk insanların dünya karşısındaki saf algısına erişiyor. Başkaldırıdan yoksulluk ve doğa sevgisine, birçok bileşeni var bu algının. Ama en çok, rüyalarını yazarlığının ışığından geçirip edebiyatla kaynaştırarak ulaşıyor o saf algıya. Ve böylece, birçok metni taşa toprağa karışıyor; ya su olup akıyor ya da susuzluktan kuruyup çatlıyor… Gülenay […]

Read More

Başar Başarır: “Yazı bir hançer değildir ki maziye saplayasın!”

Başar Başarır’ın upuzun sekiz yıl aradan sonra yayınlanan son kitabı Düzenboz kimi zaman insanı kahkahadan kırıp geçiren kimi zaman dolu dolu ağlatan öykülerden oluşuyor. İnternet ile bostancıbaşının, dört çeker jiple haremağasının yan yana geldiği bir devrim sabahını da anlatıyor Başarır, Hrant Dink’i indiren o kurşunu da… Başar Başarır: “Yazı bir hançer değildir ki maziye saplayasın!” […]

Read More

Orhan Pamuk: “Aşkın tarifinde, sebebini bilmemek de var”

Orhan Pamuk’la “Masumiyet Müzesi” röportajımız. Kitap çıktığında yapmıştık. Bugün Çukurcuma’daki müzede sergilenen eşyaları çıplak ve en gösterişsiz halleriyle ilk kez o sırada görmüştüm. O gün yazarın Cihangir’deki ofisinde konuştuklarımız elbette “Masumiyet Müzesi”yle sınırlı kalmamıştı. Bir baskı unsuru olarak cinselliği, ‘evliliği haklı çıkaran bir iksir’ olarak aşkı, yazarlığın iyileştirdiği yaraları, çalışmakla geçirilen yıllar yüzünden kaçırdıklarını, mesela […]

Read More

Orhan Pamuk: “Kendimi hep bir günahkâr olarak gördüm”

İlkler mühimdir. Ben ilk röportajımı Orhan Pamuk’la yapmıştım. Yıl 1994… Yazarın en sevdiğim iki romanından biri olan “Yeni Hayat” henüz çıkmamış. Anlattığına göre, aslında uzun süredir başka bir romanla meşgulmüş. Üzerinde çok çalışmış; defalarca başlamış, bozmuş, değiştirmiş, sonra da hepsini bir kenara bırakıp “Yeni Hayat”ı yazmış. Defterlerini, taslaklarını gösteriyor, bir de yazmayı terk ettiği zamanlarda […]

Read More

Murathan Mungan: “Sol hülyaları olan bir yazarın ütopyasını yazdım”

“Hayatınızdan şiiri söküp attıysanız, ondan vaçgeçtiyseniz, sadece arızalı zamanlarınızda yardım almak için başvurduğunuz bir yalancı ilaç haline gelir şiir. Aşıksınızdır, ana baba hasreti çekiyorsunuzdur, gurbette kaybolmuşsunuzdur… Acınızı kışkırtmak yahut yatıştırmak için şiire başvurabilirsiniz o zaman, diğer zamanlarda unutmak üzere… Böyle olunca da, gündelik hayatta şiire duyduğunuz ihtiyacı görmezden gelirsiniz. Şairin romanı, sadece edebi bir tür […]

Read More