Egoist okur

“Bütün hastalıklar bağırsakta başlar”

Kronik hastalıkların tedavisinde etkisi bilinen GAPS Beslenme Protokolünün yaratıcısı, nöroloji ve beslenme uzmanı Dr. Natasha Campbell-McBride’la bir röportaj…

Dr. Natasha Campbell-McBride’ın GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu (Adalin Yayıncılık) adlı kitabı bugüne dek sayısız kişinin iyileşmesine katkı sağladı, dahası otizm başta olmak üzere, depresyon, bipolar bozukluk, OKB gibi ağır psikoloji sendromlu hastalar için umut oldu. Şimdi Dr. Campbell-McBride’ın ikinci kitabı olan GAPS Bağırsak ve Fizyoloji Sendromu da -dünyada ve bizde- çıktı. Dr. Campbell-McBride bu kez metabolik sendrom, multipl skleroz, ülseratif kolit, fibromiyalji, romatoid artrit gibi kronik hastalıklardan, yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, astım, alerji gibi yaygın problemlerden nasıl korunabileceğimizi ya da iyileşebileceğimizi anlatıyor.

(Ben bugüne dek GAPS Protokolu hakkında bildiklerimi diyetisyen Yeşim Temel Özcan‘dan öğrenmiştim, şimdi Natasha Campbell McBride’ın kitaplarını okuyarak meseleyi birinci elden öğreneceğim.)

Deneysel bir arkeoloji çalışması: Hitit mutfağından tarifler

Kafka’nın “yeraltı lezzetleri” çorbası

Dr. Natasha Campbell-McBride: “Fizyolojik ya da psikolojik tüm hastalıklar bağırsakta başlar.”

Yeni kitabınızdan bahseder misiniz?

Son 20 yılda GAPS Protokolü, tüm dünyada bir fenomen oldu. Aslında ilk kitabım GAPS Bağırsak ve Psikoloji Sendromu‘nda beynin fonksiyonlarına ve bunların bağırsakla ilişkisine daha çok yer vermiştim. GAPS Bağırsak ve Fizyoloji Sendromu adlı yeni kitabımda, beyin ve bağırsak dışındaki organlara da odaklanıyor, sadece psikolojik sendromların çözümlerinden bahsetmekle kalmıyor, alerjilerin, otoimmün hastalıkların, nörolojik ve hormonal anomalilerin, kronik yorgunluğun, fibromiyaljinin, cilt problemlerinin ve daha birçok rahatsızlığın da çözümü olan GAPS tedavimi anlatıyorum.

İlk kitabınızda otizm, şizofreni ve diğer psikolojik sendromlara odaklanıyordunuz, bu kez odaklandığınız meseleyse fizyolojik hastalıkların tedavisi. Tek bir tedavi yöntemiyle hem psikolojik hem de fizyolojik hastalıklar nasıl tedavi edilebilir?

Tüm hastalıklar bağırsakta başlar. Hepimizin bildiği gibi, bu ifadeyi bundan binlerce yıl önce ilk kullanan kişi, modern tıbbın kurucusu Hipokrat’tı. Tamamen haklı olduğunu günümüzde nihayet idrak ettik. Şundan eminiz: İnsan vücudu karmaşık bir eko-sistemdir; vücudumuzda insan hücrelerinin dışında çok sayıda mikrop da bulunur; kanımızda, kalbimizde, akciğerlerimizde, eklemlerimizde, kaslarımızda, beynimizde, gözlerimizde, mukoza zarlarımızda… Vücudumuzda mikropların oluşturduğu en büyük koloniyse, bağırsak floramızdır ve sindirim sistemimizde yer alır. Bağırsak floramız, mikrobiyotamızın merkezidir. Bağırsakta ne olursa, tüm bedende de o olur.

Fakat işin alı, sorun tam da burada başlıyor: Ne yazık ki biz insanlar doğada dengesizlik yaratmak konusunda çok başarılıyız, buna kendi bedenlerimiz de dahil. Antibiyotikler, tarım kimyasalları, elektromanyetik frekanslar ve bu gibi diğer insan yapımı etmenler, bedenimizin mikrobiyotasının hassas dengesine zarar veriyor ve onu patojen hale getiriyor. Bağırsak floramız patojen hale geldiğinde kanımızdaki, kalbimizdeki, akciğerlerimizdeki, eklemlerimizdeki ve beynimizdeki mikroplar da değişiyor, kısacası bundan tüm bedenimiz etkileniyor. Anlayacağınız, semptomlar bedenimizin neresinde olursa olsun hastalığın kökü mutlaka sindirim sistemimizdedir. Bedenimizdeki mikrobiyotayı değiştirmenin, onu daha sağlıklı hale getirmenin en etkili yoluysa, tükettiğimiz gıdaları değiştirmektir. Tekrar ediyorum: Herhangi bir kronik rahatsızlığı iyileştirmek istiyorsak her şeyden önce beslenme şeklimizi değiştirmeliyiz!

Green vegetables flat lay for healthy diet

GAPS Diyetiyle tedavi edilebilen otoimmün hastalıklara örnek verebilir misiniz?

Hep söylediğim gibi, tüm kronik hastalıklar bağırsakta başlar. Günümüzde neredeyse 200 farklı otoimmün hastalık var ve bu liste hızla artıyor. Romatoid artrit, multipl skleroz, psöriazis, haşimato tiroidi, Krohn’s hastalığı, bunlara ek olarak bazı psikiyatrik hastalıklar, öğrenme güçlükleri, alerjiler, kronik enfeksiyonlar, astım, egzema gibi problemler hep GAPS beslenme protokolüyle iyileşiyor.

Bağırsak floramızı toprakla ilişkilendiriyor ve bu konuda çok önemli bilgiler veriyorsunuz…

Ayaklarımızın altındaki toprak, doğanın en değerli parçasıdır, onu yaşamın başladığı ve bittiği yer olarak tanımlayabiliriz. Sağlıklı toprak aynı zamanda zengin bir mikrobiyotadır. Gezegenimizdeki en büyük karbon deposu olması bir yana, bitkileri besler, içinde büyük miktarda su barındırır. Endüstriyel tarımın faydalı mikropları öldürerek toprağı yok ettiğini, onu ölü toza çevirdiğini biliyoruz. Sağlıklı topraksa, bu yaşamayan çölden çok başkadır. İçinde bitki kökleri olan sağlıklı toprak kesiti görseline bakarsanız ne demek istediğimi anlar, bunun insan bağırsağı görseline ne kadar da çok benzediğini fark edersiniz. Bağırsaktaki mikrobiyota da işte tam olarak vücudumuzun toprağıdır, sağlığımızın kökleri o topraktadır. Oysa biz, tıpkı tarlalarımızdaki sağlıklı toprağı yok ettiğimiz gibi, vücudumuzdaki toprağı da öldürüyoruz.

Yeni kitabınızdan sadece kronik hastalığı olanlar mı yardım alabilir? Belirli bir hastalığı olmayan kişiler de yeni kitabınızdan faydalanabilir mi?

GAPS Protokolünden ileride çeşitli sağlık sorunları yaşamamak isteyen herkes faydalanabilir kuşkusuz.

Son kitabınızda GAPS Beslenme protokolüne ek olarak iyileşme sürecini destekleyebilecek ek yollar ve tedaviler öneriyorsunuz…

GAPS Beslenme Protokolü sadece bir diyet değil, bir programdır. Bu programın önemli bir kısmı yaşam tarzı değişiklikleridir. Bunlar arasında bence en önemlisi, evlerimizde ve işyerlerimizde bulunan insan yapımı toksinlere maruz kalmamak için alacağımız önlemler olacaktır. İnsan vücudunun doğanın bir parçası olduğunu bir an önce hatırlamamız da şart. Besin takviyeleri de yardımcı olabilir aslında ama pahalıdırlar, bu nedenle pek çok insan, herhangi bir takviye almadan, sadece beslenme programını ve yaşam tarzını GAPS Beslenme Protokolüne uygun olarak değiştirmeyi tercih etmektedir.

Avocado salmon salad healthy food in rustic style

GAPS Diyeti ve diğer destek tedavilerle iyileşen hastalar, eski yanlış beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzlarına dönerlerse, önceki hastalıkları nükseder mi?

GAPS Beslenme Protokolü, kişiyi her anlamda dönüştürüyor hem de sadece fiziksel değil, zihinsel ve ruhsal olarak da… Bu yüzden kimse GAPS öncesi alışkanlıklarına pek dönmüyor. Sonuçta kronik hastalıklara yol açan yiyecek bağımlılıklarının geri dönmesini kim ister? Süpermarketlerdeki işlenmiş karbonhidratlardan uzak durmak bu açıdan hepimiz için çok önemli. Rafine şekeden, beyaz undan ve bitkisel yağlardan uzak durmak da.

Dr. Asuman Kaplan Algın

Subscribe
Notify of

0 Comments
oldest
newest most voted
Inline Feedbacks
View all comments