Egoist okur

David Lynch’ten ‘Moby Duck’ cehennemi

Yönetmen David Lynch Viennale, yani Viyana Film Festivali için bir tanıtım filmi çekmişti de bayılmıştım. Minik bir oyuncak ördekle bu kadar korkutucu, tedirgin edici olabilmek büyük başarıydı. Öte yandan artık bizde bile popüler kültürün bir parçası haline gelen minik plastik ördeklerin gerçekte çok acayip bir hikayeleri vardı.

David Lynch’ten ‘Moby Duck’ cehennemi

1992 yılında bir gemi kazasında 29 bin oyuncak ördek okyanusa dökülüyor. Sonra da bir tanesi şu kıyıda, bir tanesi bu kıyıda bulunuyor. Hatta meraklıları bunları ülke ülke gezerek toplayıp koleksiyon nesnesi haline getiriyor. Bilim insanlarıysa onlardan birer laboratuar deneği olarak yararlanıyor. Kitapları bile yazılıyor… Buyurun, bir plastik banyo ördeği neler yaşayabilirmiş, okuyun..

29 bin sevimli mi sevimli plastik banyo ördeğinin hikâyesi 1992 yılının ocak ayında Pasifik Okyanusu’nda başladı. Çin’den Amerika’ya giden bir yük gemisinin fırtına nedeniyle Alaska kıyılarında batma tehlikesi yaşadığı sırada okyanusa dökülen binlerce plastik oyuncak bir anda okyanusun karanlık sularında kaderlerine terk edildi. Bazıları köpek balıkları ya da diğer balıklara yem olurken, bazıları da aylar ya da yıllar sonra karaya ulaşmayı başardı.

İşte bu ördekler şimdi Amerikalı yazar Donovan Hohn’un yeni kitabının konusunu oluşturuyor. Hohn, Herman Melville’nin Pequod adlı bir balina gemisinin son yolculuğunu, balinaların nasıl avlandıklarını, geminin sonunda nasıl battığını anlatan ‘Moby Dick’ romanından esinlenerek yeni romanına ‘Moby Duck’ adını verdi.

Su altındaki yaşamı inceleme

Hohn kitabında bu ördeklerin hikayeleri anlatıyor. Kitabın içeriği ise oldukça geniş. Oyuncakların nereden geldikleri, yaklaşık 20 yıl sonrasında nerelerde gözüktükleri, çevreciler arasında ne tür kavgalara sebep oldukları, bu sırada ördek avcılığı yapan koleksiyonerler, suyun altında yaşanan iklimsel olayları ve oyuncakların su altındaki akıntıları ya da yaşamı ne ölçüde etkiledikleri gibi yolculuğun ilginç ayrıntıları kitapta yer alıyor. Hohn bu kitabı yazmak için öncelikle Amerikalı okyanus bilimci ve adeta bir ‘ördek uzmanı’ haline gelen Doktor Curtis Charles Ebbesmeyer ile iletişime geçmiş fakat Ebbesmeyer ona Alaska’ya gitmesini ve ördekleri yerinde gözlemlemesini söylemiş. İşte Hohn da ördeklerin okyanusa döküldüğü yere giderek, onların nerelere doğru yol almış olabileceğini, hangi karalara vurmuş olma ihtimallerini araştırmış.

Nerelere gittiler

Başlangıçta üç konteynerin içinde bulunan ördekler önce Alaska kıyılarına vurdular. Bir kısmı ise Kuzey Buz Denizi’ndeki buzullara sıkışıp kaldı. Ebbesmeyer, birçok kimsenin imkansız demesine rağmen ördeklerin Kuzey Buz Denizi’ni geçeceğini tahmin etmişti. ABD ve Kanada kıyılarında rastlanan ördeklerin bir kısmı da tam 11 yıl sonra yani 2003’te İzlanda ve İngiltere sahillerine ulaştı.

Onlara Avustralya açıklarında, Endonezya’da ve Güney Amerika sahillerinde de rastlandı. Hâlâ kıyı kıyı dolaşan ördekler bazen onların önemini bilmeyen bir çocuğun elinde oyuncak olurken, bazen de insanlık için önemli araştırmalara konu oluyor. Bazen de kimsenin ulaşamayacağı noktalarda sıkışıp, umutla kurtarıcılarını bekliyorlar.

Koleksiyoncular peşlerinde

Plastik ördekler bugün koleksiyoncuların nadide parçaları haline geldi. En önemlisi de okyanuslar ve rüzgarlar üzerinde çalışan bilim adamları için de birer yüzen laboratuar olarak görülüyorlar. Çünkü üzerlerine yapışan mikroorganizmaların hepsi çok değerli kanıtlar.

Hohn’un kitabını yazmadan önce danıştığı okyanus bilimci Ebbesmeyer ördekleri ilk olarak Alaska kıyılarına vurduklarında keşfetmiş, daha sonra da bu oyuncakların okyanus dalgaları ve rüzgara kapılıp gittikleri yolları izlemeye başlamış. Bu yolculukların her biri ona okyanus akıntılarıyla ilgili çok önemli bilgiler sağlamış. Ebbesmeyer ve ekibi ördekler sayesinde okyanusun büyük akıntılarının ayrıntılı haritalarını çıkartmayı bile başarmış.

Habertürk Dış Haberler Servisi’nin haberi

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments